Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji Bölümü, dünyada son dönemde gelişen kalp içinde iğne ile ameliyat tekniğini başarıyla uyguluyor. Prof. Dr. Dayimi Kaya, Transkateter Aort Kapak İmplantasyonu (TAVI) ameliyatsız kalp kapağı değiştirme operasyonlarını başarıyla yaptıklarını, teknolojinin yaygınlaşması için yurt içi ve yurt dışındaki hastanelere bilgi desteği sağladıklarını söyledi

Dünyada özellikle son on yılda kardiyoloji alanında ciddi değişimler yaşandığını belirten Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dayimi Kaya, 'Kardiyoloji alanında koroner anjiyografi salonu bir hasta için en güvenilir yer olup, bütün gerekli ekipman ve personelin bir araya geldiği özel bir birim. Koroner anjiyoda kalp damarları (koroner arter) içine özel bir ilaç verip röntgen ışınları kullanılarak görüntüler alınır. İşlem süresince hasta uyanıktır ve konuşabilir' dedi.
Dünyada kardiyoloji alanında, özellikle ameliyatsız kalp kapağı değiştirme yönteminde (TAVI) önemli ve alanında ilk olma özelliği taşıyan işlemleri gerçekleştiren Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dayimi Kaya ile alanda Türkiye'nin dünya çapında gerçekleştirdiği başarıları, kalp sorunu nedenlerini, alandaki bu yeni teknolojiyle ilgili ulusal ve uluslararası alanda verdikleri eğitimi ve gelecek planları hakkında konuştuk.

Ameliyatsız kalp kapağı değiştirme Transkateter Aort Kapak İmplantasyonu (TAVI) alanında başarılı ameliyatlar gerçekleştiriyorsunuz. Koroner anjiyoda yapılan bu yöntemi ve bu yöntemi uyguladığınız hasta ya da rahatsızlıklar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bu yöntemi, ameliyat için yüksek riskli olan veya daha önceden by-pass ya da kapak ameliyatı olan, aort damarında şiddetli bir şekilde daralma ya da şiddetli bir şekilde kan kaçırma olan hastalara uyguluyoruz. Bu yöntemde hastayı ameliyat etme gereği kalmıyor. Hastanın kasık ya da kol damarından girerek, kapak takma işlemi yapıyoruz. Yaptığımız işlem tam olarak bu. Bu konuda üniversitemizde 2012'de başladığımız çalışmalarımızı alandaki gelişmeleri dikkate alarak sürdürüyoruz. Çalıştığımız süre içerisinde pek çok hastamızı bu yöntemle tedavi ettik. Bunun yanı sıra yurtiçi ve yurtdışından gelip, kapak takma yöntemini görmek incelemek isteyen çok sayıda doktor meslektaşımıza konunun eğitimini veriyoruz. Aynı zamanda, konuyla ilgili problemleri olursa bunları çözmelerine de yardımcı oluyoruz. Bunun yanında kişisel olarak konuyla ilgili pek çok kliniğe aktif desteğimi sürdürüyorum. Ülkemiz adına, yurtdışında ne yapılıyorsa aynısını ülkemizde yapmanın ve aynı teknolojik ilerlemeye sahip olmanın mutluluğu ve huzuru içindeyiz.


Bir günde 5 hastaya kapak takarak bir ilki başardık

Transkatater Aort Kapak İmplantasyonu (TAVI) yöntemiyle önemli ameliyatlar gerçekleştirdiniz. Unutamadığınız ya da sizi de çok şaşırtan bir ameliyat oldu mu?

Aslında dünya çapında çok sayıda ilklerimiz oldu. Türkiye'de ilk defa Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde bir aort kapak yetmezliği hastası ameliyatsız bir şekilde TAVI yöntemiyle tedavi edildi. Bazı uygulamalarda ilkler yaşandı. Örneğin, TAVI sonrası gelişen komplikasyondan dolayı hastanın kalbi delindi ve bu deliği ameliyatsız bir şekilde kapattık. Bu da dünya çapında ilk olma özelliğini taşıyan operasyonlarımızdandı. Şunu söylemek istiyorum. Üniversite olarak alanda çok fazla ilke imza attık. Başka bir örnek verecek olursak, bir günde 5 hastaya kapak takılması çok zordur ve bu zoru başararak, yine dünyada bir ilki gerçekleştirdik. Benim de unutmadığım çok sayıda ameliyatım oldu. Bir hastam kardiyolojik şoktaydı ve kapak taktıktan bir gün sonra yürüdü. Bu hasta beni en çok etkileyenlerdendi. Aslında mucize gibi bir durumdu ve sanki sihirli bir değnek değmiş gibiydi. Hastanın böbrek fonksiyonlarının saatler içinde düzelip, diyalize girmeyi beklerken sağlığına kavuşması çok enterasan ve bir o kadar da bizi mutlu eden bir olaydı.


Çok riskli hastalarda kullanıyoruz

TAVI yöntemi hakkında bilgi verebilir misiniz? Hastalar için bu yöntemin riski nedir? Bu yöntemin uygulandığı hastalar nasıl belirleniyor?

Bu ameliyatta da yüzde 5-10 gibi de olsa bir risk söz konusu. Ancak bu yöntem özellikle son 10 yılda bütün dünya tarafından kardiyoloji alanındaki en büyük atılım olarak görülüyor. Teknolojideki yeni gelişmelerle birlikte artık ameliyat olamayacak kadar riskli hastalarda değil de orta riskli hastalarda da kalp kapağının ameliyatsız takılması düşünülüyor. Şu anda bu konuda çalışmalar sürdürülüyor. Çalışmaların sonucuna göre de belki de yakın bir gelecekte, çok yüksek riskli değil de orta riskli hastalarda da bu işlemlerin rutin halinde kullanılabileceğini öngörüyoruz. Tabi bu konuda net bir zaman vermek için öncelikle araştırmaların sonucunu beklememiz gerekiyor. Şu anda sadece çok riskli hastalarda bu yöntemi kullanıyoruz. 

Kardiyoloji alanında özellikle TAVI yönteminde alanda tanınırlığa sahipsiniz. İlerleyen zamanlarda alanda yapmak istediğiniz çalışmalarınızı bizlerle paylaşmak ister misiniz?

Bu alanda öncelikle bu teknolojinin gitmediği ülkelere öncelik vereceğimize inanıyorum. Zaten bu konuda da ilk atılımlarımızdan biri Kazakistan oldu. Kazakistan'dan bir grup doktor arkadaşımız geldi ve bu alan hakkında eğitim aldı. Sonrasında geçtiğimiz haftalarda bizzat Kazakistan'a gittim. Oradaki ameliyatlara eşlik ettim. Onların ilk ameliyatlarının güvenli ve başarılı geçmesi için çalıştık ve sonuçlarda gayet başarılıydı. Bu alanda ilk olarak 2013 yılında Katar'a gittim. Katar'da ameliyatlara katıldım. Bu teknolojinin yakın çevremizdeki ülkelerde uygulanabilirliğinin sağlanmasında öncü olmak istiyorum. Bunun yanı sıra Türkiye'deki hastanelerde de bu yöntemin güvenli bir şekilde yaygınlaşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Her hastanede değil ama bu iş için uygun olan ve ekibi olan hastanelerde bu yöntemin başlatılmasını sağlamak, ilerlemesi noktasında meslektaşlarımıza da her zaman destek olmaya çalışıyoruz.

Tansiyon 140'a indiğinde normalleşmiyor

Ülkemizde son yıllarda özellikle kalp hastalıklarında artış olduğunu gözlemliyoruz. Kalp sorunlarındaki artışların nedenleri nelerdir?

Kalp sorununun temelindeki ve en önemlisi yaşa bağlı gelişen bir sorun olması. Uğraştığımız hastaların çoğunluğunda yaşın önemli bir faktör olduğunu gözlemliyoruz. Bunun yanında tabi ki bir dizi risk faktörü de var. Bunlar; sigara, kolesterol bozuklukları, genetik yapı (bazı aileler damar sertliğine bağlı riskler açısından yüksek riskli bölgede bulunur), hipertansiyon (sessiz katil olarak nitelendirilir) diye sıralayabiliriz. Şu konuda da bir uyarıda bulunmak istiyorum. Bazen hipertansiyonu olan hastalar ara sıra ölçtüklerinde 140-150 gibi değerleri çıktığında bunu normalmiş gibi yorumluyor. Bir de hasta ilaç alıyorsa tansiyonunun sürekli ve uzun bir süre kontrol edileceğini düşünerek bu değerleri umursamıyor. Ancak bu değerler hedeflediğimiz değerlere inmiş olmuyor. Hastaların tansiyonlarının gerçekten kontrol altında olduğundan emin olmalarının öneriyoruz. Tabi bütün bunlar birbirini katlayarak problem oluşturuyor. Tansiyonu olması, sigara içmesi, kolestrolü olması ve ailesinde risk bulunmasıyla bu riskler üst üste biniyor. Bu risklerin üst üste binmesiyle de daha erken dediğimiz 40-50 yaş aralığında kalp sorunlarıyla muhatap oluyorlar. Toplumsal açıdan bu riskleri azaltmamız gerekiyor. Eğer riskleri azaltabilir ya da tamamen bitirebilirsek, kalple ilgili problemlerin genç yaşlarda karşımıza çıkmasını gerçekten azaltabileceğimizi düşünüyorum.

Hareketli yaşam önemli

Bu bahsettiğiniz riskleri ortadan kaldırmak için neler yapılabilir. Sigara bırakılabilir ancak diğerlerinde çözüm olarak önerileriniz nelerdir?

Öncelikle bireyin düzenli doktor kontrolünde olması gerekir. Tansiyonunuz varsa hedeflerin doktorunuz tarafından belirlenmesi ve o hedefe yönelik ilaçları kullanmalısınız. Bunun yanında sigaranın muhakkak bırakılması gerekiyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı'nın Türkiye çapında başlattığı sigarayı bıraktırma kampanyası da başarılı oldu. Türkiye'nin sigara bırakma konusunda başarıya ulaştığını gözlemliyorum. Tansiyon ve kolesterol kontrolünün yanı sıra hareketli bir yaşama da sahip olunmalı. Düzenli egzersiz yapılması özellikle de her gün yürünmesi gerekir. Bunların toplumda yaygınlaştırılması ve çok sayıda insanın bunları yapması sağlandığında, bu da doğru beslenmeyle yapıldığında (her ne kadar toplumun kafası çok karışık olsa da bilimsel veriler ışığında yapılmalı) çok ciddi değişimlerin yaşandığını göreceğiz. 

TAVI yöntemindeki başarılarınızı yurtiçi ve yurtdışı kurumlarla ve meslektaşlarınızla paylaştığınızdan söz etmiştiniz. Bu konuda ülkemizdeki üniversite hastanelerine de yardımcı oldunuz mu? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Sayısını tam olarak hatırlayamıyorum. Malatya Üniversitesi'nden başladığımız eğitim desteğine Pamukkale, Aydın, Ege, İstanbul, Konya, Kocaeli, Antalya, Trabzon, Edirne üniversitelerini de ekleyebilirim. Yöntemle ilgili yardıma ihtiyaç olduğunda arkadaşlarla birlikte eğitimlerine destek oluyoruz. Bunlar yeni bir teknoloji olduğu için bir eğitim sürecinin olması gerekiyor. Cihazı kullanabilmek ya da kapağı takabilmek için önemli ipuçlarına ihtiyaç duyulabiliyor. Bu teknikleri arkadaşlara bir kerede değil ama birkaç kerede gösteriyor ve yöntemi kullanmada tecrübeli olan doktorlarla kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyoruz. Bu şekilde meslektaşlarımızın hastalarını tedavi etmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. n Ali Budak


Avrupa'yı yakaladık

Dokuz Eylül Üniversitesi'nin TAVI yöntemi alanındaki bilgisini Türkiye'nin çeşitli üniversiteleri, hastaneleri ve doktorlarıyla paylaştığını söylediniz. Üniversitenin bu alandaki yetkinliğiyle yurtdışındaki durumu nedir? Alanda söz sahibi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Tabi bu bir süreç içerisinde gelişti. Bu işi geliştirdikçe, özellikle Avrupa Birliği'ndeki toplantılara çağrılmaya başlandık. Toplantılarda bizlerinde görüşleri alınmaya başlandı. Bizim de karşılaştığımız enteresan vakaları orada sunma, yaşadıklarımızı anlatma vb. konularda yaşadığımız deneyimlerimizi paylaşma imkanımız oldu. Bu teknoloji ile ülkemiz aslında Avrupa'ya göre en az 5 yıl geç tanıştı. Ancak aradaki bu zaman farkını kapatıp, alanda çok hızlı yol aldık. Dünyada başlayan bir duruma Türkiye'nin kısa zamanda adapte olduğunu biliyoruz. Bu alanda da öyle oldu. Şu anda da alanda Avrupa'yla aramızdaki farkı kapatmış durumdayız. Tabi bu gelecekte de sürekli geliştirilerek devam ettirilmesi gereken bir yöntem. Bu nedenle yeni gelişmeleri takip edip, yöntemde araştırmalarımızı sürdürerek, yöntemi ve kendimizi sürekli güncel tutmalıyız.


TAVI işlemi nasıl yapılıyor?

Genel anestezi altında veya derin sedasyon ve analjezi ile yapılabilen TAVI işleminde, derin sedasyon ve güçlü ağrı kesiciler ile genel anestezi uygulamadan yapılıyor. İğne ile kasık bölgesinden geçen atardamara girildikten sonra, özel bir teknikle iğnenin girdiği yere işlem boyunca kalacak ve işlem sonunda çıkarılacak olan ve balonun ilerletilebileceği bir plastik boru sistemi yerleştirilir. Bu boru sisteminin yerleştirilmesi işlemi iki türlü yapılabilir; Birinci yol, cilt aracılığıyla, ikincisinde ise atardamarın cerrahi olarak açılıp görülmesiyle gerçekleşir. Hangi yöntemin gerekeceği, işlem öncesi yapılan tetkikler ve işlem sırasındaki değişkenlere göre belirlenir. Benzer bir plastik boru sistemi, toplardamara da benzer şekilde cilt yolu ile cerrahi işlem yapılmaksızın yerleştirilir. Bu sistem içerisinden kalbe bir geçici pil sisteminin kablosu gönderilir. Daha sonra atardamara yerleştirilen plastik boru sisteminin içerisinden uzun bir kılavuz tel kapağa gelinceye kadar damar boyunca kalbe doğru ilerletilir. Doktor teli görmek için röntgen ışınından yararlanan bir cihaz (skopi) kullanır. Tel doğru yere yerleştirildikten sonra, kapakta yeterli açıklık sağlanması amacıyla, bir balon, tel üzerinden ilerletilerek daralmış olan kapağın içine yerleştirilir. Tam bu sırada; kalp, toplardamara yerleştirilen, kalbin sağ karıncığına kadar uzanan pil kablosu ve hasta vücudunun dışındaki pil bataryası aracılığıyla hızlı şekilde uyarılır. Kalbin hareketinin kısıtlandığı bu pille uyarma aşamasında balon şişirilir, böylece kapak mümkün olduğunca genişletilir. Balon çıkartıldıktan sonra kalp pille tekrar uyarılır ve eş zamanlı olarak bu sefer yapay kalp kapağı genişletilen bölgeye özel bir teknikle yerleştirilir. İşlemin sonunda kılavuz tel çıkarılır. Kasığa yerleştirilmiş olan plastik boru sistemi de bir müddet sonra çıkarılır ve girişim yapılan bölge dikişler vasıtasıyla kapatılır. Kasık bölgesinde veya kalbe ulaşmak için kullanılacak karın bölgesindeki damarlarda bir tıkanıklık varsa, göğüs ön duvarındaki kol damarından veya doğrudan ana atardamardan (aort damarı) veya göğüste küçük bir kesi yapılarak kalbin uç kısmına ulaşılabilinmekte ve buradan kalbe ilerletilen kateter ile de kapak yerleştirilebilmektedir.