Esin Gençel- 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle İzmir Devlet Tiyatrosu Müdür Yardımcısı ve Oyuncusu Yusuf Köksal ile tiyatro üzerine konuştuk. Dünya Tiyatrolar Günü ilk kez 1961 yılında kutlandığını belirten Köksal, "1961 yılından itibaren Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 27 Mart'ın her yıl Dünya Tiyatrolar Günü olarak kutlanmasına karar veriyorlar. Her yıl 2 ayrı bildiri hazırlanıyor. Bu bildiriler uluslararası ve ulusal olarak adlandırılıyor. Uluslararası bildiriye uluslararası alanda ün yapmış olan oyuncu, sanatçı, yönetmen ya da yazar hazırlıyor. Ulusal bildiriyi ise her ülke kendi içinde o ülkenin önde gelen bir sanatçısı hazırlıyor. Bu yıl ülkemizde ki bildiriyi Kenan Işık kaleme aldı. Bu bildiri tiyatronun değerine ve önemine vurgu yapmak amacıyla hazırlanıyor. Bu bildiri 27 Mart'ta oynanan her oyundan önce okunuyor. 50 yıldan fazla bir süredir bir gelenek halinde kutlanıyor" dedi.

Tiyatronun da özel bir kutlama gününü hakettiğini belirten Köksal, "Dünya tiyatrolar günü birçok meslek alanının kutlama günü vardır. Tiyatronunda böyle bir günü olmalıydı. Topluma tiyatroyu yeniden hatırlatmak, tiyatroya gitme imkanı olmayanlara sahne açmak ve oyun izlemelerini sağlamak kötü bir şey olmasa gerek. Tiyatrolar günü tiyatrocular için bayramdır. Tiyatro zaten şenlikli bir alan 27 Mart'ta bu şenlik ikiye katlanır. İzmir özelinde 27 Mart-10 Nisan arası Tiyatro Günleri olarak kutlanır. Sadece Devlet Tiyatrosu'nun oyanları değil, İstanbul'dan özel tiyatrolar gelir oyunlarını sergiler. Tiyatro günlerine İzmir Büyükşehir Belediyesi büyük katkı sağlar.Tiyatro Günleri için Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi heryıl 4 kısa oyun hazırlar. Ege Üniversite katkı sunar. Birçok resmi ve sivil toplum örgütünün bir araya gelmesi ile oluşmuş bir tiyatro günlerini kutluyoruz. İzmir'in pek çok sahnesinde bu oyunlar oynanıyor" dedi.

Tiyatronun hala var olmasında karşılıklı etkileşimin çok yüksek olmasından kaynaklı olduğunu ifade eden Köksal, "Sinema teknolojik olarak her gelişmeyi çok rahat bir şekilde kullanabiliyor. Bu nedenle sinema bir adım önde olabilir. Ancak sinema ve tiyatro çok ayrı iki disiplindir. Tiyatro hala varsa oyuncu ve seyircinin hala aynı havayı solumasından dolayı vardı. Karşılıklı bir etkileşim olduğu için vardır. Oyuncu seyirci etkiler, seyirci oyuncuyu etkiler. Karşılıklı bir kan dolaşımı söz konusudur. Bazı oyunlarda çok alkış alırsınız daha bir şevkle oynarsınız. Bazı oyunlarda ise daha dikkatli izler seyirci, oyuncu olarak bunu hissedersiniz. Tiyatroyu vareden budur. Ama teknolojinin olanaklarını da tiyatroya getirmek lazım. Tiyatro öldü mü? Konusu medyada da çok konuşuldu. Ancak tiyatro binlerce yıldır varlığını koruyor. Tiyatro öldü demek tiyatroya haksızlık olur. Tiyatro ölücek olsaydı binlerce yıl içinde çoktan ölürdü. Hala ölmediyse tiyatroda oyuncu ve seyircinin aynı atmosferde aynı havayı soluyarak bu işin yapılıyor olması ilgiyi canlı tutuyor" diye konuştu.

İzmir seyircininin tiyatroya ilgisinin yüksek olduğunu söyleyen Köksal, "Ancak İzmir'de koltuk sayısının yükseltilmesine ihtiyaç var. Geçtiğimiz yıl turnelerle birlikte 150 bin civarında seyirciye ulaştık. Bu çok güzel birşey. Ama bu sayının daha da artmasını istiyoruz. Tiyatro aşkla yapılan bir meslek, her meslekte bu var. Ancak tiyatro ve sanatın bütün dalları çok sevmezseniz başarılı olamayacağınız bir alan. Sanat dışarıdan kolay gözükür ancak çok çalışma gerektirir. Bu çalışmalara katlanmak ancak aşk ve sevgiyle mümkündür" dedi.

27 Mart'ta oynanacak oyunların ücretsiz olduğunu ifade eden Köksal, gişelerden alınacak davetiyelerle bu oyunların izlenebileceğini belirtti.