İzmir'de 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde Eğitim ve Bilimsel İşgörenleri Sendikası(Eğitim İş) üyesi öğretmenler meydana çıktı. Eğitim İş İzmir Şubeleri öncülüğünde Konak'ta bir araya gelen öğretmenler, Konak Pier Köprüsü üzerinden SGK İzmir İl Müdürülüğü binası önüne yürüyerek burada basın açıklamasında bulundu. "Yöneticilerin riyakarca övgülerini değil haklarımızı istiyoruz; alacağız!" diyen öğretmenler, "Önlük değil özlük hakları", "Türkiye laiktir laik alacak", "Barınamıyoruz, geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz", "Mustafa Kemal'in öğretmenleriyiz", "İnsanca yasamak istiyoruz" ve "Köle degil öğretmeniz" diye slogan attı.


RİYAKARCA BİR TİYATRO...


Basın açıklaması metnini okuyan Eğitim-iş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, eğitimin ve eğitim emekçilerinin durumunun günden güne kötüleştiğini belirterek "Eğitim emekçisinin haklarını kırpan, sistematik olarak itibarsızlaştıran, geçinemez ve yaşayamaz hale getirenler, bugün riyakarca bir tiyatro sergileyerek, bizleri ezberledikleri sözlerle övmek için sıraya girecekler. Bugün yılın 364 günü eğitime de eğitimciye de çile çektirenler, yılın bir gününü vicdan rahatlatmak, imaj tazelemek için kullanacaklar. Eğitime dair toz pembe bir tablo çizip, eğitim emekçisine en çok kendilerinin değer verdikleri safsatalarını sıralayacaklar. Onlar size kendi elleriyle inşa ettikleri rezil gerçekleri anlatmayacaklar. Ama biz anlatacağız! Bunun için buradayız" dedi.

"HAKKIMIZI ÖDEMİYORLAR"

Eğitim İş’in Öğretmenler Günü için öğretmenlerle görüşerek yaptığı anket üzerinden sözlerini sürdüren Yıldırım, yaşadıkları sorunları dile getirdi. Yıldırım, "Bugün bize 'hakkınızı ödeyemeyiz' edebiyatı yapmak için sıraya girecek olan yöneticiler, gerçekten de hakkımızı ödemiyorlar. Öğretmenlerin yüzde 95’i maaşının yetersiz olduğunu söylüyor. Bu maaşla kendim ve ailem için bir gelecek hazırlayamam diyenlerin oranı yüzde 98. Öğretmenlerin hakları gibi umutları da çalınmış durumda; yüzde 96’sı 'gelecekten ümitli değilim' diyor. Öğretmenlerin yüzde 96’sı düşük maaş nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığı görüşünde. Sınıfındaki her öğrenciye kendi evladı gibi yaklaşan öğretmenlerin yüzde 97’sinin bütçesi kendi çocuklarının ihtiyacını gidermeye yetmiyor. Öğretmenlerin yüzde 65’i esnaf, yüzde 37’si şahıslara borçlu. Matematiğe aykırı biçimde öğretmenler için bir ay ortalama 30 gün değil bir yıl gibi geçiyor, ay sonu bir türlü gelmiyor, öğretmenlerin yüzde 72’si her ay borç alarak ayakta kalabiliyor" diye konuştu.

ÖĞRETMENLER GEÇİNEMİYOR

Öğretmenlerin yarısından fazlasının kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyebildiğini kaydeden Yıldırım,  "Geçim derdi yüzünden öğretmenler, kendilerini adadıkları mesleklerini bile ağız tadıyla, kafa rahatlığıyla icra edemiyor. Öğretmenlerin yüzde 92’si borçları nedeniyle mesleki veriminin düştüğünün farkında. Öğretmenlerin yüzde 88’i düşük gelir nedeniyle sık sık psikolojik sorunlar yaşadığını anlatıyor. Ülkede kira ortalaması 8 bin 500 liraya tırmanmışken maaşının yarısına yakını barınmaya giden öğretmenler, geçim derdinin ağırlığı altında ezilmektedir. Eğitim emekçisi geçinemez, barınamaz, yaşayamaz hale gelmiştir. Bu böyle gidemez! Dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim de eğitim emekçisi de bu kadar değersizleştirilemez!" şeklinde konuştu.


TALEPLERİNİ TEK TEK SAYDI


Eğitim emekçisinin sorunlarının görmezden gelindiğini kaydeden Yıldırım, taleplerini ise şu şekilde sıraladı:

"İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz! Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz! Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu güvenceli atama yapılmasını istiyoruz! Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatın esas alınmasını istiyoruz! Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz! Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz! Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz! Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz! Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz! Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler
alınmasını talep ediyoruz! Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!" ifadelerini kullandı.

Kaynak: FATİH ÖZKILINÇ