"Bir tabloyu çıkarmak için iki kutu post-it kullanıyorum" diyen Özmenoğlu, "Post-it kullanmaya 2004'te başladım. Üç boyutlu kompozisyon yapmayı denerken bu tarz ortaya çıktı. İpek baskı çok kullandığım bir teknikti, bu kağıtların da üzerinde denedim. İlk baskım Frida, son baskım ise Atatürk portresi. Gün geçtikçe tekniğim ve post-it'i kullanma biçimim de değişti" diyor.

"Post-it'leri tutkalla yapıştırmıyorum. Kendi yapışkanı, tabloya yapışıyor zaten" diyen  Adan Özmenoğlu: Çinilerin desenlerinden etkilendiğini belirten Ardan Özmenoğlu: Eminönü Camii'deki karanfillerin vazodan çıkmasını gösteren küçücük bir çiniydi bana ilham veren. Küçücük minyatürden çiniden, büyültülmüş bir tablo ortaya çıkardım. Ardından eserlerimde Frida, Mona Lisa, Marliyn Monroe gibi kendime yakın bulduğum kadınları kullandım. New York'taki bir konferansta geleceğin baskı sanatçısı olarak anılıyordum. Sizin sorduğunuz soru orada da geldi. Aynı şeyi dedim ve çok şaşırdılar. Koleksiyoncu olsam, aldığım eserdeki bir parça düşerse eserin yaşadığını düşünürüm.

Satamazsın dediler, New York'tan alıcılar çıktı

"Satamazsın" dediler. "Post-it'in üzerine iş mi olur" dediler. Bir yere varmak için bu işi çok sevmek gerekir. 5 yıldır artık beni kabullendiler. Sanatçı eseri karşısında korkusuz olması lazım. Eğer alıcı senden eser almak çok isterse eskiz kağıdının üzerine bir şey çizsen bile satın alır. Benim de eserlerim ciddi alıcılar buluyor, New York, Viyana gibi ülkelerden talep fazla.