Ali Budak-Efemçukuru altın madeninin kapasitesi, İnceleme ve Denetleme Kurulu'nun aldığı kararla 17 Kasım'da 2,5 kat arttırıldı.  Kapasitenin arttırılamayacağına ilişkin mahkeme kararının hiçe sayıldığı ve ÇED yönetmeliğinin işletilmediği kararla İzmir'in suyunun kirletilmesine izin verildi. İzmir'in suyunun kirletilmeye devam edilmesine karar verilmesine İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden tepki gelmedi.

İzmir 1'inci İdare Mahkemesi'nin 16.04.2015 tarih ve 2013/801 Esas, 2015/577 sayılı kararı ile Efemçukuru Altın Madeni devam eden faaliyeti sonucu ağır metal kirliliğine yol açtığı tespit edilmiş, bu nedenle 31.12.2012 tarihli ÇED olumlu kararının iptaline karar verilmişti. Ortada mahkeme kararı olmasına rağmen ÇED yönetmeliği işletilmeden ÇED raporunun yeniden düzenlenerek İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) tarafından Efemçukuru altın madeninin kapasitesini 2,5 kat arttırılmasına onay verildi. Verilen onayla birlikte bilimsel araştırmalar sonucu madenin ağır metal kirliliğine yol açması görmezden gelinirken İzmir'in su havzasının kirletilmesine devam edilecek.

Mahkemeler kaldırılsın!

Mahkeme kararı yok sayılıyorsa o zaman mahkemelerin kaldırılması gerektiğini belirten Avukat Arif Ali Cangı, 'Biz kaç yıldır bu madenin İzmir'in su havzasını kirlettiğini söylüyoruz. Yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda da bu ortaya çıkmış ve mahkeme kapasitenin 2,5 kat arttırılamayacağına karar vermiştir. Biz madenin kapatılması için mücadele ederken şu an kararın yok sayıldığını ve madenin 2,5 kat arttırılabileceğini öğreniyoruz. Danıştay elimizdeki mahkeme kararıyla yürütmeyi durdurma kararı veremiyor. Çünkü verilen onay da ÇED raporuna dayandığı için bilimsel kaynağı olan uygun bir karar olarak görünüyor. Biz de her zamanki gibi yargıya başvuracağız.' dedi.

Su havzasını korumak, Kocaoğlu'nun görevi

13 yıldır çevre konusunda mücadelelerini sürdürdüklerini ancak bu işin bir avuç insanın üzerine bırakılamayacak kadar önemli olduğuna dikkat çeken Cangı, sözlerini şöyle sürdürdü: Burada söz konusu İzmir'in suyudur. Bu nedenle İzmirliler temiz su içmek istiyorlarsa ve çocuklarına temiz gelecek bırakmak istiyorlarsa ses çıkarmaları gerekir. Basın bilgilendirme yapmalıdır. Kentin yöneticilerinin, kanaat önderlerinin, işadamlarının kısacası İzmir'de yaşayan herkesin sesini çıkarması gerekir. Her fırsatta İzmir'i çok sevdiğini söyleyen yöneticilerin sesini çıkarması ve tepkisini koyması gerekir. Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olmak üzere herkesin buna tepki göstermesi gerekir. 'Maden kanununda benim ruhsat yetkimi aldılar' diyerek kenarda durmaya ve sessiz kalmaya hakkı yoktur. Bu kentin yöneticisidir. Su havzasının korumak onun görevidir. Büyükşehir belediye yasasını ve su havzasını koruma yasasını kullanarak bu duruma müdahale etmelidir. Bu idare tarafından engellendiği zaman da İzmirlilere, 'Suyumuza sahip çıkmaya çalışıyorum ama Çevre Bakanlığı izin vermiyor ve önümü kesiyor' diye durumu anlatır. Sonra da İzmirlilerin demokratik tepkilerini göstermelerini sağlar. Topluca mücadele etmeden bu iş çözülemez.

Mahkeme kararlarının yok sayılması sıradanlaştı

Mahkeme kararının yok sayılmasının çevre konularında çok fazla yaşandığına dikkat çeken Avukat Arif Ali Cangı, 'Mahkeme kararının yok sayılması artık günümüzde sıradanlaşmaya başladı. Sıradanlaşmasıyla birlikte kurumsallaşmaya da başladı. Mahkeme kararı herkesi bağlayıcı değilse o zaman mahkemelere hiç gerek yok. Karara uyulmaması idarenin 'ben hukuk tanımıyorum' demesidir. Efemçukuru özelinde Çevre Bakanlığı, ben mahkeme kararını tanımıyorum demektedir. Şirket, ÇED raporunu zaten ücret ödediği bir şirkete ya da bilim insanına düzenlettiriyor. Proje sahibi yatırımı gerçekleştirmek için uygun bir rapor düzenlenmesi için para ödüyor. Başbakan da seçim öncesi yatırımcıya söz veriyor. Bunların güvence yaratması mümkün değildir. Geriye bu süreçte halkın bilgilendirilmesi ve halkın sürecin içine girmesini sağlayan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu'na kalıyor. Halkın katılımını by-pass eden İDK, mahkeme kararı sonrası yeniden düzenlenen ÇED raporunu onaylıyor. Normalde İDK görüşleri halkla paylaşır ve sonra halkın ve farklı bilim insanlarının raporla ilgili görüşlerini alır ve ona göre nihai kararı verilir. Ancak Efemçukuru maden işletmesinde halkın tepkisi dışarıda tutuldu ve kendilerine göre bir sistem işletildi' dedi.

Valilik ve bakanlık madeni derhal kapatmalıdır

Madenin Türkiye'nin 3'üncü büyük kentinin su havzasını kirleteceği bilimsel incelemeler sonucu ortaya konulmuş ve mahkeme kararıyla tescillenmiş olmasına rağmen şimdi kapasite arttırılmasına İDK tarafından onay verildiğini söyleyen Cangı, sözlerini şöyle sürdürdü: Efemçukuru'nda kirlenme başladı ve temizlenmesinin ne kadar zaman alacağı beli değildir. Bu kadar vahim bir durumda İzmir Valiliği'nin ve Çevre Bakanlığı'nın acilen madeni mühürlemesi gerekiyor' dedi.
Editör: Haber Merkezi