FATİH ÖZKILINÇ- Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerine göre; enflasyon ağustosta aylık bazda yüzde 1,12 arttı, yıllık enflasyon yüzde 18,95'ten yüzde 19,25'e yükseldi. Aylık bazda yükselişin en belirgin olduğu gruplar yüzde 3.18 ile gıda ve alkolsüz içeceklerde oldu. Ağustos ayında gıda enflasyonu son 28 ayın zirvesine çıkarken uzmanlar, gıda enflasyonundaki artışın vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azalttığını belirtiyor. Fiyat kriterini baz alarak gıda alışverişlerini yapmak zorunda kalan vatandaşların halk sağlığı açısında risk taşıyan ürünleri tercih etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

Gıda enflasyonu yıkıcı boyutta


Ağustos ayında enflasyon rakamlarındaki artışın yaz aylarında olmamıza rağmen devam ettiğini belirten TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Uğur Toprak, "Salatalık geçen aya oranla yüzde 56,30 geçen yıla oranla yüzde 128,48 zamlanmış. Kabak geçen yıla oranla yüzde 87,39, taze fasulye yüzde 68,36, domates yüzde 49.56, şeftali yüzde 81,10, armut yüzde 51,80,üzüm yüzde 45,80, tavuk eti yüzde 63,89, ayçiçek yağı yüzde 60,86, yumurta yüzde 49,34, yüzde ekmek 26,35. TÜRK-İŞ Araştırmasının Ağustos 2021 ayı sonucuna göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 2 bin 926 lira 72 kuruş. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırı ise 9 bin 533 lira 28 kuruş. Bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti ise aylık 3 bin 572 lira 79 kuruş oldu.2021 yılı için ülkemizde belirlenen asgari ücret ise 2 bin 825 lira 90 kuruş. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkemizde gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için en fazla harcama kalemi ve hane bütçesinde de önemli bir paya sahip. Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltıyor. Yurttaşlar indirim günlerini takip edip hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırıyor. Halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda dakikalarca bekliyor. Çünkü 5 kuruşun dahi önemi hane bütçesi için oldukça büyük. Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımızı da görüyoruz. Sonuç olarak enflasyon sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcı" dedi.

Üretim ve tüketimde adalet şart


Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesine göre cinsiyeti ve yaşı ne olursa olsun, her insanın her zaman sürekli, yeterli, güvenli ve kültürel tercihine uygun gıdaya veya gıda üretmek için gerekli araçlara ulaşma hakkı olduğunu ifade eden Toprak, . "FAO'nun verilerine göre dünyada her dokuz kişiden biri yatağına aç girerken, yaklaşık 1,4 milyar kişi ise obezdir ve bu nedenle sağlık sorunları yaşamaktadır. Aslında, yaşanan açlık ve yetersiz beslenmenin nedeni üretim yetersizliği değil, üretim ve tüketimin adaletli bir şekilde sağlanamamasıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde de belirtildiği gibi, insanların temel gereksinimi olan gıdanın eşit ve adil dağıtılmadığı bir dünya güvenli değildir. Gıda ile ilgili sorunları  gıda güvencesi ve gıda güvenliği olmak üzere iki ayrı açıdan değerlendirmek gerekir. Gıda güvencesi; Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği ve anayasamızda sosyal devlet anlayışı çerçevesinde yer alan; herkesin, yeterli ve dengeli beslenmesi için gerekli gıdaya ulaşma hakkının güvence altına alınmasıdır. Bu ilke, birçok ülkede ve ülkemizde yeterince uygulanmamaktadır. Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkelerin büyük bir kısmında, gelir dağılımındaki adaletsizlikler nedeniyle, açlık sınırında yaşayan insanların sayısı küçümsenmeyecek düzeydedir. Son dönemde hemen her ülkede yaşanan gıdaya ilişkin sorunlar, önümüzdeki dönemde daha dikkatli olmamız gerektiğini ortaya koymaktadır" diye konuştu.

Vatandaş ucuz ürün arıyor


Vatandaşların arta gıda enflasyonun sonucu olarak ucuz ürünlere yöneldiğini aktaran Toprak, "Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltıyor.  Bu durum vatandaşın gıda alışverişinde öncelikli olarak fiyat kriterini baz almasına ve hangi ürün, nerede ucuzsa oraya yönelmesine neden olmaktadır. Burada da karşımıza iki büyük sorun çıkmaktadır; birincisi neredeyse hammadde fiyatına satılan ve merdiven altı veya kayıt dışı şekilde uygun olmayan koşullarda üretilen gıda maddeleri, ikincisi ise taklit ve tağşiş. Her iki durum da halk sağlığı açısından risk teşkil etmektedir" şeklinde konuştu.

Gıda egemenliği sıkıntılı


"İklim değişikliği, tarımsal verim düşüklüğü, tarım arazilerinin azalması, tarım girdi fiyatlarının artması, artan gıda enflasyonu, alım gücünün düşmesi, uygulanan yanlış tarım politikaları gıda güvencesini; tarımsal ürün ithalatının ihracatı aşması, tohum dâhil dışa bağımlı bir ülke haline gelmemiz ise gıda egemenliğini sıkıntıya sokmaktadır" diyerek sözlerine devam eden TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Uğur Toprak, "Hemen her gün rastladığımız gıda zehirlenmesi haberlerini, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın taklit ve tağşiş yapan firmaları ifşasını ne yazık ki Eylül 2020'den bu yana yapılmıyor, kayıt ve kontrol dışı gıda üretiminin hala var olduğunu ve yapılan denetimlerin yetersizliğini göz önünde bulundurursak ülkemizde gıda güvenliğinin sağlandığından da söz edemeyiz" açıklamalarında bulundu.

Editör: Haber Merkezi