TÜBİTAK Projesi kapsamında Samsun Köksal Ersayın Anadolu Lisesi öğrencileri Doğukan Fikri Arat, Gülcan Mutlu, danışman öğretmen Sevgi Bakır gözetiminde 'Ergenlik Çağındaki Gençlerin Okuma Eğilimleri' konulu araştırmada ilginç veriler elde edildi. İl genelinde öğrenciler arasında 44 soruluk anketin sonucunda gençliğin karşısına 'vampir' tehdidi çıktı. Araştırmaya göre, öğrenciler kitaplarla okul öncesi dönemde tanışmaya başlıyor, ancak okuma alışkanlığının ailede kazanılması gerektiğine dikkat çekiliyor.

TÜBİTAK Projeleri arasında değerlendirmeye alınan çalışma kapsamında, ilköğretim döneminde çocukların okuma alışkanlığını geliştirebilmeleri için doğru kitaplarla karşılaştırılmalarının doğru olduğuna dikkat çekildi. Doğru kitaplarla karşılaşamayan çocuğun okumaktan hoşlanmayacağı ya da okuduklarından bir verim elde edemeyeceği belirtildi.

Okuma alışkanlığındaki amacın düşünen, anlayan, analiz eden, eleştiren bireyler yetiştirmenin ön plana çıkması gerekmesi anlayışı kapsamında, projenin hipotezi ile ergenlik çağındaki gençlerin kitap tercihlerini doğru yapmadıklarına dikkat çekildi.

Türkiye'de kişi başına yılda beş kitap düştüğünü belirten danışman öğretmen Sevgi Bakır, pek çok öğrencinin sadece ders kitaplarını tanıdıklarını, kitabın bir zevk meselesi olduğu için okurken zevk alınması gerektiğini belirtti.

Okuma üzerine öğrenciler arasında yaptıkları anket çalışmasında son yıllarda vampir kitaplarının bir moda halinde ergenlerin arasında giderek yayıldığını vurgulayan öğretmen Sevgi Bakır, şöyle konuştu: "Şiddet içerikli bu kitapların neden bu kadar ilgi ile karşılandığını merak ettik ve konuyu da çalışmamızda araştırdık. Vampir kitaplarının sinema ve televizyonda yayınlanması ilgi görmesinin bir nedeni olarak karşımıza çıktı. Bu karakterler ölümsüz ve fantastik dünyanın büyüsünde karşımıza çıkıyor.

Etkileyici ve karizmatik. Kan emiyor. Kavga ediyor, savaşıyor. Sınırları yok. Kitaplardaki bütün bu şiddet unsurları normalleştirilmiş. Kitapları okuyanlar vampir karakterlerini asla yadırgamıyor. Kültürümüze uymayan bu eserlerin bu kadar yaygınlaşması 'taklit ederek öğrenen' gençlerimiz için bir tehlike oluşturabilir. Toplumda şiddet unsurlarının yadırganmadığını hatta üstünlük sağladığını gören ergenlerimiz bu durumdan olumsuz etkilenebilirler."

Araştırmacı öğrencilerden Doğukan Fikri Arat, vampir kitaplarının dil yönünden de incelendiğinde hiçbir edebi değeri olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: "Seri halde çok kısa sürede yayınlanan eserlerin para kazanma amacıyla yazıldığı açıktır. Ergenlerimiz kitap seçiminde bilinçli değil. Aileleri hatta öğretmenleri dahi onların okuduğu kitapların içeriğini takip etmiyor. Örnek alarak öğrenen bu yaş grubunun kitaplardaki yanlış modellerden etkilenmesi söz konusudur. Öğrencilerimizin yüzde 70'i okudukları kitapların filmini de izlediklerini belirtiyor. Bu, durumun vahametini biraz daha artırıyor." Filmlerle desteklenen şiddet unsurlarının etkisinin şüphesiz ki daha büyük olacağını belirten Arat, "Ergenlerimizin yüzde 50'si vampir kitaplarını okuyor ve takip ediyor. Kahramanların sıra dışı olması öğrencilerimizi etkileyen en önemli özellik. Vampir kitaplarını incelediğimizde gördük ki bu sıra dışı özellik, kan emen ve savaşçı olmaları. Kan ve şiddeti normal karşılayan bir okuyucu kitlesi var karşımızda. Mutlaka konunun bu yönünün uzmanlarca incelenmesi, gerekli önlemlerin alınması yerinde olacaktır" dedi.

TÜBİTAK incelemesinden geçen çalışma kapsamında elde edilen bilgilere değinen Doğukan Fikri Arat, şu bilgileri verdi: "Bilişim teknolojilerinin baş döndürücü hızı ülkeler arasındaki sınırları aradan kaldırmıştır. Bu durum ergenlerimizin kimliksiz modellerle karşılaşmalarına yol açıyor. Bu da onlarda kimlik problemine neden olabilir. Vampir kitaplarını okuduktan sonra hayal dünyasından gerçek dünyaya geçiş yapamayan ergenlerimizin oranı yüzde 26.8'dir. Bu hiç de azımsanacak bir oran değil."

Okuduğu kitabın etkisinde kalmalarının bu yaş grubunun bir özelliği olduğunu anlatan Arat, sözlerine şöyle devam etti: "Ergenlerimizin yüzde 52.1'i hiçbir şey hissetmediğini söylüyor. Bu bize şiddeti normal gördüklerini ve kanıksadıklarını gösterir. Kan emme davranışı nasıl normal karşılanabilir? Açıkçası bu durum bizi endişelendirmiştir. Kitapları okuyanların yüzde 50'si hikayedeki olay ve kişilerin gerçek olmasını istiyor. Bu da bize kitapların etkileyicilik yönünün ne kadar fazla olduğunu gösterir.

Okuyucuların yüzde 50'si kitabı bitirdikten sonra kurt adam veya vampir olmak istemiş. Gene okuyucuların yüzde 50'si bu kitapların bağımlılık yaptığını belirtiyor. Vampir kitaplarını okumayanların yüzde 43.8'i ekonomik nedenlerle okumadıklarını söylüyor."


VAMPİR İÇERİKLİ KİTAPLAR MODA OLARAK YAYILIYOR


Araştırmanın sonuç ve önerilerine değinen Gülcan Mutlu, ergenlerin okuma eğilimlerinin yanlış yönlere kaydığını, ailelerin bu konuda bilinçsiz olduğunu söyledi. Reklam ile şiddet içerikli vampir kitaplarının moda halinde hızla yayıldığını ifade eden Mutlu, edebi eserlere ilginin yok denecek kadar azaldığını, ailelerin bilinçlendirilmesi, okul kütüphanelerinin güncellenmesi, öğrencilere öncelikle ülke eserlerinin okutulmasının yararlı olacağını vurguladı.