Farkındasınız. Son bir aydır muhalif medyaya yönelik bir dizayn faaliyeti yürütülüyor. Hayır, bu sefer dizayn faaliyetini siyasal iktidar yönetmiyor. Ana muhalefet partisini idare eden ancak partisinin ilkelerine muhalif kadro cadı avında...
Eğer kriterimiz demokrasi ise bu durum da, YCHP yönetiminin AKP ile ideolojik açıdan benzeştiğinin açık bir kanıtı. Diktatörlük Türkiye'de hem iktidar hem muhalefet aracılığıyla kurumsallaşıyor.
   
Aklımıza ilk gelenleri kısaca özetleyelim. Önce Kılıçdaroğlu'na yakın CHP'li vekil Durdu Özpolat'ın çıkarttığı Yurt Gazetesi'nde bir ideolojik dönüşüm yaşandı. Gazetenin yayın çizgisini oluşturan Atatürkçü sol ile yakından uzaktan alakası olmayan Derya Sazak genel yayın yönetmenliğine getirildi. Bu durum bir kıyımın habercisi oldu. Beş köşe yazarı işten çıkarıldı. Bu isimler arasında, CHP'nin Cumhurbaşkanlığı seçimi politikalarını eleştiren Hulki Cevizoğlu ve Necdet Saraç da yerini aldı.
YCHP'nin yayın organı olarak bilinen Halk TV'de Nihat Genç'in programı yayından kaldırıldı.
   
Gittikçe liberalleşen (!) ve Kemalizm'e Kemal Kılıçdaroğlu'nun miyopluğuyla bakmaya başlayan Cumhuriyet gazetesi, Kılıçdaroğlu'nu istifaya davet eden Bedri Baykam'ın yazısını yayınlamadı.
   
Tüm bunlar gayet olağan... CHP bir ideolojik dönüşüm içinde. YCHP, CHP'yi içinden atma telaşında. Kral çıplak. Ne kadar inkar etseler de hesaplaşma Atatürk ile. Hesaplaşma sol ile.
Kılıçdaroğlu, Zaman'a konuşuyor. Altı oku, daha çağdaş, daha evrensel anlayışa göre yeniden yorumlayacağını söylüyor.
Altı oku sulandırmayı hedefliyorum demiyor. Kılıf buluyor.
YCHP yönetiminin İzmir milletvekili olarak atadığı bir bey, "ulusalcı çizginin solda yeri yok" diyor. Sanırsınız BDP eşbaşkanı.
Tayyip Erdoğan hayranı, YCHP yönetiminin İstanbul milletvekili olarak atadığı bir hanımefendi, "sol siyasette pek de yeri olmayan ulusalcı çizgiye kayanlar olduğu" teziyle içinde bulunduğu partinin ideolojisini eleştiriyor. "CHP değişiyor ama hemen sonuç almak zor" diyor.
   
Bu kişilerin Kılıçdaroğlu gibi solda olmadıkları açıkça ortada...
Doğru partide ve doğru yolda olmadıkları da...

Not: Süleyman Soylu bir zamanlar Demokrat Parti'nin, Numan Kurtulmuş ise Has Parti'nin Genel Başkanlarıydılar. Bugün, o görevlerini tamamladılar. AKP'de yükseliyorlar. Bu iki kişinin AKP'li olma sürecindeki ilk söylemleri, uygulamaları ve partileriyle yaşadıkları tartışmalar ile YCHP'yi yöneten ekibin söylemleri ve eylemlerini karşılaştırmanızı şiddetle öneririm.