FATİH ÖZKILINÇ- Tıpta Uzmanlık Sınavı(TUS) kontenjanlarının iki katına çıkarılmasına karşı İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu basın açıklamasında bulundu.  Kontenjanların iki katına çıkartılmasının eğitim kalitesini olumsuz etkileyeceğini dikkat çekildiği açıklamada İzmir Tabip Odası Orhan Süren Konferans Salonunda yapılan basın açıklama metnini okuyan İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, düzenlemenin olumsuz sonuçlar doğuracağını belirtti.

 

Her üç öğrenciden birisi yurtdışını hedefliyor

Ülkede 126 adet tıp fakültesi olduğunu ve bunların yarıya yakınının son 15 yıl içinde açıldığını belirten Kaynak, üçte ikisinin ise eğitim bakımından akredite olmadıklarını söyledi. Kaynak, “Özellikle yeni açılan tıp fakültelerinin yarısı vakıf üniversitesi başlığı altında açılmış özel fakültelerdir, yeterli öğretim üyesi yoktur yeterli donanım yoktur ama asistan eğitilmesi için asistan almaktadırlar . Vakıf üniversitelerine bağlı özel hastanelerde hastalar  ‘özel’ olmaları nedeniyle özellikle cerrahi ve manüplasyon ve el becerisi geliştirici alanlarda hasta tedavisinde asistanlar etkin olamamaktadırlar ve çok eksik eğitimle ellerine bir diploma verilmektedir. Emek yoğun ve nöbet vb. çalışma koşullarının ağır ve riski yüksek hastalarla uğraşan dallarda asistan tercihlerinin çok düştüğünü ve hatta bir çok kontenjanın açık kaldığını görmekteyiz. Üstelik 2021 yılında 1. Dönemde açılmış olan 6309 kontenjandan 1033 ‘ü boş kalmıştır. Bu kadar asistanlık  kadrosunun boş kalmasının nedeni belirli branşların artık nerdeyse hiç tercih edilmemesidir. Tüm bu nedenlerle tıp öğrencilerinin önemli bir kısmı da yurtdışına gitme planı yapmaktadır ve bu son sınıf öğrencileri arasında yüzde 33’lere varmaktadır. Yani her üç öğrenciden birisi yurtdışını hedeflemektedir” dedi.

Asistanlık bir eğitim sürecidir

Asistan kadrolarını artırmanın sorunların artmasına yol açacağına dikkat çeken Prof. Dr. Kaynak, “Hekimlik kalitesinin hızla düşmesine yol açar ve mevcut sorunların çözümüne hiçbir katkı sağlamaz. İnsan gücü israfına yol açar. Tıp fakültelerinin sayıları azaltılmalı küçük ve donanımsız olan fakülteler, başka hizmet hastanelerine dönüştürülmeli duruma göre birleştirmeler yapılmalıdır. Tıp fakültelerine yıllık olan ayrılan 17 bin 550 dolayında öğrenci alımı azaltılmalıdır. Bu elimizdeki eğitim altyapısının kaldırabileceği bir rakam değildir ve hızla kalite düşmektedir. Özel tıp fakülteleri başta olmak üzere her yönüyle ama özellikle teorik ve pratik eğitim kapasiteleri bakımından uluslararası evrensel kriterlere bağlı akreditasyona tabi tutulmalıdırlar. Asistan kadroları azaltılmalı ve kurumların optimal ihtiyacına göre belirlenmelidir. İlk hedef eğitim olarak ele alınmalı ve buna göre kontenjanlar belirlenmelidir. Asistanlık bir eğitim sürecidir. Asistanlık ucuz iş gücü olarak görülmemelidir. Hastane ve eğitim kurumlarında insan iş gücü ara eleman teknisyen sekreter ve diğer çalışanların sayısının artırılması ile hekimlerin ve asistanların en verimli olarak çalıştırılması sağlanmalıdır.  Öğretim üyesi yetiştirme politikası tümüyle değiştirilmeli, doçentlik sınavları eskiden olduğu gibi kademeli haline getirilmeli ve yayın üzerinden yapılan değerlendirmeler yerine daha geniş tabanlı ölçme ve değerlendirme sistemleri kullanılmalıdır. Hekimlerin bazı uzmanlık dallarından uzaklaşmalarının önlenmesi konusunda malpraktis konusunda temel çözümler üretilmeli, hastanın korunması hususunun ve bu alanın muhatabının tam olarak devlet olması sağlanmalı hekimler, malpraktis sorunundan kurtarılmalıdır. Şiddet konusunda kısa orta ve uzun vadeli gerçekçi ve gerçek yaşama yansıyan düzenlemeler yapılmalı ve toplumun bu yönde yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Hekimlerin özlük hakları ve yaşam standartlarının artırılması şarttır. Hekimlerin yoksulluk sınırı altında gelirle yaşamalarının önüne geçilmesi gerekir” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi