İzmir'in Selçuk ilçesi Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, "İktidarın Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ve belediye başkanlarına dönük hukuk dışı, akla ve vicdana sığmayan topyekun saldırısına karşı hep beraber, en güçlü ve kararlı şekilde bir arada durma irademizi bir kez daha tüm halkımızla paylaşıyoruz" dedi.
Sengel, Burdur'un Bucak ilçesi Belediye Başkanı Hülya Gümüş, Antalya'nın Korkuteli ilçesi Belediye Başkanı Saniye Caran ve Parti Meclisi Üyesi Ecevit Keleş ile CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, partisinin "Belediye Başkanları Toplantısı"nın sonuç bildirgesini açıkladı.
Halkçı belediyecilik
"Halkın desteğini ve teveccühünü kaybeden, Türkiye'yi çoklu krizlerin içine sürükleyen, ülkenin geleceğinden çok kendi siyasi varlığını düşünen iktidarın Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ve belediye başkanlarına dönük hukuk dışı, akla ve vicdana sığmayan, CHP'nin iktidar yolculuğunu durduramayacak olan topyekun saldırısına karşı hep beraber, en güçlü ve kararlı şekilde birarada durma irademizi bu bildirge aracılığıyla bir kez daha tüm halkımızla paylaşıyoruz" ifadesini kullanan Sengel, CHP'yi 31 Mart yerel seçimlerinde Türkiye'nin birinci partisi yapan halkçı belediyecilik anlayışının vatandaştan gördüğü büyük karşılığın farkında olduklarını söyledi. Sengel, "Halkımızın bize verdiği bu büyük sorumluluğun bilincindeyiz. Halkın ve ülkenin yararına hiçbir şey üretmeyen, siyaset anlayışının merkezine halkın yararını değil, kendi çıkarlarını koyan iktidarın Cumhuriyet Halk Partili belediyelere dönük saldırılarının tam da bu sebeplerden kaynaklandığını çok iyi biliyoruz.
Belediyelerimizin ürettikleri hizmetlerin, bir sonraki seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi iktidarını inşa ettiğinin herkes gibi iktidar da farkındadır. Ülkemiz için yeni bir başlangıç anlamına gelecek iktidar değişimini engellemek için belediyelerimize yönelen her türlü saldırının karşısında dimdik ve birarada duruyoruz. Bu saldırıların Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ve belediye başkanlarına değil, seçimlerde CHP'ye oy versin vermesin tüm halkımıza yapılan bir saldırı olduğunu vurguluyoruz" ifadelerini kullandı.
Sengel, şöyle devam etti:
Siyasi darbe girişimi
"İktidarın sandıkta kazanamadığı belediyelere dönük başlattığı kayyım saldırısı halkın sandıktan çıkan iradesini, yani milli iradeyi hedef alan bir siyasi darbe girişimidir. Haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan seçilmiş belediye başkanları, İçişleri Bakanlığı tarafından alınan kayyım kararlarıyla görevden uzaklaştırılmakta, yerine gelecek isim belediye meclislerinden seçimle değil iktidar tarafından atamayla belirlenmektedir. Bu şekilde ülkemizde demokrasinin kalan son kaleleri de iktidar tarafından yıkılmak istenmektedir. Sadece Esenyurt’u, Ovacık’ı veya kayyım atanan diğer belediyelerdeki seçmenleri değil, tüm milleti ve milletin iradesini hedef alan bu saldırıların karşısında hep birlikte mücadele edecek, milli iradeyi hedef alan bu gayrimeşru, hukuk dışı girişimlere asla teslim olmayacağız. Halkın belediyelerine, halkın iradesine sahip çıkacağız.
Türkiye’nin en büyük ilçesi olan Esenyurt’un seçilmiş belediye başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tam bir aydır; iktidarın, eski ortaklarından öğrendiği kumpas yöntemleriyle, hukuk cellatlarının verdiği kararlarla hapiste tutulmaktadır. Sadece Prof. Dr. Ahmet Özer’i ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni değil, tüm Esenyurt halkını hedef alan bu hukuksuzluk derhal son bulmalı, belediye başkanımız serbest bırakılmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partili belediyeler iktidarın sosyal devlet uygulamalarında bıraktığı büyük boşluğu kendi imkanları dahilinde kapatmaktadır. Tüm halkımız bu durumu görmekte ve belediyelerimizi takdir etmektedir. Son yerel seçimler bunun en açık ispatı olmuştur. Bu kapsamdaki örnek uygulamaların başında, sayıları 650’yi aşan ve 50 binden fazla çocuğumuzun ve ailelerinin yararlandığı kreşler gelmektedir. Kreşlerimizde çocuklarımız ucuz, kaliteli, güvenli ve nitelikli bakım hizmetine ulaşıyor. Kreşlerimiz sayesinde kadınların istihdama ve sosyal hayata katılımının önü açılıyor. İktidarın kreşlerimizi usulsüzce kapatmayı amaçlayan son girişimi kreşleri değil kadınları, çocukları, aileleri hedef almaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, belediyelerimizin açtığı kreşlerimizin sayısını artırmaya devam edeceğiz. Kreşler çocuklarındır, kadınlarındır, halkındır. Dokundurtmayız, kapattırmayız!
Ekonomik abluka
Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri çalışamaz hale getirmek için iktidarın yürüttüğü saldırılardan bir diğeri, yıllardır belediyelerimiz üzerinde uygulanan ekonomik ablukadır.. Kamu bankalarının kredi vermekten kaçınması, merkezi yönetimin yerel yönetimlere dönük kaynak dağıtımındaki adaletsizlikler, uluslararası kredilerin keyfi şekilde onaylanmaması gibi uygulamalar yıllardır devam etmektedir. Bugün İzmir Selçuk Belediyemizde olduğu gibi belediyelerin önemli gelir kaynaklarına el konulması bu ekonomik ve mali baskılara dair bir başka örnektir. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin mevcut SGK, vergi ve kamu borçları tam da bu uygulamalar nedeniyle oluşmuştur. Üstelik bu borçların önemli bir bölümü AK Parti döneminden kalmıştır. Son olarak 27 Kasım tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile belediyelerimizin iştiraklerine ait borçların da belediyelerimizin gelirleri üzerinden kesilmesi yoluna gidilmiştir. Tüm bunlar belediyelerimizin halkçı belediyecilik uygulamalarını, halkın nitelikli kamu hizmetinden yararlanmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak bugüne kadar bu baskıların hiçbirine boyun eğmedik, bu baskıları mazeret görmeden çalışmaya devam ettik, bundan sonra da devam edeceğiz. Kamunun kaynaklarını yani halkın parasını en verimli ve adaletli şekilde kullanmayı, halkın parasını halk için harcamayı sürdüreceğiz.
İktidarın ranttan yana siyasi tercihleri nedeniyle ortaya çıkan ekonomik krizin yükü halkın omuzlarına yüklenmek isteniyor. Bu ekonomik darboğazın yol açtığı ağır koşullara karşı Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak kadınların, gençlerin, emekçilerin, işsizlerin, emeklilerin, çiftçilerin, üreticilerin, yanında en güçlü şekilde duruyor, ihtiyaç sahibi olan her kesime sosyal koruma sağlıyoruz. Geçim krizine karşı CHP’li belediyeler, iktidarın bütün saldırılarına ve engelleme girişimlerine karşı halkın sığındığı güvenli limanlar olmaya devam edecek. Gelecek seçimlerde iktidar olup Türkiye’yi bu ağır ekonomik ve sosyal krizden çıkarıncaya dek halka bir nebze olsun nefes aldırmak için çalışmaya devam edeceğiz. Yine bu anlayışla belediyelerimizde çalışan emekçilerimizi enflasyona ve pahalılığa karşı koruyacak, iktidarın aksine emekçileri açlık sınırının dahi altındaki ücretlere mahkum etmeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak gücümüz birliğimizden, mücadele azmimiz halkımızın bize olan inancından geliyor.
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde Türkiye İttifakı diyerek Genel Başkanımız sayın Özgür Özel liderliğinde çıktığımız bu yolun Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına, Türkiye’nin aydınlık yarınlarına varacağını çok iyi biliyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bugün ülkemiz iktidar tarafından çoklu krizlerin ve ağır koşulların içine itilmiş olsa da bu krizlerin her birine yanıt üretenler var, biz varız. Halkı yalnız bırakmayanlar var, biz varız. Halkçı belediyeler var, halkın Cumhuriyet Halk Partisi var! Halk için çalışmaktan, halk için üretmekten, halkın iradesine sahip çıkmaktan bir milim dahi geri adım atmayacağız. Cesaret ve dürüstlükle, sabır ve kararlılıkla, özgüven ve güler yüzle halkın haklarını koruyacağız. Halka eziyet edenler yenilecek, halka hizmet edenler kazanacak. Halkın belediyeleri halkın kalacak."
Türkiye İttifakı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, genel merkezde, partisinin Belediye Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında, "Sizler Türkiye İttifakı’nın belediye başkanlarısınız, her görüşten seçmenden oy aldınız. Herkese ayrımsız hizmet veriyorsunuz. Ama iktidar bu salona kayyumla, belediyelerin gelirlerini keserek, mallarına haciz getirerek saldırmaya çalışıyor. Kumpasla, iftira ile saldırmaya çalışıyor. Bir topyekun saldırı başlattıklarına göre milletin temsilcilerinin yanıtı da topyekun olmalıdır, topyekun olacaktır. Bugün olduğu gibi, buna karşı topyekun mücadele verilecektir. Türkiye İttifakı, gücünü milletinden, renklerini ay yıldızlı al bayraktan alır. Kırmızı beyaz renkleri ile bu ülkenin bütün renklerini kuşatır. Türkiye İttifakı ki 31 Mart'taki o zaferi, zafer değil sorumluluk görmüştür. Bunu omzunda sorumluluk görüp Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini ikinci yüzyılın ilk seçimlerinde iktidar yapmak üzere bir yürüyüşe başlamıştır. Biz, hep birlikte o yolda yürüyoruz." dedi.