Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana yakalanan büyüme hızı ortalamasının yüzde 4'ler civarında seyrettiğini kaydeden Uğurtaş, bu rakamlarla 2023 yılı için hedeflenen 2 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşmanın mümkün olmadığını savundu. Büyüme hızının yüzde 6 seviyelerine ulaşması gerektiğine dikkat çekerek, "Ancak ülkemiz sanayisinin bugünkü tablosuna baktığımızda, bu vizyonla paralel olmayan manzaraları görmekteyiz. Sanayi üretimimiz GSYİH içinde yüzde 25'lerde olması gerekirken bu oran yüzde 16'larda seyretmektedir. Girişimcilerimiz, hattâ sanayicilerimiz ve özellikle gençlerimiz sanayi üretiminden uzaklaşmakta, hizmet, iletişim, turizm, inşaat gibi sektörlere yönelerek, daha az gayretle daha çok kazanç yolunu tercih etmektedirler. İhracatın çok üstünde olan ithalat rakamlarından ve yüzde 12'lere kadar gerileyen tasarruf oranlarımızdan dolayı cari açıkla mücadelemiz bir türlü istenen istikrarı yakalayamamıştır." şeklinde konuştu.

Pay yüzde 1

OECD ülkelerinin GSYİH içinde ar-ge ve inovasyon çalışmalarına yüzde 2,5 oranında pay ayırdıklarını, bunun Türkiye'de yüzde 1'lerde olduğunu vurgulayan İAOSB Başkanı Uğurtaş, 2023 hedeflerine ulaşmak isteyen Türkiye'nin, ileri teknolojiye ve yenilik çalışmalarına ağırlık vermesi gerektiğinin altını çizdi: "Sanayi ürünlerimizin içinde teknolojik ürünlerin katkı payı ülkemizde yüzde 2,5 iken komşumuz İran'da yüzde 5, Brezilya ve Endonezya'da yüzde 11, Güney Kore'de yüzde 36'lara dayanmıştır. Ülkemiz firmalarının yüzde 95'i KOBİ'dir. Oysa proje bazlı çalışmalar dışında KOBİ'lerimizin, düzenli bir yapı için ar-ge desteklerine ulaşması imkansızdır. Bu dezavantaj, teknoloji geliştirme bölgeleriyle aşılmaya çalışılsa da bir bölgenin kuruluşu ve işlevsel hale gelmesi, zaman ve kaynak imkanlarına dayalıdır."

Üniversite-sanayi işbirliğinin kültürel ve psikolojik engellere takıldığını ileri süren Hilmi Uğurtaş, bu önyargıların yıkılmasının bir sürece ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Söz konusu ar-ge ve inovasyon çalışmalarının üniversitelerle birlikte hayata geçirildiğinin altını çizerek, mevcut eğitim sistemine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Üniversite programlarımız, uygulamaya yönelik ara eleman ve mühendis yetiştirmeye odaklanırken temel bilim olan biyoloji, kimya, fizik ve matematik gibi alanlar önemsizleştirilmiş, buralara başka bölümleri kazanamayan çocuklarımız yönlendirilmiştir. Oysa ar-ge'nin, inovasyonun, bilimsel çalışmanın, buluşların çekirdeği temel bilimlerdir. Tüm bu şartlara rağmen ülkemizde ar-ge ve inovasyon farkındalığına ve uygulanmasına yönelik çalışmalar bir ivme kazanmıştır. Ekonomik yapı içindeki tüm kişi ve kurumların, bu farkındalık içinde çalışmalara destek olması ve hattâ içinde yer alması gereklidir. Biz İAOSB olarak düzenlediğimiz Ar-Ge ve İnovasyon Yarışması, üniversite-sanayi İşbirliği çalışmaları, sektörel çalıştaylar, mesleki ve teknik eğitime dayalı bir okullar zinciri kurma planı, oluşturmaya çalıştığımız teknoloji geliştirme bölgesi projesiyle 2023 hedeflerine ulaşma yönünde üzerimize düşen katkıyı vermeye devam edeceğiz."
Editör: Haber Merkezi