Zeynep Kaya-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, parasomniler denilen uyku bozukluklarının büyük çoğunluğunun çocuk yaşta yaşandığını, erişkinlik yaşına yaklaştıktan sonra önemli oranda kaybolduğunu belirtti. Uludağ, uyurgezerliğin de genetik olduğunu belirterek, 'Genetiktir ama sevindirici yanı erişkinliğe geçiş göstermemesidir' dedi.


Uyku bozukluğu, uyurgezerlik ve gece terörü, kabus gibi sorunlar bedensel ve ruhsal gelişimi olumsuz yönde etkiliyor. Uyku bozukluklarının çeşitli sebepleri var. Genellikle çocukluk yaşlarında başlayan, parasomniler adı verilen ve uykuda görülen anormal hareketler, davranışlar, korkular, duygular gibi bir grup problemi içeren durumlar, uyku bozuklukları içerisinde incelenir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, parasomnilerin büyük çoğunluğunun çocuk yaşta yaşandığını, erişkinlik yaşına yaklaştıktan sonra önemli oranda kaybolduğunu söylüyor.

Çocuklukta başlayan bu durumların çok da büyük bir sorun değilmiş gibi algılanabildiğini ifade eden Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, 'Ancak uyku terörü gibi, uykuda yürüme gibi çocuğun yakınlarını, anne babasını etkileyen bir durum da söz konusudur. Uyku bozukluğu her yaşta görülebilir. Ancak parasomniler denilen uyku bozukluklarının çoğu, çocukluk yaşından erişkinlik yaşına kadar olan dönemde görülür. Bunun dışında uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu, uykuda yeme bozukluğu, uykuda seks, uykuda görüntülü ses çıkarma gibi birtakım rahatsızlıklar da yetişkinlerde görülüyor. Değişik yaşlarda değişik uyku sorunu ortaya çıkabilir.' dedi. Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, 'Uykusuzluk, kalitesiz uykunun en önemli sonucudur. Ertesi gün uyanıklığa olan etkisi ise dikkatte azalma, beynin hızında düşüklük, öğrenmede güçlük, duygu durumuyla ilişkili değişiklikler, depresyonal yatkınlık, uykuya eğilim gibi birtakım olumsuzluklardır. Yani zihinsel faktörleri de etkiler. Bu da kişinin iş yaşamına yansıyabilir, kişi dikkatsizlikler sonucu ortaya çıkan iş kazası, trafik kazası gibi küçümsenmeyecek sorunlarla karşılaşabilir.' diye konuştu.

Stresin de uyku bozukluğu üzerindeki etkisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Uludağ, daha çok uykuya geçtikten sonra uyuyabilme süresindeki uzama ve kesintili uykudan panikle uyanma, uyandıktan sonra kötü düşüncelerin akla gelmesi gibi birtakım olumsuzlukların olduğunu aktardı. Prof. Dr. Uludağ, 'Uyku bozukluğunun kendisi de strese bir yatkınlık yaratır. Stresle başlayan bir uyku bozukluğu, sonradan stresin artması ve daha az uyuma gibi birbirini büyüten bir halka içerisinde sonuç üretir. Stresin ortadan kaldırılmasına yönelik profesyonel yardım alınmalıdır.' dedi.


Yetişkinlikte geçiyor


Uyurgezerliğin çocuk yaşlarda nadir olmadığını, bu çemberde yüzde doksanın üzerinde sıklıkla ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Uludağ, 'Genel olarak net bir sebebi yoktur, genetik sebepler ağırlık taşır. Uyurgezerlerin birçoğunda yakın akrabalarda, anne babada aynı soruna rastlanmaktadır. Genetiktir ama sevindirici yanı erişkinliğe geçiş göstermemesidir. Uyurgezerlik çok yoğunsa bir hekime başvurulmalı, tedaviye yönelinmelidir. Çünkü evden çıkıp gitme, düşme, yaralanma gibi olumsuz sonuçları olabilir. Uykuda yürüme, konuşma gibi yatağın içindeki birtakım hareketler de aslında uykuda yürümedir ama kişiye zarar vermediğinden daha hafif önlemlerle geçiştirilebilir.' diyerek bilgi verdi.


Hekimlerden destek alınmalıdır


Prof. Dr. Uludağ, uyku bozuklukluklarında tedavinin 'cpap' denilen solunum cihazlarıyla, bunun dışında ise bazı ağız içi cerrahi cihazlarla uygulandığını aktardı. Prof. Dr. Uludağ, 'Uykuda karşılaştığımız anormal durumların (uykuda yemek yeme, uykuda seks, kabus, uyku terörü) tedavisinde uyku hekimlerinin desteğiyle iyi sonuçlar elde edilebiliyor. Cerrahi ilaç, psikoterapiler bu konuda kullanılabilir. Uyku apnesi, uykuda nefesin durması durumu olarak ele alınır. Uyku süresince bir saatte ne kadar çok sayıda solunum söz konusuysa, o kadar ağır sonuçlar yaratabilir. Biz bu solunum bozukluğuna bağlı olarak bir saat uyku tedavisi uyguluyoruz. Bir saat on beş dakikadan fazla uyku hipopunun olması tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Kişinin kullanacağı cihazın hangi basınçta, hangi özellikte kullanılacağı test edilir' dedi.

Nöroloji Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, anne ve babanın korku içerisinde uyanan çocuğu uyandırmaması gerektiğine değindi. Uludağ, gece terörünün içerde veya başka yerlerde sorun yaşanması durumunda ortaya çıktığını, yeterince sevilmeme, mutlu edilememe gibi sorunlar nedeniyle yaşandığını belirtti. Prof. Dr. Uludağ, 'Uyku, yaşamın en az üçte birini geçirdiğimiz, uyanıklığa hazırlık dönemidir. İyi uyku daima daha iyi çalışan bir beynin olmazsa olmazıdır. İyi bir hayat daima iyi bir uykuyla mümkündür.' dedi.
Editör: Haber Merkezi