FATİH ÖZKILINÇ-Yazar Ahmet Ümit’in Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağını anlattığı son kitabı “Kayıp Tanrılar Ülkesi”nin İzmir lansmanı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Bergama Pergamon Antik Kenti’nde yapıldı. Yazar Ahmet Ümit’in kitabından bölümler okuduğu ve Şirin Pancaroğlu’nun arp dinletisi yaptığı geceye ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve yazar Ahmet Ümit’in yanı sıra Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz, Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz, Bergama Belediyesi eski CHP’li Başkanı Mehmet Gönenç, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, sanatçılar, yazarlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Öte yandan yapımcılığını ve yönetmenliğini Nihal Ağırbaş’ın üstlendiği Bergama Belgeseli yapım sözleşmesi imza töreni gerçekleştirildi.

 

10 yıl önce karar verdim

Lansman toplantısında konuşan Yazar Ahmet Ümit, 10 yıl önce Bergama’ya ziyaret ettiğinde bu romanı yazmaya karar verdiğini belirterek, “Benim için tarifsiz bir akşam. Tam 10 yıl önce 2011 yılında buraya gelmiştim ve o zaman Bergama’nın romanını yazmaya karar vermiştik. Olağanüstü bir yer ve çok etkileyici yer ki yazmak istedim. 10 yıl sonra elimde yazılmış kitap var. On binlerce insan bu kitabı okuyor. 23 yıl önce yine bir yaz günü Gaziantep'te Fırat nehrinin kenarında seyahat yapıyordum. Birden yıkıntılar, sütün başları gördüm çok etkilendim. O zamana kadar tarih ile bilgilerin bize ilkokulda öğrettiği bilgilerdi. Benim ülkemde tarih en önemli meseledir. Ben o kalıntıları görünce İstanbul Arkeoloji müzesine gittim ve yazmak istedim. Bu ülkede yeryüzündeki en zengin, en muhteşem tarihiyle böyle tanıştım. Hattuşaş’ı, İstanbul’u, Fatih Sultan Mehmet’i  yazdım. Pergamon ve Bergama’yı anlattım son olarak. Yazar olmanın dışında beni çok mutlu eden bir şey” dedi.

“Ben artık Bergamalıyım”

Olağanüstü topraklara karşı görevine yerine getirmiş olmanın Türk’ün gururu içinde olduğunu aktaran Ümit, “Böyle bir tarih yok, peki biz bunu farkında mıyız? Fransızlar, Almanlar 19. yüzyılda kendi soylarını, royal soylu bir yere bağlamak için müzeler kurdular. Napalyon Mısır’ı, İngilizler Mezopotamya’yı yağmaladı. 1871 yılında burada kaçak kazılar yaptılar. Dünyanın 8. Haltarı bu dediler. Abdülhamit’in emriyle aldılar. Satış sözleşmesi var. İnglizler, Fransızları, Almanları emperyaliste diyebiliriz, yağmaladılar, biz ne yaptık? Bu gün ne yapıyoruz? Hasankeyf, Aloni sular altında. Bu ülkede bin yıl önce çıkan tarih eserler nerede tarih nerede? Almanlar, İngilizler geldiler, götürdüler. Bırakırsak Göbeklitepe’yi de götürecekler. Çanak çömlek put diyorlar. Benim içim rahat  roman yazdım devam edeceğim anlatmaya. Nemrutu Göbeklitepe’yi efesi yazacağım. Ben bu ülkenin dünya vatandaşıyım. Ben onların mirasçısıyım, Osmanlı’nın Selçuklu’nun mirasıyım. Onların mirasçısı olduğum için o güç ve inançla yazmaya devam edeceğim yaşadığım sürece. Bu romanı yazarken Bergama’da Mehmet Gönenç her zaman yanımdaydı. Tunç Soyer ilk andan itibaren yanımdaydı. Her türlü desteğini benden esirgemedi. Bütün Bergamalılara teşekkür ederim, her geldiğimde beni bağırlarına bastılar. Bizim oralarda bir söz vardır, ‘doğduğun yer değil doyduğun yer’ derler. Biz yazarlar ise ‘Doğduğun yer değil, yazdığın yerdir’, ben artık kendimi Bergamalı hissediyorum” diye konuştu.

İzmir elçisi

Kitapları 30 dile çevrilen ve dünyada büyük ilgi uyandıran Ahmet Ümit’in, Kayıp Tanrılar Ülkesi romanında anlattığı Pergamon Antik Kenti’yle, UNESCO dünya mirası listesindeki Bergama ve İzmir’in dünya için değerini bir kere daha ortaya koyduğunu belirten Tunç Soyer, “Doğadaki görkemli ve sonsuz çeşitliliğin birçok parçası var. Bunlardan biri de sanatsal yaratıcılık. Sanatçı, herkesin göremediği renkleri görüyor, duymadığı sesleri işitiyor ve sonucunda bir eser ortaya koyuyor. Doğanın o görünmez yüzünü, kendi yaratıcılığı içinden süzüp bize yansıtıyor. Bizi de sanatın bir parçası haline getiriyor. Aslına bakarsanız, sanatçının kendisi de eşsiz bir sanat eseridir. Bu nedenle bu şehirde doğan sanat eserleri ve burada misafir ettiğimiz sanatçılar, hepimiz için yaşamı çoğaltıyor. Ahmet Ümit’in değerli romanı, işte bu bunun en güzel örneklerinden biri. Bir roman; karakterleri ve mekânları yakından duyumsamayı, görmeyi vezihinde canlandırmayı mümkün kıldığı için okura sonsuz imkânlar tanıyor. Çoğu zaman, okuduğumuz satırlardaki mekânları tümüyle hissetmek için orada bulunma isteğimiz artıyor. Edebiyatın, işe böyle bir mucizesi var. Ahmet Ümit’in Kayıp Tanrılar Ülkesi’nde geçen Pergamon Antik Kenti’nin; bir Çinli, bir Amerikalı, Fransız veya Rus okurda yaratacağı etkinin İzmir için ne kadar değerli olduğunun farkındayım. Bu nedenle, kendisini bir İzmir Elçisi olarak görüyor ve İzmir adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.  

Bergama’ya özel belgesel

2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girerek dünyanın 999’uncu mirası olan Bergama’nın turizmden daha çok pay alabilmesi için kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Soyer, Zeus Sunağı’nı ait olduğu bu topraklara getirmek amacı ile yürüttükleri çalışmalardan birinin de imzalanan “Bergama Belgeseli” protokolü olduğunu dikkat çekerek, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir Vakfı ve İzmir Kalkınma Ajansı ortaklığı ile hazırladığı ve İzmir’in tamamını kapsayan turizm stratejimiz, bu konuda bize rehberlik ediyor. Bu stratejinin içerisinde köklü tarihi, kültür ve doğa mirası ile Bergama’nın çok önemli bir yeri var. Biliyoruz ki, Bergama’nın turizmde hak ettiği yere gelmesini sağlamadan, İzmir’in bütünü için de hedeflerimize ulaşmak mümkün değil. Zeus Sunağı’nın Berlin’den, ait olduğu yere, İzmir Bergama’ya geri getirmek ile ilgili de önemli adımlar atıyoruz. Bunun da şüphesiz ki asıl anahtarı, Bergama’nın değerini tüm dünyaya anlatmak. Zeus Sunağı’nı ait olduğu bu topraklara getirmek amacı ile yürüttüğümüz çalışmalardan biri de, bu akşam protokolünü imzalayacağımız “Bergama Belgeseli”. Yapımcılığını ve yönetmenliğini Nihal Ağırbaş’ın yaptığı, senaryosunu ise Ömer Erbil’in yazdığı Bergama Belgeseli bu çalışmalarımıza değerli katkılar sunacak” dedi.