Keşke bugün Çin’den değil de bizden böylesine güzel bir haberle bahsedebilseydim.

Şimdi haberi vereyim, okuyun, bana hak vereceksiniz.

Düşünebiliyor musunuz?

Çin’in döviz rezervi, Temmuz ayında Haziran'a kıyasla yüzde 1,4 artarak 3,1544 trilyon dolara ulaşarak artış eğiliminin 4 aydır korumaya devam etti.

Çin Devlet Döviz İdaresi Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Wang Chunying, basına yaptığı açıklamada, Çin’de döviz piyasasının temmuz ayında da istikrarlı seyrettiğine dikkat çekerek, arz-talep dengesinin temel olarak korunduğunu kaydetti.

Amerika’nın tüm baskısına rağmen

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gibi dünyanın başlıca ekonomilerinin mali teşvik boyutunu artırarak ultra gevşek para politikası izlemeyi sürdürdüğünü belirten Wang, küresel finans piyasasında farklı para birimlerinin dolar karşısındaki değerinin genel olarak arttığını, başlıca ülkelerin varlıklarının fiyatlarında yükseliş görüldüğünü söyledi. Sözcü Wang, döviz rezervlerinde temmuz ayındaki artışın kur ve varlık fiyatlarındaki değişim gibi unsurların etkisiyle gerçekleştiğini ifade etti.

Emeğin karşılığı için

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Kınık’ın Yayakent Köyü’nde, S.S. Yayakent Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortaklarına ait yaklaşık 20 dönüm alan üzerinde domates hasadı ve kurutması yapan üreticileri ziyaret etti.

Kentte tarımın gelişmesi, küçük üreticinin desteklenmesi için “Başka bir tarım mümkün” sloganıyla hareket eden Tunç Soyer, burada işçilerle birlikte domates hasadına katıldı.

Soyer, bölgede hem kurutma tesisi hem salça tesisi yapmayı düşündüklerini belirterek, “Böylece üreticinin verdiği emeğin karşılığını almasını sağlayacağız” dedi.

Çok bereketli topraklara sahip

Başkan Soyer, zaman zaman çıkan hastalıklara rağmen bölgenin çok bereketli topraklara sahip olduğunu gördüklerini söyledi. Bütün meselenin bu ürünü üretenlerin, alın terinin karşılığını almasını sağlamak olduğunu belirten Soyer, kendilerinin de önceliğinin bu olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti: “O da nasıl olur? Ürünlerin katma değerini yükselterek, pazarlama kabiliyetini arttırarak, daha iyi pazarlayarak k atma değeri yükselterek olur. Üreticilerin emeklerinin karşılığını almasına imkan vermek lazım. Yapmak istediğimiz şey bu. Bunu yapmak için de kooperatif bünyesindeki üreticimizin sayısını çoğaltmak, birbirleriyle daha güçlü bir dayanışma içerisinde olmalarını sağlamaya çalışıyoruz.”

İki tesis bir arada

Bölgeye yönelik bir takım çalışmalar yapmayı planladıklarını da açıklayan Soyer, “Burada hem kurutma tesisi hem salça tesisi yapmayı düşünüyoruz. Kınık, Dikili, Bergama belediyelerimizle ortak alan bulacağız. Ondan sonra da ortak yatırım planı yapacağız. Mutlaka yapmamız lazım. Üreticiyi sadece özel sektörün eline bırakmamalıyız. Böylece hem fiyatın daha düzgün şekilde regüle olmasını sağlamak istiyoruz hem de üreticinin emeğinin karşılığını almasını, cebine daha çok para girmesini sağlamak istiyoruz” diye konuştu.

Üçte biri kullanılıyor

İzmir ve Ege Bölgesi’nin sadece tek alanda değil birçok alanda her türlü imkânının olduğunu söyleyen Vali Köşger, ‘Bölge potansiyeli çok yüksek olan bir bölge. Rabbim bu bölgeye cömert davranmış, tarım, turizm, sanayi, hizmet sektörü ve benzeri birçok alanda önü açık olan bir yer.  İzmir ise Türkiye’nin ikinci büyük ekonomisi, İstanbul’dan sonra en çok katma değerin, en yüksek ihracatın olduğu ve üretimin yapıldığı, en çok verginin ödendiği, 27 milyar dolar ihracatının olmasına rağmen; potansiyelinin üçte birini kullanan bir şehir. 

Bu anlamda şehrin potansiyelini tam anlamda kullanabilmemiz için birbiriyle uyumlu, çelişmeyen, birbirini tamamlayan, her bir santimetre karesine özen ve ihtimamla dokunulmuş, her bir insanı kendi kabiliyetleri noktasında milli amaçlar doğrultusunda istihdam edilmiş şehir noktasına getirmemiz gerekiyor.’ ifadelerini kullandı.

İzmir haritası turuncuya bürünüyor

Turuncu Çember sertifikası ilçelere de yayılıyor.

Sertifika almak için başvuran işletme sayısı İzmir genelinde 327’ye, Turuncu Çember almaya hak kazanan işletme sayısı ise 241’e yükseldi.

Çeşme, Bergama, Karaburun, Dikili, Urla, Foça, Torbalı ve Kemalpaşa ilçelerinden yapılan 101 başvuruyla toplam başvuru sayısı 327’ye yükseldi.

Bugüne dek 241 işletme Turuncu Çember sertifikası almaya hak kazandı. 39 işletme ise kriterleri sağlayamadığı için sertifika alamadı.

Değerlendirmeler ilçe belediyelerinin oluşturduğu kurullara ek olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi Turizm Şube Müdürlüğü ve İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde oluşturulan Turuncu Çember Değerlendirme Ekibi tarafından üç ayrı koldan hızla devam ediyor.

Dev yeraltı su arıtma tesisi

Çin’de, yeraltında bir kullanılmış su geri dönüşüm fabrikasının inşasına, 7 Ağustos Cuma günü, Yeni Xiongan Bölgesi’nde başlandığı bildirildi. Bu ekolojik tesis, Hebei eyaletinde bulunan bu bölgede gerçekleştirilecek olan çevre kalkınmasının çok önemli bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Söz konusu projenin inşaatçı şirket olan Beijing Municipal Construction’ın yöneticisi Ge Qingli, beş hektarlık bir alana yayılacak tesisin, kullanılmış suların işlenip dönüştürülmesi için 25 cm kalınlığındaki betonla kaplanmış 29 birim havuzdan oluşacağını belirtti. Pis suyun dönüştürme işleminin böylece kapalı bir ortamda gerçekleşeceği ve işletmenin üzerini kaplayan alanda bir ekolojik park yapılacağı ve bu parkın en az üçte ikisinin yeşil alanla kaplanmış olacağı açıklandı.

Akdeniz Meyvesineği ile mücadele de FAO’dan destek

COVID-19 pandemisi nedeniyle ortaya çıkabilecek gıda krizine karşı FAO’nun, dünya çapındaki çabalarının bir parçası olarak, Küresel Çevre Fonu tarafından finanse edilen “Orta Asya ülkeleri ve Türkiye’de Pestisitlerin Yaşam Döngüsü Yönetimi ve KOK (Kalıcı Organik Kirleticiler) Sınıfında Yer Alan Pestisitlerin İmhası” projesi kapsamında, pestisit kullanımının azaltılmasını da içeren ‘Koru ve Üret’ yaklaşımı çerçevesinde sürdürülebilir bitkisel üretimin teşvik edildiği yeni önlemler alındı.

Entegre Mücadele stratejisinin benimsenmesi; sürdürülebilir kalkınma, üretimde artan verimlilik ve azalan zarar seviyesi sayesinde, sosyo-ekonomik yararlar sağlıyor.

Böylece, proje kapsamındaki yeni önemlerle, üreticilere sunulacak bilgi ve ekipman desteği sayesinde kimyasallara bağımlılığın azalması ve daha az ürün kaybının yaşanması gibi bir birçok yararı beraberinde getirmesi öngörülüyor.

Aynı zamanda ekonomik yararlarının yanı sıra çevre ve insan sağlığı üzerinde uzun vadeli olumlu gelişmeler de sunması bekleniyor.

DİP EKSPRES

FAO Tarım Uzmanı ve Proje Teknik Lideri, Tania Santivanez, ‘COVID-19 pandemisi gibi hızla yayılan ve daha önce karşılaşılmamış sorunlarla baş ederken projenin kapsamına giren konularda ivedilikle çözüm aramak çok önemli’ diyor.

Santivanez, COVID-19 nedeniyle Entegre Mücadele’nin daha fazla desteklenmesini, proje yararlanıcısı ülkelerin sürdürülebilir ve çevre dostu tarımsal üretim modellerine geçişini hızlandıracak bir fırsat olarak yorumluyor.

Projenin Türkiye ayağı, FAO ile Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ortak yürütülüyor.

Pandemi nedeniyle proje çerçevesinde geliştirilen bu acil müdahale kapsamında, meyve üretiminde ciddi ekonomik zarara neden olan ve üreticileri fazla miktarda pestisit kullanmak zorunda bırakan Akdeniz Meyvesineği (Ceratitis capitata)’nin Entegre Mücadele önlemleri çerçevesinde kontrolü teşvik ediliyor.

.