Bir devletin yıkılışından sonra geride kalan izler
Türkiye Cumhuriyeti, tarihte küllerinden doğmayı başaran sayılı devletlerden biridir. Ancak bu başarı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki olumsuz mirasla karşı karşıya kalınarak mümkün olmuştur. Osmanlı'dan devralınan ekonomik, sosyal ve askeri durum, yeni kurulan Cumhuriyet'in ilk yıllarını son derece zorlu hale getirmiştir. Osmanlı'nın geride bıraktığı mirasa sayılarla bakıldığında, Türkiye'nin nasıl bir yeniden doğuş mücadelesi verdiği daha net anlaşılacaktır.
Ekonomik zorluklar ve iflas
Osmanlı'nın borçları ve ekonomik çöküş
Osmanlı İmparatorluğu'nun 1881'deki iflası, Türkiye Cumhuriyeti'nin karşılaştığı ilk büyük engeldi. Bu tarihte başlayan dış borçlanma süreci, 1954'te son taksitin ödenmesiyle tamamlanmıştır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Osmanlı'dan kalan ağır borç yükü, Türkiye’nin ekonomik kalkınma çabalarını engellemiş ve ülkenin bütçesi 1923'te yaklaşık 60 milyon lira açık vermiştir.
Sanayi ve tarım durumu
Sanayisiz bir ülkede tarım ve hayvancılık
Osmanlı'dan devralınan sanayi altyapısı, neredeyse yok denecek kadar azdı. 1927'de sanayide çalışanların oranı sadece %2.1 iken, sanayide çalışan işçi sayısı 1915'te 14.060 kişiye kadar düşmüştü. Aynı zamanda, Osmanlı'nın tarımda da verimli bir devri geçirmediği anlaşılmaktadır. Ekilebilir arazinin sadece %32’si işlenebilirken, bu oran 1927-28 yıllarında %4.86'ya düşmüş ve ekilen ürünlerin büyük bir kısmı tahıldan oluşmuştur. Bu yetersizlik, Türkiye'nin un ve şeker gibi temel ihtiyaçlarını dışarıdan temin etmesine sebep olmuştur.
Altyapı ve ulaşım
Yetersiz ulaşım ağı ve donanma
Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan en büyük zorluklardan biri de yetersiz ulaşım altyapısıydı. İstanbul ile İzmit arasında bile karayolu yokken, demiryolu hattı 4.637 kilometreyle sınırlıydı ve bu hat yabancıların kontrolündeydi. Aynı zamanda, Osmanlı'dan devralınan donanma 50 bin tonluk bir enkazdan ibaretti. Benito Mussolini’nin 1930’larda Akdeniz'e göz dikmesi, Türkiye'nin zayıf deniz kuvvetlerini daha da zor durumda bırakmıştır.
Eğitim ve sağlık sistemi
Eğitimde gerilik, sağlıkta yetersizlik
1923'te okuma yazma bilmeyenlerin oranı %90'ın üzerindeydi. Ülkede sadece 9 sanat okulu, 1 üniversite ve 6 hastane bulunuyordu. Hastane yatak kapasitesi yalnızca 6.335 iken, sağlık alanında sıtma ve frengi gibi hastalıklar halkın başlıca sağlık sorunlarıydı. Aynı dönemde, ülkede yalnızca 50 yataklı tek bir doğumevi bulunuyordu.
Savaşların ardında kalan yıkım ve insan kaybı
Savaşlar ve göçler sonrası bozulan tarım ve hayvancılık
Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı, tarım ve hayvancılığı ciddi şekilde olumsuz etkilemiştir. Göçler ve yerinden edilme sonucu hayvan sayısı büyük oranda azalmış, 1926'da 31.6 milyon vergiye tabi hayvan kayıtlara geçirilmiş olsa da, üretim ciddi şekilde zayıflamıştır.
Yeni Türkiye'nin mücadelesi ve devrimler
Atatürk’ün liderliğinde Cumhuriyet’in yeniden inşası
Osmanlı'dan miras kalan bu büyük yıkım, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının büyük bir kararlılıkla yürüttüğü reformlarla aşılmaya başlanmıştır. Yeni vatan, yeni sosyete ve yeni bir devletin inşası için yapılan devrimler, aralıksız bir mücadeleye dayanıyordu. Atatürk, halkının geleceğini güvence altına almak için devrimci bir vizyonla hareket etmiş ve Türkiye'yi çağdaş bir devlete dönüştürmüştür.
Küllerinden doğan bir devlet
Osmanlı'dan cumhuriyete: Yeniden doğuş mücadelesi
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'dan devraldığı ekonomik, sosyal ve askeri mirası dönüştürerek bugünlere gelmiştir. Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki bu ağır mirasa rağmen, Atatürk'ün liderliğinde yapılan devrimlerle Türkiye, küllerinden doğmayı başarmıştır. Bu süreçte karşılaşılan tüm zorluklar, Türkiye'nin yeniden doğuşunun simgesi haline gelmiştir.