Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı 2012 verilerine göre erkeklerde en sık, kadınlarda ise beşinci sıklıkta görülen ve her yıl yaklaşık 30 bin yeni tanı konulduğu tahmin edilen akciğer kanseri, erkeklerde tüm kanserlerin yüzde 21.8'ini, kadınlarda ise yüzde 4.9'unu oluşturuyor. 

Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı ve 17 Kasım Dünya Akciğer Kanseri Günü dolayısıyla açıklama yapan Prof. Dr. Erdem Göker, sigaranın tek başına kanserden ölümlerin yüzde 30'undan, akciğer kanserleri nedeniyle ölümlerin ise yüzde 87'sinden sorumlu olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Göker, "Akıllı tedaviler, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi kanser hastalarına umut veriyor" dedi.

EN ÇOK ÖLDÜREN KANSER ÇEŞİDİ

Akciğer kanserinin, tüm kanserler içinde dünyada en çok görülen, aynı zamanda da en çok öldüren kanser çeşidi olduğunu belirten Prof. Dr. Erdem Göker, "Akciğer kanserinin pek çok kanser çeşidi vardır ancak en yaygın görülen iki türden biri yassı hücreli akciğer kanseri, diğeri ise adeno kanserdir. Bu iki kanser, küçük hücreli olmayan akciğer kanseri diye tanımladığımız gruba dahil. Bir de küçük hücreli akciğer kanseri dediğimiz grup var ancak bu tür, tüm akciğer kanserlerinin yüzde 20'sinden azında görülüyor" diye konuştu.

TETİKLEYEN EN ÖNEMLİ NEDEN SİGARA

Akciğer kanserinin pek çok oluşma nedeni olsa da bunların en önemlisinin sigara olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erdem Göker şunları söyledi: 

"Sigara içimiyle birlikte akciğerin bronş dokusunda, hava keseciklerinde bir takım hücresel değişiklikler olur. Sigara bağımlılığıyla birlikte bu değişiklikler sürekli hale geldikçe, sigaranın miktarı arttıkça ve içme süresi uzadıkça akciğer kanseri gelişme riski artar. Akciğer kanseri daha yaygın olarak sigara içenlerde görülür. Bu oran genç yaşta sigaraya başlayıp uzun süre içenlerde ve yoğun sigara içicilerde daha yüksektir. Akciğer kanserinde hava kirliliği ve hormonal faktörler de etkili olmakla beraber, bu faktörlerin yarattığı risk sigaranın yanında son derece düşüktür. Akciğer kanserinin en tipik belirtisi ise öksürüktür."

AKCİĞER KANSERİ TEDAVİSİNDE AKILLI İLAÇLARIN ROLÜ ARTIYOR

Akciğer kanserinde sigaranın büyük bir etken olduğunun, ancak sigara içmeyenlerin de akciğer kanserine yakalanabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Erdem Göker, son yıllarda tedavi konusunda gelinen aşamayla ilgili şu bilgileri verdi:

"Akciğer kanseri önemli bir hastalıktır ve korunmak için elimizden geleni yapmalıyız. Ancak her şeye rağmen kansere yakalanırsak da umudumuzu kaybetmemeliyiz çünkü kanserin tedavisi vardır ve bu tedavilerin en gelişmiş olanı da, akciğer kanserini moleküler olarak teşhis edip ona yönelik akıllı bir ilaçla tedavi etme yoludur. Kanser tedavisi tabii ki zor bir süreç ama son 5 yıldır akciğer kanserini daha iyi anlamaya başladık. Akciğer kanserinin genetik altyapısını öğrendik ve genetik mutasyonlara uygun olarak geliştirilen ilaçlar her geçen gün yeni bir açılım sunmaya devam ediyor. Biz bu yeni ilaçlara 'akıllı ilaçlar' diyoruz. Bu ilaçlar sadece tümörü oluşturan genetik bozukluğu hedef alıyor ve bu nedenle vücut genelinde daha az yan etki yaratıyor, dolayısıyla hastalar daha az yan etkiyle daha başarılı tedavi imkanına ulaşabiliyor. Bu akıllı ilaçlar, yan etkileri açısından kemoterapi ve radyoterapiyle karşılaştırıldığında son derece masum ilaçlardır. Akciğer kanseri tanısı alan hastada, tabii ki öncelikli seçimimiz ameliyat ama, ameliyat olamayan daha ileri evredeki akciğer kanserinde artık kemoterapi ve radyoterapiyle devam etmek zorunda değiliz. Tümördeki genetik mutasyon özelliklerini anlamamızı sağlayan genetik testleri yaptıktan sonra yeni nesil hedefe yönelik tedavi seçeneklerini de değerlendirebiliyoruz."

HASTALAR ARTIK DAHA UMUTLU

Akciğer kanserinin bugün son derece umutsuz bir hastalıktan, tedavi edilebilir bir hastalığa doğru evrildiğini belirten Prof. Dr. Erdem Göker, "Akciğer kanserine yol açan tümör üzerinde yapılan DNA analizleri sonucunda bulunan mutasyon özelliklerine göre belirlenen tedaviye, hedefe yönelik tedavi diyoruz. Akıllı ilaçlar ve hedefe yönelik tedaviler akciğer kanseri hastalarının bireysel ve genetik özelliklerini daha iyi tanımamızı ve her hasta için farklı tedavi modelleri geliştirmemizi sağlıyor. Diğer taraftan bağışıklık sisteminin kanserle savaşmasını sağlayan immünoterapi alanındaki gelişmeler de önemli başarılar elde etmemizi sağlıyor. Artık ileri evre, yani karaciğere, kemiğe sıçramış kanser vakalarında dahi bu tedaviler sayesinde önemli sonuçlar elde edebiliyoruz. Bu umut veren gelişmeler akciğer kanserini daha iyi tanımamız, genetik ve moleküler testleri uygulayabilmemi ve bu testlerin sonucunda her hasta için farklı ilaçların kullanabilmemizde yatıyor" dedi.