Zeynep Kaya- Derya Manav, koleksiyoner ve küratorlük mesleğinin yanısıra TRT'de radyo programcılığı yapıyor. Basmane semtinde bulunan radyo müzesinde kuruluşundan beri görev alan Manav, Aydın Belediyesi'nde kürator olarak çalıştığı yıllarda, İzmir'de açtığı bir sergi sonrası yeni açılan Radyo Müzesi'nde görev aldı. Müzede çalışmaya başlayan Manav, radyonun hem içinde hem dışında olduğunu vurgulayarak, 'Cuma günleri TRT Radyo'da çalışıp, diğer günler müzeyle ilgileniyorum. Aydın Belediyesi'nde kürator olarak çalışıyordum. 2012'de Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde 'Gökyüzünde Uçuşan Sesler' adı altında radyo kolleksiyon sergisi açtım. Bunun üzerine İzmir'de yeni açılan Radyo Müzesi'nde işe başladım. Müzeye kendi sergime ait radyolardan da bağışlar yaptım. Sergimin bir kısmını müzeye yansıtmaya çalışıyorum. Müzemizde radyoların tarihini anlatan bazı bilgiler yer alıyor.  Bu bilgilere akademik bir çalışma sonucu ulaşıldı. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Huriye Kuruoğlu'nun müzemizde bulunan radyoların tarifinde büyük emeği geçti' dedi. Müzede bulunan 134 radyonun ayrı hikâyelerinin olduğunu belirten Manav, 'Gezip görmeye değer bir müzemiz var' diye konuştu.


Kuponla alınan radyo


Türkiye'de radyo 1955'den sonra üretilmeye başlarken, Premier marka radyo ise bu tarihlerden sonra ülkemizde üretilmeye başladı. Müzede bulunan 134 radyo içinde ayrı bir hikayesi olan Premier Radyo'nun hikâyesini Radyo Programcısı Derya Manav şöyle anlatıyor: Bu Premier radyo hem radyo çalıyor hem CD çalar özelliğine sahip. Aynı zamanda kaset çalıyor. 'Çok kullanılabilir' özelliği var. Premier Fabrikası kapanma kararı alıyor. Kapanacağı için de radyolarını satışa çıkarmayı düşünüyor. Düzenlediği bir lansmanla ürünlerini gazete kuponuyla vereceğini duyuruyor. Gazeteler de o dönemlerde kuponla ev ve araba dahi veriyordu. Bu Premier marka radyoyu da firma 40 kuponla vermeye başlamış. Müzemizde bulunan bu radyo ise gazete kuponu toplayarak radyoya sahip olan bir kişi tarafından bağışlandı. Müzemizde bulunan bir çok eser bunun gibi bağışlarla kazandırıldı. Çünkü son yıllarda birçok insanın evinde olan ve kullanmadığı ürünler bulunuyor. 134 radyomuzdan bir çoğu da 2000'li yıllara özgü, Çin ve Japon üretimi diye geçiyor. 1950 yılındaki radyolarımız Almanya ve Hollanda'ya ait. Eskiden ülkemizde radyo olmadığı için yurt dışından satın alınan bir ürün. İnsanların bağışlamasıyla da müzeye kazandırıldı. Müzedeki 134 radyonun ayrı hikayesi var. Gezip görmeye değer bir müzemiz var.

Yaşamdan izler


İzmir Radyo Müzesi'nin 7'den 70'e herkese dokunan bir müze olduğunu vurgulayan Derya Manav, müzeyi gezmeye gelen herkesin mutlaka kendi yaşamından izler bulduğuna dikkat çekti. Manav, '1920'lerden 2000'li yıllara kadar çok fazla radyo çeşitleri olduğu için müzeyi ziyaret eden herkes burada anısını tazeleyebiliyor. Eğer kendine yakın bir radyo bulamıyorsa bile, radyolardan çaldığımız müziklerden mutlaka bir şeyler anımsatabiliyoruz. Eserlerimiz arasında en eski radyo modelimiz 1930 yılına ait. O radyoda da Atatürk'ün nutku kendi sesiyle bulunuyor. Müzemizde son model olarak da 2013 yılı ürünleri var. Gayet renkli ve çok kapsamlı bir müzemiz var ve artık doldu. Bağışları çok kabul etmiyoruz ama değişik ve ilginç bir anısı olan radyo varsa ancak o şekilde alıyoruz. Çünkü müzemiz küçük olduğu için kapasitesi de belli' diye konuştu.


Manav sözlerini şöyle sürdürdü:Radyo müzemiz siyasi bir müze. Yunanistan'da dünyanın dört bir yanından yarışmaya katıldık. 16 siyasi müze içine girip finale kaldık. Ödül alamadık ama belki ileride alırız. Müzemiz çok sesliliği ve özgürlüğü anlatmaya çalışıyor.
Editör: Haber Merkezi