Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, yaklaşık 3 saat süren toplantı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:

Isparta şehitleri için başsağlığı

"Bu sabah Isparta Keçiborlu'da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterde şehit olan 6 kahramanımıza için Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve TSK'ya baş sağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Türkiye Yüzyılı'nı içeride ve dışarıda attığımız adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstat Necip Fazıl'ın "Devler gibi eser bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım" sözlerini kendimize rehber kaldık. Biz de hem bugün halkımızın hem de mahşerde Hakk'ın huzurunda geride eserler bırakmış birileri olarak çıkmanın derdindeyiz. İnsanımızın yürekten söylediği "Allah ondan  razı olsun" sözleri bizim için en büyük mutluluktur. Bugüne kadar halka hizmet Hakk'a hizmettir düsturuyla hareket ettik.

Türkiye'yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz. Türkiye ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye özgüvenli, kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye güçlü demokrasisi ile büyüyen ekonomisi ile köklü kurumlarıyla dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini ve insanlık tarihini yeniden yazmaktadır.

"Bugün dünden daha güçlüyüz"

Allah'a binlerce hamdolsun ki; bugün dünden daha güçlüyüz, bugün dünden daha özgürüz, bugün dünden daha itibarlıyız, bugün dünden daha özgüvenliyiz. İnşallah yarın çok daha iyi yerlerde olacağız.

Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzlara inat, umuda tutunmaya, umudu büyütmeye devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın hiç bir döneminde milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. 

"Muhteşem bir aileyiz"

85 milyon olarak muazzam ve muhteşem bir aileyiz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh ve daha kuvvetli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her hedefi başlangıç olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, şehirlerimize kazandırdığımız her eser; yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor; heyecanımızı artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı, gökte bir şimal yıldız gibi parlıyor; “Yeniden Büyük ve Güçlü Türkiye” davamızda yolumuzu aydınlatıyor. Allah’ın izniyle bu millet, her engeli aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ve iradeye ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve güven ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale gibi sağlam tuttuğumuz müddetçe, çok daha güzel günler göreceğimizden asla şüphe duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek veya yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum.

Yapay din tehdidiyle mücadele

Son kabine toplantımızdan bu yana, iç siyasette ve dış politikada yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her 5 yılda bir düzenlediği Din Şuralarının 7’ncisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir araya geldik. “Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri” başlığıyla gerçekleştirilen Şura’nın küresel kültürün teşvik ettiği “yapay din” tehdidiyle mücadelede bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödüllerini takdim ettiğimiz üstat ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum.

"Umman ile ilişkileri 10 anlaşmayla taçlandırdık"

28 Kasım’da Umman’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmi ziyareti gerçekleştiren Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmenin bahtiyarlığını yaşadık. Bu tarihi ziyareti; dış ilişkiler, ekonomi, sanayi, yatırım, sağlık, kültür, tarım ve hayvancılık gibi alanlarda imzaladığımız 10 anlaşmayla taçlandırdık. Umman’ın krizlerin çözümünde üstlendiği yapıcı rolü takdir ediyor; inşallah bundan sonra Ummanlı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz.

Deprem bölgesini yeniden ayağa kaldırıyoruz

30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş’taydık. Maraş’ta hem partimizin il kongresini yaptık, hem de deprem konutlarının kura ve anahtar teslim törenini icra ettik. Tören alanından canlı bağlantıyla; Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407, Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim etmenin sevincini yaşadık. 2024 sonuna kadar 39 bin 136’sı Maraş’ta olmak üzere; 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz.

Bir depremzedenin elinden tutmak yerine kimi zaman hakaret ederek, kimi zaman afaki sözler vererek bu sürece köstek olanları tarih affetmeyecektir. “Erdoğan, bu enkazın altında kalır” diyerek tüm umudunu milletin sıkıntılarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri, hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son depremzede hak sahibi kardeşimiz de güvenli yuvasına kavuşana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet-millet birlikteliğiyle yaralarımızı saracak, deprem bölgemizi eskisinden daha dayanıklı bir şekilde ayağa kaldıracağız.

“Engelsiz Türkiye Programı”

2 Aralık Pazartesi günü Karadağ Cumhurbaşkanı değerli Dostum Yakov Milatoviç’i ülkemizde ağırladık. Aynı gün partimiz tarafından düzenlenen “Engelsiz Türkiye Programı”nda engel tanımayan kardeşlerimizle bir araya geldik. Hükümetlerimizin, engelli vatandaşlarımızın hayata katılımı noktasında gösterdiği samimi çabalar, herkesin malumudur. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı dahil kamudan özel sektöre, spordan çeşitli sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede engellilerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz.

3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yapımı tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin, ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.

Japonya ile yüz yıllık ilişki

Bu sene Japonya’yla diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı yıldönümü münasebetiyle Japonya Veliaht Prensi Fumihito Akişino ve refikasını ülkemizde misafir ettik. 6 Şubat deprem felaketinin ardından Japon hükümeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her zaman şükranla yad ediyoruz.

"Burs miktarını 3 bin TL'ye yükselttik"

7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin misafiriydik. Millî Mücadelemizin meşale şehirlerinden olan Antep, bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda adeta destan yazıyor. Gaziantep halkının, Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zaten her türlü takdirin üzerindedir. Gaziantep’te ilk önce 5 bin 113 konutun anahtar ve tapu teslim törenini yaptık. Ardından Partimizin 8’inci Olağan İl Kongresini, her zamanki gibi yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye’nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahinbey Millet Kütüphanesini açarak, gençlerimizle hasbihâl ettik.

2025 EKPSS nitelik kodları ve anlamları 2025 EKPSS nitelik kodları ve anlamları

Bu vesileyle 2024-2025 Akademik Yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi tutarında yüzde 50 oranında artışa gittiğimizin müjdesini paylaştık. Buna göre; ön lisans ve lisans için 2 bin lira olan rakamı 3 bin liraya, yüksek lisansta 4 bin lira olan miktarı 6 bin liraya, doktora öğrencilerimiz için 6 bin lira olan tutarı 9 bin liraya çıkardık. Yeni burs miktarlarının üniversite öğrencilerimize ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum.

"Esad 1 milyon insanın katledildiği Suriye'yi bırakarak kaçtı"

Esad arkasında 1 milyon insanın katledildiği bir Suriye bırakarak kaçtı. Zulüm ile abad olunamayacağı hakikati Suriye'de bir kez daha tecelli etti. Türkiye Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icabını harfiyen yerine getirmiştir. Suriye'nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. Devrik rejimin hasmiyane tutumuna rağmen her şartta Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa hukuksuzluğa zulme karşı sesimizi yükseltmekten çekinmedik. Ama bunu açık bir düşmanlığa, husumete dönüştürmedik. 

Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Tüm kesimleri, inanç guruplarıyla can dostumuzdur. 

"Suriye’nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk"

Şunu milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim: Türkiye, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Daima barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. “Devrik rejimin” hasmane tutumuna rağmen, her şart altında Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, tepkimizi ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedik. Ama bunu açık bir düşmanlığa, kör bir husumete de asla dönüştürmedik.

"Suriye halkı bizim kardeşimizdir"

Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye’yle ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmadı. Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık; hep merhamet nazarından yaklaştık; insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum; Suriye halkı bizim kardeşimizdir, tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uca Suriye’yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir. Evet, sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir; ama kalplere hangi güç sınır çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız, 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza, sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? 

910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşumuza sırtımızı dönmemizi bizden kim isteyebilir? Kalbimizin bir yarısı Gaziantep, Hatay ise diğer yarısı Hama'dır Humus'tur Şam'dır.

Oy hesabı ile nefret söylemlerine başvuran ırkçı lümpenleri vatanını milletini kaybetmişlere kin kusan vicdan fukaralarını önce Allah'a sonra da haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara havale ediyorum.

"Komşumuzun evinde yangın çıktığında, ilk koştuğu yer biz olduk"

Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri, son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında, ilk koştuğu yer biz olduk. Devrik rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz, canlarını kurtarmak için ilk önce bizim kapımızı çaldı, bize sığındı. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere, 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da, açık söylüyorum, yüksünerek, şikayet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik. Yüzyıllardır “mazlumların eman bulduğu” bu ülke, Allah’a hamdolsun, Suriyeli mazlumlara da güvenli, korunaklı, müşfik bir liman oldu. Bu emsalsiz misafirperverlik, insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır.

Türkiye; zor bir dönemde, zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Türk Milleti, kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini, bir şeref payesi olarak ebediyen taşıyacaktır. Bugün bir kez daha, muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakındaki ortaklarımıza, bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum. Fakat, oy hesabıyla nefret söylemlerine baş vuran ırkçı lümpenleri… Vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını… Sırf Meclis’te 3-5 koltuk kapabilmek uğruna, faşizmin en pespaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise önce Allah’a; sonra haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara, ve elbette maşeri vicdana havale ediyorum.

"Suriyeli kardeşlerimizin vatan hasreti artık son bulacaktır"

Suriye’de zalim Esed rejimiyle beraber, ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyet de kaybetmiştir. Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Suriye’yi etkisi altına alan kuvvetli değişim rüzgarının, başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Suriye istikrara kavuştukça, inşallah gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler de artacaktır. Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti, inancım ve duam odur ki, artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık.

"Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz"

Yığılmaları önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağı Hudut Kapısı’nı da bugün itibarıyla geçişlere açıyoruz. Muhacirlerin gönüllü geri dönüş sürecini de yine tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna ev sahipliğimize yaraşır şekilde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili politikası dün itibarıyla iflas eden ana muhalefet, kendilerini hesaba çekmek, hatalarıyla yüzleşmek yerine, çok çirkin ırkçı bir dille Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni yönetimine, Devrik Şam Rejiminin “yasını tutmaktan” süratle vaz geçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar; dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar; bir kez olsun hadiseleri “Ankara merkezli” okumayı denesinler. Yoksa partilerini trajikomik duruma düşürmeye devam ederler.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri başlıyor

Yarından itibaren Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri başlıyor. Hem çalışanlarımızın beklentilerini gözetecek hem de ülkemiz ekonomisine taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğine inanıyorum. Açık artırma usulüyle asgari ücret açıklayan muhalefeti, ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa SGK'ye olan birikmiş borçlarını ödemeye davet ediyorum.

Sayın bakan kendilerini bu konuda çok daha kararlı bir şekilde silkelemende fayda var.

TİP-I Diyabet hastalarına müjde

Bir diğer güzel haberimiz TİP-I diyabet hastalığı ile mücadele eden ailelerine yönelik. Daha önce bilindiği gibi, diyabet hastalarının glikoz takibi için gerekli cihazlar geri ödeme kapsamındaydı. Buna ilave olarak 18 yaş altındaki TİP-I diyabet hastası evlatlarımız için sensörlü cilt altı glikoz izlem cihazlarını Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme kapsamına alıyoruz."

Kaynak: HABER MERKEZİ