Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) yayımladığı "Kara Rapor 2024"e göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası kirli hava solumakta. Hava kirliliğine bağlı ölümlerin en yüksek olduğu il Hakkâri olurken, İstanbul, İzmir ve Bursa hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı şehirler arasında yer aldı. İzmir, Türkiye genelinde hava kirliliğine bağlı ölümlerin en yüksek olduğu ikinci şehir olarak öne çıktı.

Temiz Hava Hakkı Platformu'nun 2016 yılından bu yana düzenli olarak yayımladığı "Kara Rapor", Türkiye’deki hava kalitesinin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. 2024 yılı raporunda, Türkiye genelinde hava kirliliğine bağlı ölümlerin 68 bini geçtiği belirtiliyor.

Özellikle kömür, petrol ve doğal gazın yanması sonucu ortaya çıkan kirletici maddeler, başta Hakkâri olmak üzere birçok şehirde ölüm oranlarını artırıyor.

İzmir, hava kirliliği bakımından 2022 yılında büyük tehlike altında olan şehirlerden biri oldu. PM10 ortalamasının ulusal sınırların üstünde seyretmesi, İzmirlilerin yıl boyu kirli hava soluduğunu gösteriyor.

İzmir, Türkiye genelinde hava kirliliğine bağlı ölümlerin en yüksek olduğu şehirlerden biri olarak öne çıkıyor. Torbalı, Karşıyaka ve Alsancak kirlilikte ilk üç sırada yer aldı.

Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel rapora dair, “2022 ve 2023 yıllarında Türkiye genelinde hava kalitesi izleme ağındaki istasyon sayıları artsa hava kirliliğinin izlenmesi verimi hâlâ çok düşük. Yani altyapımız var ama bu altyapıyı etkin işletemiyoruz. Özellikle fosil yakıt kullanan ağır sanayinin olduğu bölgelerde hava kalitesi düzenli takip edilmiyor. Maalesef Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası hâlâ Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor” ifadelerini kullandı.

Hakkâri: Hava kirliliğine bağlı ölümlerin zirvede olduğu il

Kara Rapor 2024’e göre, PM2,5 oranlarının en yüksek olduğu il Hakkâri oldu. 2022 yılı verilerine göre Hakkari’de 230 kişinin hava kirliliği sebebiyle hayatını kaybettiği raporlanırken, bu ölümlerin yüzde 41’inin önlenebilir olduğu belirtiliyor. Batman, Şırnak ve Muş gibi iller de Hakkari’yi takip ederek, hava kirliliğine bağlı ölümlerde üst sıralarda yer aldı.

Büyük şehirlerde hava kirliliği alarmları

Rapor, Türkiye’nin üç büyük şehri olan İstanbul, Ankara ve İzmir’in hava kalitesi sorunlarıyla baş başa olduğunu ortaya koyuyor. İstanbul’da 2022 yılı boyunca Dünya Sağlık Örgütü’nün kılavuz değerinin iki buçuk katı oranında kirli hava solundu. İzmir’de ise PM10 ortalaması 45,18 μg/m3, bu değerin ulusal mevzuat sınırlarının üzerinde olduğunu gösteriyor.

Hava kirliliği ve meme kanseri ilişkisi

Raporda dikkat çeken bir diğer bulgu ise hava kirliliğiyle meme kanseri arasındaki ilişkinin ortaya konması. Partikül madde PM10 ve PM2,5 gibi kirleticiler, meme kanseri riskini artırıyor. Prof. Dr. Gamze Varol’un açıklamalarına göre, azot dioksit (NO2) kirliliğindeki her 10 μg/m3’lük artış, meme kanseri riskini yüzde 1,02 artırıyor.

Varol, “Her 10 μg/m3 PM10 artışıyla meme kanserinden ölme riski 1,05 kat artıyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre ise PM2,5'a daha fazla maruz kalınan bölgelerde yaşayanlarda meme kanseri vakalarında yüzde 8'lik bir artış gözlemlendi” diyor.

Çözüm önerileri

Raporun sonuç bölümünde THHP’nin çözüm önerileri şöyle sıralandı:

- Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalıdır.

Ulusal hava kalitesi standartları iyileştirilmelidir.

Su altı temizliğinde denizin dibinden çıkanlar şaşırttı Su altı temizliğinde denizin dibinden çıkanlar şaşırttı

- PM2,5 için ulusal limit değer belirlenmeli ve yürürlüğe alınmalıdır.

- Hava kalitesi izleme çalışmaları iyileştirilmelidir.

- Ağır sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetimi sistematik hale getirilmelidir.

- Hava kirliliğinin sağlık etkileri saha çalışmaları ile araştırılmalıdır.

- Çevresel etkisi olan tüm projeler için sağlık etki analizinin de yapılması mevzuata dahil edilerek zorunlu hale getirilmelidir.

- Türkiye imzaladığı hava kalitesine yönelik uluslararası sözleşmeleri uygulamalıdır.

- Çevresel bilgiye ulaşabilmek için bilgi edinme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi sağlanmalıdır.

Kaynak: Haber Merkezi