Halide Demir- İlaçları Türkiye'ye ithal eden firmaların, içlerinde kanser, kalp gibi ciddi hastalıklara ait ilaçların da bulunduğu 471 ilacı, 3 yıl önce belirlenen 1,95 TL'lik döviz kurunun mevcut kurla arasındaki fark nedeniyle getirmediğini belirten Sayılkan, Sağlık Bakanlığı yetkililerini, acilen kur düzenlemesi yapmaya çağırdı.
Gazetemize konuşan İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, "Piyasada şu anda 471 ilaç yok. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kanser, kan ürünleri ve şu anda yaygın olarak görülen grip ilaçlarının hiçbiri piyasada yok" açıklamasını yaptı.

Bakanlık müdahale etmezse...

Sayılkan, 17 Aralık'ta gerçekleşen ve ardı ardına yaşanan yolsuzluk operasyonları nedeniyle ekonomide yaşanan olumsuz durumun döviz kuruna da yansıdığına dikkat çekerek, Sağlık Bakanlığı'nın ilaç firmalarının hem euro'nun 3 TL'ye dayanması hem de devletin yüzde 11 ile 41 arasında değişen iskonto talebi nedeniyle ilaçları Türkiye'ye zararına getirmek istememesi nedeniyle yaşanan 'ilaç krizine' müdahale etmesi, aksi durumda daha fazla ilacın piyasada bulunamayacağı uyarısında bulundu.

Firmalarla oturup mutabakata varılmalı


Sayılkan, uyarısını, "17 Aralık'tan sonra 3 lirayı geçti euro. Devletin belirlediği kur ise 1,95 TL. Bu sefer daha ciddi durum. Euronun 3 lirayı geçmesi demek, ithal ve hammedesi ithal olan daha fazla ilacın piyasadan kaldırılması demek. Firmalar euro kurunun dışında devletin yüzde 11-41 arasında değişen ek iskonto taleplerini de karşılamak zorunda. Yani ilacı neredeyse yarı fiyatına ve zararına satmaları bekleniyor. Hiçbir firma bu yükün altına girmez, girmek de istemiyor. Burada önlem alınmalı. Euro kuru güncellenmeli. İlaç ithal eden firmalarla oturup mutabakata varmalı. Piyasada şu anda 471 ilaç yok. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kanser, kan ürünleri ve şu anda yaygın olarak görülen grip ilaçlarının hiçbiri piyasada yok. Bu süreç hatalı politika devam ederse artarak devam edecek" sözleriyle dile getirdi.

Kargo ve posta yoluyla ilaç ulaştırılması vahim sonuçlar doğurabilir

Tuncay Sayılkan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun daha önce gündeme gelen bazı ilaçların bulunamaması sıkıntısı hakkında yaptığı açıklamalarda, gerekirse ihale açıp ilaçları ithal edecekleri şeklindeki açıklamanın gerçekçi bir 'çözüm' olmadığı uyarısında da bulundu.

Sayılkan, ihale açma yoluyla ilaçların ithal edilmesi durumunda oluşabilecek bir diğer sorunun da koruma, saklama yöntemleri özel olması gereken ilaçların kargo ya da posta yoluyla gönderilmesi olduğunu açıkladı:
"Sayın bakanın 'ihale yaparız' dediği yöntemin uygulanması durumunda postayla insanlara ilaç gelirse çok daha vahim durumlar çıkar. İlaçların hangi koşullarda saklandığı, nakledildiği çok önemli. İlaçların nasıl getirileceği, saklanacağı ve vatandaşa ulaştırılacağı 6197 Sayılı Yasa ile belirlenmiştir. Yani herhangi bir aracı firma ihale yapıp ilaçları kargoyla ya da postayla getiremez. İlaçların vatandaşa ulaşmasıyla ilgili bir sağlıkli zincir vardır. İlacın depoya, oradan eczaneye gelmesi, saklanması, nakil koşulları çok önemli. Biz eczanelerde bile günde 3 kez ısı ve nem kontrolü yapıyoruz. Ya da bazı ilaçlar soğuk zincir yöntemiyle gelmeli. Ayrıca eczacıların ilaç ve kullanımı hakkında danışmanlığı da çok önemli. Bir ilaç doğru kullanılmadığında zehire de dönüşebilir. İhale usülünde hastaya ilaçlar hakkında bilgiyi kargo elemanları mı verecek?" İhale yönteminde ilaçların yurt dışından ithal edilip vatandaşa ulaştırılıncaya kadar geçecek sürenin uzunluğuna da vurgu yapan Sayılkan, "Bu doğru bir çözüm değil. İhale açılacak, firma ilaçları bulup getirecek derken günler hatta haftalar geçecek. Peki bu süreçte özellikle ciddi hastalıkları olan hastalar ne kadar bekleyebilir? Bu durumda hastalar ya başının çaresine bakacak ya da Hak'kın rahmetine kavuşacak" diye konuştu.

30 gün sürüyor

İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, Türk Eczacılar Birliği'nin (TEB) bugüne kadar hastaların bir bölümünün piyasada bulamadığı acil ilaçları ulaştırmak için 'iyi niyetli' bir çaba içerisinde olduğunu söyleyerek, şunları söyledi:
"İhaleye benzer bir yöntemi üst birliğimiz olan TEB yapmaya çalışıyor. Türkiye'de satılmayan bazı ilaçları yurtdışından getirmeye çalışıyor. Hasta TEB'e gerekli reçete ve raporlarıyla başvuruyor, evrakları tamamsa ve SGK onay verirse ilaçlar TEB tarafından yurt dışındaki firmalardan isteniyor. Bu süreç bile yani ilacın hastaya ulaştırılması 30 günü buluyor. Üstelik Bakanlık bu şekilde yurt dışından getirilen ilacın ücretini 'fiyatı ne olursa olsun' ödüyor. Yani bu şekilde geldiğinde sorun yok ama ilaçların ithalinde firmaların karşısına hem döviz kuru hem iskonto engeli çıkartılıyor. Bu nedenle de hiçbir ilaç firması Türkiye'ye girip ruhsat başvurusunda bile bulunmuyor. Sorun derhal çözülmeli. Diğer sektörlere harcanan paraları görünce bu sağlık hizmetleri ve ilaç tasarrufuyla ilgili ısrarı anlamak zor. İnsanlar pirimlerini ödüyor, katılım payı ödüyor. Neden yarısının çoğunu vatandaşa ödettiğiniz sağlık sisteminde vatandaşla ilacı buluşturmuyorsunuz?"
Editör: Haber Merkezi