Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, konuya ilişkin şöyle açıklamada bulundu: Öğle sonralarında yaptığımız kısa uyku kaçamakları faydalı bir alışkanlıktır. Özellikle ellili yaşlardan sonra, ikindi saatlerindeki bu kısa "uyku yolculukları" beynimizi dinlendirir, dinçlik ve zihin açıklığı sağlar. Yaşı altmışı geçenlerin bu işi sık sık yapmalarında fayda var. 10-30 dakikalık kısa uykular sağlıklı yaşlanma açısından da faydalı.
Halkımız bu tür kısa uykulara bilinçli olarak "şekerleme" adını vermiş! Burada dikkat edilmesi gereken nokta, süreyi fazla uzatmamak! Şekerlemeler uzarsa bu defa gece uykuları bozulabiliyor. Kısacası prensip olarak şekerleme yapmak faydalı bir şey.
Şekerleme yapmak sağlık bakımından faydalı bir iş ama "şekerlenmek" bilhassa orta yaş sonrasında son derece tehlikeli ve zararlı bir süreç. Nedenine gelince...

Şekerlenmek zararlı

Şekerlenmek, ille de şeker hastası olmak anlamına gelmiyor. Eğer kan şekeri yüksek seyreden bir diyabetli iseniz, siz zaten "şekerlenmek" tehdidi ile karşı karşıyasınız ama, diyabetli olmadan da -örneğin gizli diyabetliyken de- şekerlenebiliyorsunuz ve bu çok ciddi bir metabolik bozukluğu işaret ediyor, tehlikeli sonuçları olabiliyor.

Kan şekerinin açlıkta ya da toklukta normal limitlerinin üzerine çıkması ve kandaki fazla şekerin kullanılamadığı için boş yere dolaşıp durmasına tıp dilinde "şekerlenme/kan şekeri yüksekliği/hiperglisemi" adı verilir.
Hiperglisemi, kanda aşırı insülin birikimi (hiperinsülinemi) ve "insüline cevapsızlık" durumu, (yaygın adıyla) "insülin direnci" ile birlikte olduğunda çok önemli bir sağlık tehdidi haline geliveriyor.

Tehlikenin sebebi ne?

Hiperglisemi ve buna bağlı şekerlenme sürecini daha kolay anlayabilmek için isterseniz önce kanımıza fazla miktarda şeker girdiği zaman neler oluyor, onu bir anlamaya çalışalım.

Kan şekeri şu veya bu nedenle fazla unlu-şekerli-nişastalı bir şey yerseniz, mesela fazla miktarda tatlı yendiğinde, meşrubat ve meyve suyu içildiğinde, bal, reçel, pekmez tüketildiğinde, çok tatlı meyveler gereğinden fazla yendiğinde kanınızdaki şeker hızla yükselmeye başlıyor.
Pankreas bezi, kan şekerindeki bu ani artışı anında algılıyor ve panik halinde aşırı miktarda (ihtiyaçtan çok fazla) insülin salgılamaya başlıyor. Sonuçta, aşırı, ölçüsüz insülin yanıtı, kanda fazla miktarda insülinin şekerle birlikte dolaşmasına sebep oluyor.
Aşırı insülin birikimi, insülin reseptörlerinde cevapsızlığa (duyarsızlığa), yani insülin direncine neden olduğunda durum daha da vahim hale geliyor. Şekerin çok az bir kısmı karaciğerde glikojen olarak depolansa da geri kalanı hücre içine girip enerji olarak kullanılmadığı için kanda dolaşmaya devam ediyor.

Bu durum uzun sürdüğündeyse "şekerlenme/glikozilasyon" adını verdiğimiz son derece bizi önce hasta eden sonra da hızla yaşlandıran tehlikeli bir yolculuk başlıyor.

Proteinlerin yapısı bozuluyor

Şekerlenme/glikozilasyon kanda ve dokularda önemli görevleri olan farklı proteinlere yapışmasına ve onların fonksiyonlarını bozmasına yol açıyor.

Şeker proteine bir kez yapıştı mı o protein artık "doğal protein" olmaktan çıkıyor, yapışkan, yoğun, zararlı bir yapıya dönüşüyor. Daha da kötüsü oraya buraya yapışmaya, orada burada birikmeye başlıyor.
Doku ve organımız "glikozile olmuş yapışkan ve bozulmuş proteinler" nedeniyle çöplüğe dönüşüyor.
Ortaya çıkan yapıyı, yapışkan bir şey ya da sakız gibi düşünebilirsiniz. Bunlar son derece tehlikeli maddeler. Ayrıca "inflamasyon" diye bilinen iltihabi süreçlerin çoğunun sebebi de bu maddeler oluyor.

Şekerlenme ne yapıyor?


Şekerlenmenin (glikozilasyon) oluşturduğu olumsuz sonuçların en çok bilinen örnekleri şunlar:
- Sinir kılıflarındaki proteinin yapısal bozuşması, sinir kılıflarının şişmesine ve nöropati dediğimiz sinir hasarına neden oluyor. Şeker hastalarında sık sık karşılaştığımız el ayak uyuşmaları, yanmaları, karıncalanmalarının nedeni bu gelişmedir.
- Gözde yine glikozilasyon süreçleri ve aşırı şeker birikimi "sorbitol" birikimine ve katarakta neden oluyor. 
- Damar duvarında ya da dokularda hücre duvarlarının proteinlerinin şekerlenmesi hücrelerin duvar bütünlüğünün bozulmasına, yan yana ve aralarından hiçbir şey sızmayacak şekilde fonksiyonlarını yürüten hücreler arasında açılmalar, çatlamalar oluşmasına, neticede damar duvarında aterosikleroz/damar sertleşmesine giden süreçlerin başlamasına sebep olan değişimler ortaya çıkıyor. Şeker hastalarında damar sertliğinin çok yaygın olması, beyin, kalp, böbrek, bacak damarlarının plaklarla daralıp tıkanmasının ve de kalp krizlerinin, felçlerin sık görülmesinin bir nedeni de şekerlenme süreçleridir.
- Benzer değişiklikler dokularda da olmak da örneğin; eklem çevresindeki yapılar, glikolize olmuş proteinlerin çökmesi nedeniyle sertleşip, kalınlaşmaktadır. Kan şekeri yüksek olanlarda eklem sertliklerinin kas ve tendonların kireçlenip sertleşmesi (diyabetik artropati, tetik parmak gibi) bundandır.
- Ciltte kollajenin glikozilasyonu cildin bütünlüğünü bozmakta, kırışma ve yaşlanma süreçlerini hızlandırmaktadır.

Editör: Haber Merkezi