Son günlerde, Numan Kurtulmuş’un anayasanın ilk maddelerine dair açıklamaları siyasette büyük yankı uyandırdı. Kurtulmuş, eleştiriler karşısında sessiz kalmayarak, Gazi Üniversitesi’nde yaptığı konuşmanın çarpıtıldığını ifade etti. Açıklamalarına dair sosyal medyada kopan fırtına için "Bu kadar kıyamet koparacak ne söyledim?" diyerek şaşkınlığını dile getirdi.
Kurtulmuş’un “Devletin milleti olmaz, milletin devleti olur” söylemi de tartışmanın merkezine oturdu. Bu sözlerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Önce insan, sonra devlet anlayışı" vurgusuyla benzer bir çizgide olduğuna dikkat çekti.
"Tartışmalar manipülatif ve zamanlı"
Kurtulmuş, eleştiri oklarının tam olarak neyi hedef aldığını anlamadığını belirtti ve ekledi:
“Konuşmamda anayasanın ruhunu ve darbeci, devletçi anlayıştan arındırılmış bir anayasa yapma ihtiyacını vurguladım. Üçüncü maddeye dair hiçbir şey söylemedim. Ancak bir zihniyet dönüşümünden bahsettim.”
Meclis kaynakları da söz konusu konuşmanın tam metninin Anadolu Ajansı ve Meclis’in resmi sitesinde yayınlandığını hatırlatarak, “Metin orada, Sayın Başkan’ın ne demek istediği açık” açıklamasını yaptı. Ancak iki gün sonra sosyal medya üzerinden başlayan eleştirilerin, sanki bir düğmeye basılmış gibi aniden patlak verdiğine dikkat çekildi.
"Siyasi linç acı verici"
İsviçre’deki yoğun programı arasında gazeteci Nagehan Alçı’ya konuşan Kurtulmuş, eleştirilerin neden bu kadar şiddetlendiği sorulduğunda, “Biz yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan eminiz, endişemiz yok. Ancak siyasilerin trol ağzıyla konuşması gerçekten acı verici” yanıtını verdi.
Muhalefetten ve iktidardan gelen eleştiriler
Kurtulmuş, yalnızca muhalefetten değil, iktidar içinden de eleştirilerle karşılaştı. Ancak eleştiriler yerine anayasanın sivil ve özgürlükçü bir çerçevede yeniden yapılandırılmasının önemine odaklanmak gerektiğini belirtti.
Yeni Anayasa başka bahara mı kalacak?
Kurtulmuş, mevcut siyasi atmosferde özgürlükçü bir anayasanın nasıl yapılabileceğine dair endişesini de dile getirdi: “Konuşma alanı bu kadar daralmışken nasıl ilerleyeceğiz, bilmiyorum.”