Doğancan Bingöl - Hizmet sektörünü hayatının merkezine almak zordur. Şükran Otel'in sahibi Nuri Kamiloğlu, bunu başaran nadir insanlardan biri. Kamiloğlu, bu çalışmasını 40 küsür yıldır yürüttüğü mesleğini, meslek olarak görmemesine bağlıyor. Yeri geldiği zaman genç bir müşterisine annelik yeri geldiği zaman da babalık yapan Kamiloğlu, bugün de yıllara meydan okuyor.

Bu devirde esnaf olup insanların gönlünü kazanmak ve yapılan işe gösterilen özenin insanlar tarafından takdir görmesi zor. Bu mücadelenin içinde Basmane'de yıllardır işlettiği otel ile binlerce insanın kalbinde yer edinmeyi başaran Nuri Kamiloğlu, iş prensibiyle, ahlakıyla, yardımseverliği ile esnafa örnek oluyor. Bizi oteldeki odasında ağırlayan Nuri Kamiloğlu, ikram ettiği geleneksel akide şekeri ve türk kahvesi ile derin bir iç çekerek anlatmaya başladı. Bölgede yaşayan 7'den 70'e herkesin zihninde Şükran Otel'in sahibi Kamiloğlu ile bir çok anısı var. Mahalledeki bir ayakkabı boyacısından, Türkiye'nin çeşitli illerinden binlerce insan onu Basmane'nin Babası olarak tanıyor. O bu lakabı kimseyi küçük görmeden yaptığı işi özenle yaparak ve gördüğü herkese verdiği selam ile kazanmış. O, onu değerli kılan ve bu kadar sevilmesinin nedenini 40 küsür yıldır yürüttüğü mesleğini, meslek olarak görmemesine bağlıyor. Yeri geldiği zaman genç bir müşterisine annelik yeri geldiği zaman da babalık yaparak bir çok insanı topluma kazandırması, insanlar tarafından takdir ile karşılanıyor. Otelin her köşesinde otelin hafızasına kazınmış müşterilerinden anılar biriktiren Kamiloğlu, insanların onu tercih etmesinin sebebini lüks olmasına değil yaptığı işi özveri ile yapmasına yani güleryüze bağlıyor. İzmir Otelciler Odası'na daha dernek olduğu dönemlerden beri aralıksız hizmet veren Kamiloğlu, buraya gösterdiği hizmetin karşılığında da herhangi bir maddi beklenti içine girmiyor. Ayrıca bu sevgi, saygı ve ilgiyi sadece otelcilik yaparak kazanmayan Kamiloğlu, ticari hayatına terzilik ile başlayıp manifaturacılıktan restaurant işletmeciliğine kadar bir çok alanda çalışmış ve girdiği her işte başarılı olarak müşterilerinin takdirini kazanmış. Otogar ve Fuarın Basmene'de bulunduğu dönemlerde kapı müşterisine hizmet eden Kamiloğlu şu anda o günler kazandığı sabit müşterileri ile otelcilik piyasasının duraksamada olduğu yıllarda ekmeğini kazanmaya devam ediyor.

Ticaret hayatınıza nasıl başladınız ?

Rahmetli babamın oğlum seni zanaata veriyorum. Hangi zanaatı seçeceksin diye sorduğunda ilk cevabım terzilik oldu. Terzilik mesleğine ilk yamak olarak girdim. Yamak sadece ayak işlerini yapar. Yamaklık geliştikçe çıraklığa dönüşür. Çırak olmak artık o mesleğin hemen başlangıcı demektir. Kabiliyete göre zaman gerektirir. Çıraklığınızdan sonra size kalfalığı önünüze getirirler. Her mesleğin zemininde bu söylediğim şeyler vardır. Kalfalıktan sonra gözüm ustalığa dikildi. Usta olduktan sonra dükkan açtım. Ticarete başladım. Bu sıralama ile esnaf oldum. Askerlik dönemime kadar terzilik yaptım. Ama döndükten sonra terziliği bırakarak tüccar olmaya karar verdim. Ayrıca ekmeği, aşı olan misafirperverliğe önem veren bir aileden geldim. Askerlik dönüşünden sonra İstanbul'da gördüğüm bir gayrimüslimin bana gösterdiği ilgi ve alakayı örnek aldım. Memleketime dönerek örnek aldığım ahlak ile manifatura dükkanı açtım. Oradan yola çıkarak ben bu işi kendime meslek edindim. Memleketimde 5 yıl manifaturacılık yaptım. Yalnız manifaturacılık da yapmadım. Ekleriyle trikotajıyla konfeksiyonuyla buna benzer bir çok çeşit ile 5 yıl İstanbul'u hayal ederek yola çıktım.

Bu kadar farklı meslekten sonra otelciliğe nasıl giriştiniz?

Mesleğim ile ilgili araştırmalar yapmak üzere İzmir'e geldim. İzmir'de bir otelde 10 gün kaldım. Aslında buraya yerleşme gibi bi planım yoktu, ama kanım ısındı hoşuma gitti. Her şeyin güzel olduğunu düşündüm ve İstanbul sevdamı 2. plana attım. Ama yine İstanbul'a giderek iş araştırmalarıma devam ettim. Tercihimi İzmir'den yana kullandım. İzmir'e gelerek konakladığım otelin satılık olduğunu duydum ve satın aldım. Yaklaşık 10 dakika süren bir pazarlık sonucunda kaporamı verdim. O günkü hasılatı da ben aldım. Bu şekilde İzmir'de yeni bir dünyaya adım attım. 1973 yılında İzmir'e ayağımı bastıktan sonra geçici bir misafirhane olarak gördüğüm bu oteli satın almak bana nasip oldu. İşin içine girdikten sonra bugüne kadar bırakamadım. Otelcilik ile ilk başlarda ayakta durmakta zorlandım. Ek işler yaptım. Önceleri İzmir Otelciler Derneği vardı. O dönemler daha oda değil dernek olarak hizmet veriyordu. O dönemlerde başladığım İzmir Otelciler Odası maceram bugün bile hala devam ediyor.

İş hayatında neler öğrendiniz ve geçmişten günümüze neleri aktarıyorsunuz?

Günümüzdeki genç girişimcilere yeni nesile işlerini severek yapmalarını tavsiye ediyorum. İşinizi geliştirmeyi bilin. Yanınızda mutlaka usta yetiştirin. Çevrenize mutlaka yardımcı olun. Ben çıraklık dönemimde bir çok şey öğrendim. Ustalık dönemimde de çok fazla çırak yetiştirdim. Ama artık yeni nesil çırak olup iş öğrenmek istemiyor. İzmir'de otelci olduktan sonra da yüzlerce insana istihdam sağlamaya çalıştım. Bunun yanında da iş disiplini iş ahlakı gibi bir çok unsuru çalışanlarıma öğretmeye çalıştım. Ticareti insana olan saygıyı ve sevgiyi ve insan ilişkilerini ön planda tuttum.

ŞEHRİN MERKEZİYDİ

Oteller neden Basmane bölgesinde yoğunlaşıyor?

İzmir'deki otelciliğin biraz gerisine gidersek Basmane Garı'nın burada oluşundandır. Garın bile öncesine gidersek göçlerle ticaretin yapıldığı zamanlarda yine Basmane'de konaklamanın ve Kemeraltı bölgesinde ticaretin gelişmesi bağlantılarıyla günümüze kadar ulaştı. Ama tren garının aktif olduğu dönemlerde insanlar burada konaklamayı tercih ediyordu. O zaman bütün bu bölgedeki evler yavaş yavaş otele ve konaklamaya dönüştürüldü. Tabi otogarın ve Fuar'ın burada olduğu dönemler oradan dağılım yine bu bölgeye oluyordu.

Otogar ve Fuar buradan uzaklaştıktan sonra işleriniz ne durumda?

İşlerim gayet güzel. İşlerimin güzelliğini şuna bağlıyorum. İnsan ilişkileri ve hizmet kalitesi. Bu ikisini ayakta tutarsanız oteliniz lüks olmasa bile lüks müşteriniz olabilir. Çünkü vereceğiniz hizmet sizin diğer açıklarınızı örter. Kişi, samimiyet, güven ve ahlaka gelir. Müşterinize gösterdiğiniz ilgi alakadan sonra onun memnuniyeti diğer müşterileri beraberinde getirir. O da bir arkadaşını getirir böylece parça parça çok fazla müşteri kazanırsınız. Bizim kapı müşterimiz yok denilebilecek kadar az. Müdavimlerimiz var. 30-40 yıldan bu yana gelen müşterilerimiz var. İlk başlarda senede 3-4 defa geliyorlardı şimdi ise senede 1 geliyorlar ama yine de İzmir'e geldikleri zaman bizi tercih ediyorlar. Bu bizim iş ahlakımızdan, yaptığımız işe gösterdiğimiz özen ve değerden dolayı.

Yıllarca gelen müşterilerinizden ilginç bir anınız var mı?

Bursalı genç bir müşterim vardı. Bir kuluçka firmasında çalışıyordu ve firmanın elemanı olarak Türkiye'nin 4 tarafına seyahat ediyordu. Hatta İzmir'e kutular içinde civcivler getirerek firmalara fabrikalara teslim ediyordu. Bu kardeşimin 108 numaralı bi7 odası vardı ve o oda onun tamamiyle evi gibiydi. Gelip gelmemesi önemli değil. Yılın 365 günü bu odanın parasını öder kendine tahsis edilmiş şekilde konaklamasını beklerdik. Geldiği zaman 1 ayın 15 günü kalabiliyordu. Bazen hiç gelmiyordu. Burayı evi gibi görüyordu. Bu kardeşim evliliğe karar verdi. İzmir'den gelin almış. Evlendikten sonra otelden ayrılmaya karar verdi. Aradan 1 ay geçtikten sonra hanımıyla beraber otele ziyarete geldi. Gelince oturmadan 108 numaralı odasını istedi. Anahtarı aldı ve 108 numaralı odaya gelerek benim evim burası diyerek haykırdı. Benim yıllardır ikamet ettiğim yer burası dedi eşine. Gençliğini güzel günlerini anlattı. Bence onu buraya bizim hizmetimiz ve güleryüzlü olmamız bağlıyor. Bizden daha fazla otelle ilgili bilgiye ve samimiyete sahipti.

OTELİN HAFIZASINI KORUYORUZ

Nasıl bir çalışma prensibiniz var?

Bizim çalışma prensiplerimiz içinde gel git eleman yok. Burada çalışan arkadaşlarım 15-20 yıldır benimle birlikte buradalar. Biz burada eleman değiştirmeyi uygun bulmuyoruz. Çünkü eleman değiştiği zaman otelin hafızasını siliyoruz. 20 yıl önce gelen müşterimi 20 yıldır burada çalışan biri tanır. Yeni gelen biri o hizmet gücüne sahip değil. Aslında biz burada kişilere ağabeylik yapmayı kendimize görev edindik. Çeşitli nedenlerle yolu İzmir'e düşmüş kişiler varsa köyümüzden ya da tanıdıklarımız aracılığıyla bize gelmesi çok kıymetli. Üniversiteye kayıt yapar ya da askere gelir belki de hasta olmuştur tedavi için İzmir'e gelir. Bu insanların bütün sorumluluğunu alıyorum. Gerektiği şekilde yardımcı oluyorum. Onlara burada sahip çıkıyorum.

Unutamadığınız bir müşteriniz var mı?

Bir gün elinde çantasıyla bir genç geldi. Öğretmen okulunu kazandığını ve okumak için İzmir'e geldiğini söyledi. Bu çocuğun kendime göre sahip çıkılması gereken sebepleri olduğundan dolayı ona sahip çıktım. Bu bahsettiğim kişi otelimizde kaldı. Otelimizin lokantasında yemeğini yedi. Okuluna bu şekilde gitti geldi. Okulunu okurken bazı ressamlar ile tanıştırdık yardımcı olduk kendini geliştirdi ve ressam oldu. Okulunu bitirdikten sonra tayini çıktı ve Karadeniz'e öğretmen olarak atandı. Gittiği yıllarda itibarı koparmadık. Bu tanıştırdığımız kişilerden aldığı feyz ile sadece bir resim öğretmeni değil çok güzel bir ressam oldu. İlerleyen zaman içerisinde müfettişliğe geçiş yaptı. Aradan yıllar geçtikten sonra Mersin'de karşıma çıktı. Orada onu çok özlediğimi farkettim ve ilgi alaka tazelendi. Bu kardeşimizin yıllar sonra emeklilik dönemi geldi hepsine tanık oldum. Emekli olmak için tayinini İzmir'e aldırdı. Otele gelip benden habersiz odanın birisine yerleşmiş. Süpriz olarak bana gelmiş tabi yıllar içinde saçı sakalı yüzü her şeyi değişmiş ilk başta tanıyamadım. Okuduğu dönemde çok güzel resimler yaparak bize hatıra olarak bırakmıştı. Bıraktığı resimleri çerçeveleterek otelimizin her köşesine astık. Yani yıllar önce hayata başladığı macera burada yine son buldu. Şu anda Mersin'de kendine bir atölye kurmuş orada gençlere resim eğitimi veriyor. Yani demek istediğim biz bu ahlak ile büyüdük. Gençlerimize de bunu aşılamak için çabaladık. Karşılığını aldığımı düşünüyorum. Belki biz sahip çıkmasaydık hiç bu aşamalara gelemeyecekti.

YILIN AHİSİ SEÇİLDİ

Nuri Kamiloğlu, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İESOB) tarafından 'Yılın Ahisi' (Ahi Baba) seçilmişti. 1973 yılından bu yana Basmane'de ticari hayatını sürdüren Kamiloğlu, halen otelinde aktif olarak çalışıyor. Terzi olarak atıldığı iş hayatında, manifaturacılık, konfeksiyonculuk, otelcilik, inşaat, restoran işletmeciliği gibi farklı meslek kollarında çok sayıda çırak ve kalfa yetiştiren Kamiloğlu her meslekte başarılı olmuş.