Psikiyatri Uzmanı Dr. Hüseyin Alaçam, 1-7 Mart Yeşilay Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, bağımlılığın, hem bedensel ve ruhsal alanda ortaya çıkan klinik tablo, hem de uzantıları olan toplumsal sorunlar beraber düşünüldüğünde çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu belirtti. Bu sorunun, yalnızca madde kullanan bireyi değil o bireyin içine doğduğu aileyi, ailenin parçası olduğu toplumu ve giderek o toplumda kültürel yapı özelliklerinden ekonomik işleyişe kadar geniş bir alanı etkilediğini söyledi.

Alkol kullanımı ile ilk tanışmanın genelde ergenlik döneminde olduğunu söyleyen Uz. Dr. Hüseyin Alaçam, aktif alkol kullanımının en yüksek olduğu yaş grubunun 20-35 yaş grubu olduğunu, emeklilik sonrası 45-55 yaş döneminde de alkol kullanımında ciddi bir atış olabildiğini vurguladı. Alaçam "Alkol bağımlılığı tüm dünyada erkelerde daha çok görülen bir hastalık olmakla birlikte günümüzde kadınlarda da rastlanan bir hastalık olmaya başlamıştır. Birçok farklı neden alkol bağımlığına yol açabilmektedir. Bunlar arasında bazı kişilik özellikleri ve kalıtımsal yatkınlık bulunmaktadır. Birinci derecede akrabalarında alkol bağımlılığı olan bireyler, diğerlerine göre 3-4 kat daha fazla risk taşımaktadırlar. Alkol bağımlılığında, alkol alma saatleri akşamdan daha erkene çekilir, öğlen içmeye başlanılır, kişi hayatını alkol almak üzerine planlamaya başlar, işine gitmez, ekonomik kayıplar, aile içi ilişkilerde tamir edilemeyecek derecede sorunlar, kırgınlıklar ve uzaklaşmalar yaşanmaya başlanılır. Ancak hasta kişi alkolden uzaklaşmamak için alkolle sorunu olduğunu kabul etmek istemez, ona göre istediği zaman alkolü bırakabilecektir. Alkol alınmadığı saatlerde -özellikle sabahları kalkınca- terleme, titreme, yoğun sıkıntı hali, ishal, hayal görmeler gibi bulguların bulunduğu 'alkol yoksunluğu' sendromu yaşanmaya başlanılabilir. Alkol bağımlısı birey giderek daha da yalnızlaşır, sosyal ilişkileri ve ekonomik durumu da bozulur. Tedavi için ilk şart kişinin bu sorunuyla yüzleşmeye hazır olması ve tedaviye istekli ve ayık şekilde gelmesidir çünkü aile zoruyla doktora getirilen alkol bağımlılarında başarı oranı düşüktür. Tedavide bireysel veya grup psikoterapisi, çeşitli ilaçlar ve eksik olan vitaminlerin takviye edilmesi, hastayla birlikte yeni bir yaşam tarzı geliştirilmeye çalışılması gibi yaklaşımlar kullanılır" şeklinde konuştu.

Tek kullanım dahi bağımlılık yapabilir

İnsanlarda sakinleştirici, keyif veren veya uyarıcı etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği doğuran, bırakıldığında yoksunluk belirtileri doğuran kimyasal maddelere ve ilaçlara uyuşturucu madde denildiğini söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Hüseyin Alaçam, bu maddelerin zararlı etkileri bilindiği halde sürekli alma isteğinin engellenememesi durumunun uyuşturucu madde bağımlılığı olduğunu söyledi. Alaçam "En sık kullanılan uyuşturucu maddelere örnek olarak, esrar, amfetaminler: barbituratlar ve benzodizepinler, afyon, morfin, eroin grubu uyuşturucular, kokain, LSD, meskalin, tiner, bali, çakmak gazı verilebilir. Maddenin kullanımıyla duyulan keyif ve mutluluk kişilerde tekrar kullanma isteği doğurmaktadır. Oluşan yalancı hayal dünyasına kavuşmak isteyen kişilerde psikolojik bağımlılık meydana gelmektedir. Uyuşturucu maddeler merkezi sinir sistemindeki reseptör(alıcı) hücreler tarafından alınarak etkilerini gösterirler. Bu reseptörler kısa sürede uyuşturucuya alışır ve normal görevlerini yerine getirebilmek için uyuşturucuya ihtiyaç duyarlar. Böylece fiziksel bağımlılık meydana gelir. Fiziksel bağımlılıkta yoksunluk durumu çok ağırdır. Yoksunlukta psikolojik belirtilerin yanında merkezi sinir sistemine ait belirtiler görülür. Maddenin bulunamaması durumunda bulantı, çarpıntı, baş ağrısı, panik, sıkıntı, terleme, saldırganlık, unutkanlık, ishal, kişilik bozuklukları, baygınlık, koma ve ölüm görülebilir. Uyuşturucu maddeler, merkezi sinir sistemindeki reseptörleri etkilediği için bir kez dahi kullanmak bağımlılığa yol açabilir. Bu yüzden merak amacıyla kullanmaktan dahi kaçınmalıyız. Madde kullanımı ciddi beyin ve merkezi sinir sistemi üzerine tahribat yaparak; erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler, hezeyan, halüsinasyon, zeka ve hafıza kayıpları yapabilir. Bunun yanı sıra; bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser, karaciğerde yetersizlik, yağlanma, siroz, böbrek hastalıkları, görme sorunları, nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, kalp sıkışmaları, solunum felçleri, kansızlık, pıhtılaşma bozuklukları, gangrenler, zehirlenme ve ölümlere neden olabilmektedir" diye konuştu.

Sigara bağımlılığı, en önemli halk sağlığı sorunlarından biri

Sigara kullanımının, çok yaygın bir bağımlılık çeşidi olduğunu vurgulayan Uz. Dr. Hüseyin Alaçam, sigara ve dumanında bulunan maddelerin insan sağlığı üzerine yaptığı olumsuz etkiler nedeniyle dünyanın ve Türkiye'nin en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olduğunu belirtti. Alaçam, her sigara ile vücuda 1-2 miligram nikotin alındığını ve bağımlılık yaratan bu nikotinin sigara dumanıyla vücuda alınan 4000 kimyasal maddeden, beyne etkisi en belirgin olanı olduğunu söyledi. Alaçam "Sigara içme alışkanlığı gelişmiş ülkelerde azalmakta iken, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde sigara tüketimi her yıl artış göstermektedir. Günümüzde erişkinlerin yaklaşık üçte birinin sigara içtiği ve kadın nüfusunda sigara içme oranının giderek arttığı bilinmektedir. Sigara şu anda dünyada 15 yaş üstü 1.2 milyar insan tarafından kullanılmaktadır. Türkiye'deki erişkin nüfusun yaklaşık yarısı sigara içmektedir. Sigaranın, başta akciğer kanseri olmak üzere lösemiye, dudak, ağız, dil, gırtlak, özofagus, pankreas, böbrek ve mesane kanserlerine, kronik bronşit ve amfizeme, koroner kalp hastalığına, serebrovasküler hastalığa yol açan faktörlerin en önemlilerinden birisi olduğu kanıtlanmış bir gerçektir. Tedavide amaç uzun dönemde sigara kullanımın bırakılmasıdır. Tedavideki hedefler öncelikle içme davranışını denetleme, miktarını azaltma ve daha sonra bırakmayı içermektedir" dedi.

2 BİN 337 Kişiden bin 501'i sigarayı bıraktı

Uz. Dr. Hüseyin Alaçam, Denizli Devlet Hastanesinde 41 Yataklı Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği bünyesinde hizmet vermekte olan AMATEM Servisi'nde 2012 yılı itibariyle 123 alkol bağımlısı ve 47 madde bağımlısı hastanın tedavi gördüğünü söyledi. Dr. Alaçam, 347 kişinin alkol bağımlılığı ve 339 kişinin de madde bağımlığı nedeniyle polikliniklerde, psikiyatri uzmanları tarafından değerlendirilip tedavilerinin düzenlendiğini belirterek, "Ayrıca 2012 yılı itibariyle 1748 kişinin denetimli serbestlik kapsamında tarafımızca değerlendirilip raporları düzenlenmiştir. 2005 yılından bu yana hizmet veren sigara bırakma polikliniği de 17 Ağustos 2009 tarihinden itibaren Psikiyatri ve Göğüs Hastalıkları uzmanları, bir psikolog ve bir tıbbi sekreterin hizmet verdiği Sigara Bırakma Merkezi'ne dönüşmüştür. 2012 yılı verilerine göre sigara bırakma merkezimize 2 bin 337 kişi müracaat etmiş, bunlardan 501 kişi sigarayı bırakmıştır. 17 Ağustos 2009 tarihinden itibaren sigara bırakma merkezine müracaat edip bırakan hasta sayımız da 1364' dür. Yaptığımız istatistiklere göre, her geçen yıl merkezimize başvuran ve sigarayı bırakan hasta sayısı artmaktadır. Biz de bu hafta dolayısıyla sağlığımızı ölümcül boyutta olumsuz etkileyen sigarayı bırakmak isteyen herkesi hastanemizde ki Sigara Bırakma Merkezi'ne davet ediyoruz" diye konuştu.
Editör: Haber Merkezi