Son günlerde birbiri ardına yaşanan vakalarla birlikte yeniden gündeme oturan çocuklara yönelik cinsel taciz konusunda ne yapılmalı? Aileler çocuklarını yetiştirirken bu tehlikeye karşı neler yapabilir?

Sistem Yayıncılık’ın Cinsel Eğitim Dizisi’nin editörü Psikolog Birsen Özkan, son zamanlarda çocuklara yönelik cinsel istismar, taciz ve tecavüz olayları ile ilgili şunları söyledi:
“Bu olayları eskiye oranla daha çok duyar olduk. Bunun birçok nedeni var. Nedenler değil, çözümler üzerinde duralım. Ana babaların yandığı kadar hepimizin de içini yakan bu olaylardan yavrularımızı koruyabilmek için ana babaların ve eğitim kurumlarının neler yapabileceklerini konuşalım.

Amerika’da cinsel taciz ve tecavüze uğrayan çocukların aile yapılarının incelendiği bir araştırma yapılmış. Bu çocukların ailelerin tümünün, çocuklarını baskıcı bir eğitimle büyüttükleri saptanmış. Çocuk evde ana babasına “Hayır” demeyi öğrenmediği için, bu öğrenmişliği her büyüğe karşı transfer ediyor ve büyüklere “sessizce itaat” ediyor demek ki.Öncelikle aileler çocukları ile iletişimlerinde onlara söz hakkı vermeli, “hayır”larını duymalı ki, çocuklar büyüklere “hayır” denilebileceğini öğrensinler.

Aileler çocukların cinsel eğitimine önem vermeli. Çocuklarına okula başlamadan önce verecekleri eğitimde tacizden ve tecavüzden korunabilmesi için bedeninin ona ait olduğuna ve istemeden kimsenin bedenine, özellikle cinsel bölgelerine değmemesine özen göstermesi gerektiğine önemle yer vermelidir.

Bunun için önce aile çocuğa bu konuda model olmalıdır. Keşke ana babalar bile çocuklarını öpüp okşamadan önce ondan izin alabilse, bunu alışkanlık haline getirebilse ve aile büyüklerinden, akrabalardan da bunu beklediklerini onlara bildirse… Böylece çocuk ana babasının, aile büyüklerinin ve akrabalarının bedenine karşı gösterdikleri saygıdan sonra, bir yabancının davranışını yadırgayıp ‘hayır’ diyebilir. Çocuk farkında olmadan bunu öğrenir.

Ana baba temizlik dışında çocuğun cinsel bölgelerine değmemeye de özen göstermeli, “Göster amcaya pipini, ne kadar büyüdüğünü görsün” gibi şakalar yapılmamalı, ana baba da kendi bedenlerinin özel bölgelerinin mahremiyetine önem vermelidir.

Çocuklar sütten kesildikten sonra anne memesinden ayrılmak istemezler, bu çok doğaldır. Annenin “Sen küçükken benim memem ikimizindi. Ama artık sen mamalarını kendin yiyecek kadar büyüdün, artık memem yalnız bana ait, ellemeni, okşamanı istemiyorum,” diyerek sınır koyması, çocuğun da kendi bedenine ait sınırlarının olmasına örnek oluşturur.

Bu alt yapı her evde kolaylıkla oluşturulabilir. Çocuk anlatılanları anlayacak yaşa geldiğinde (3-4 yaş) “ Eğer tanıdığın ya da tanımadığın bir büyük sana dokunmak, seni öpmek isterse hemen hayır de, devam ederse seni babama/anneme söylerim, diyerek hemen yanından uzaklaş”, denebilir. “Eğer başına böyle bir şey gelirse, o kişi kim olursa olsun, sana ne söylemiş olursa olsun, hemen koşup bize gel ve anlat, sakın korkma” diyerek yüreklendirilebilir.

Çocuğa bu konuşma yapılırken tüm büyükleri “öcü” gibi görmesini engelleyecek biçimde, yumuşak, “çatalı ağzına götürürken dikkat etmezsen uçları yanağına batabilir” dercesine sakin bir ses tonuyla konuşmalı, çocukta korku yaratılmamalı. Ancak ana babalar ve çocuğa bakan her büyük korkmalı, hem de çok korkmalı. Çocuğu yanımızdan değil, gözümüzün önünden ayırmamalıyız.

Okullara gelince, cinsel eğitim artık fen derslerinin konusu olmaktan çıkarılmalı, ön ergenlik çağına gelen her çocuğun okuyacağı bir gelişim konusu olarak müfredatta yerini almalı.

Yurdumuzun bu sorunu ancak eğitim ile çözülecek. Bu uzun soluklu bir iş. Cinsel öğretim demiyoruz, cinsel eğitim diyoruz. Bu eğitim, “Bekâret önemlidir/değildir” gibi yerel değerlerden sıyrılmış bir eğitim olmalıdır.

Her insanın bir onuru vardır.

Cinsel yaşam zorlama ve sömürüden uzak olmalıdır.
Kişinin cinsel davranışı, kendine, başkasına zarar vermemelidir gibi, insanı insan yapan evrensel değerleri yaşamımıza yön veren ilkeler olarak benimsediğimizde namus cinayetleri, aile içi tecavüzler ve en önemlisi minicik bir yavruyu cinsel özne olarak görme ancak o zaman ortadan kalkabilir.

Uzman Psikolog Birsen Özkan, 1974 yılından beri çocuklara “Cinsel Eğitim” ve “Çocukların Cinsel Kimliklerinin Oluşmasında Büyüklerin Rolleri” ile ilgili ana baba ve öğretmenlere seminerler vermektedir.
Editör: Haber Merkezi