Son yıllarda ötegezegen olarak adlandırılan, Güneş dışındaki yıldızların çekim etkisindeki gezegenler oldukça ilgi çekiyor. Özellikle boyut ve koşullar açısından Dünya'ya en çok benzeyenler diğerlerinden çok daha fazla ilgi görüyor. Yaşam olasılığının yüksek olması, bu ötegezegenlere bir gün gidilip yerleşilmesi için bir gerekçe olacak. Böylece hem Dünya'ya sığmayan insanoğlu yaşanacak yeni yerler bulmuş olacak, hem de özellikle Güneş'in yaşamı son bulduğunda Dünya'yı bekleyen felaketlerden kurtulamayacak olan insanlık, bu yolla varlığını sürdürme şansı yakalamış olacak.

Bu anlattıklarımız, oldukça uzun vadeli olabilecek şeyler. Doğal olarak insan, yaşama en elverişli olabilecek yerleri daha yakınlarında arıyor. Bunun için özellikle Güneş Sistemi gezegenlerine daha ayrıntılı bakılıyor. Mars'la bu kadar çok ilgilenmemizin nedeni, bir gün orada insanların yaşayabileceği bir ortam oluşturmakla ilgili. Her ne kadar Dünya'da alıştığımız atmosfer, iklim ve bol suyu Mars'ta bulamasak bile, kapalı sistemler olarak oluşturulacak yaşam birimleri yardımıyla yeryüzünde alıştığımız benzer ortamı bulma şansı olacak.

Mars dışında, daha uzakta olan gezegenlerin çoğu sıvılaşmış gazdan oluşan gezegenler. Bunlar hem çok soğuk ortamları barındırıyorlar, hem de üzerine ayak basılabilecek yüzeylerinden söz etmek pek mümkün değil. Plüton ve onun bulunduğu uzaklıklarda dolanmakta olan katı gük cisimleri ise, Güneş'e çok uzak olmaları nedeniyle çok elverişsiz koşullar sunuyorlar. Yaşam için uygun gök cisimleri değiller.

Büyük gezegenlerin çok sayıda uydusu var. Bunların kimileri birbirine çok benzerken, kimileri oldukça farklı yapıda olabiliyor. Atmosfere sahip olanları da var, üzerinden etkin, lav fışkırtmakta olan yanardağları olan da. Bunlardan biri de Satürn gezegeninin en büyük uydusu olan Titan. Bugünkü yazımız onun üzerine.

Titan, Güneş'e en yakın gezegen olan Merkür'den daha büyük bir hacime sahip. En önemli özelliği oldukça yoğun bir atmosfere sahip bilinen tek uydu olması. Bu atmosfer nedeniyle de ayrıntılı incelemesi yapılamamış bir uydu. Ayrıca Titan'ı ilginç yapan bir başka özellik, Dünya'dan sonra yüzeyinde kararlı sıvı bulunduruan bir gök cismi olması.




Keşfi ve adlandırılması

25 Mart 1655 tarihinde Hollandalı gökbilimci Christiaan Huygens tarafından keşfedilen Titan, bu bulgu ile ilgili olarak Galileo'nun 1610 yılında Jüpiter uydularını teleskopla bulmasından esinlenmiş. Huygens kardeşinin yardımıyla yaptığı kendi teleskopunu kullanarak Titan'ı bulmuş. Bulduğu bu uyduya "Satürn'ün Ay'ı" adını veren Huygens'ten sonra 1673 ve 1686 yılları arasında Giovanni Domenico Cassini tarafından keşfedilen diğer 4 uydu ile ibrlikte gökbilimciler bu uyduları Saturn I, Saturn II biçiminde Roma Rakamlarıyla adlandırmaya başlamışlar. 1789 yılında William Herschel'in Mimas ve Enceladus adlı uyduları keşfinden sonra, Satürn'ün uyduları için yeni bir düzenleme yapılmış. Titan adı, Satürn'ün diğer 7 büyük uydusunun adları ile birlikte, Herschel'in oğlu John tarafından önerilmiş. 1847 yılında  Herschel bu konuda yaptığı yayında Titan'ın adını mitolojiden bir ad olarak vermiş.

1907 yılında İspanyol gökbilimci Josep Comas i Sola, Titan'ın kenar kararma gözlemlerini yaptığında atmosferle ilgili ilk kanıt bulunmuş. 1944 yılında Gerard P. Kuiper tayfsal yöntemle atmosferinde metan olduğunu belirlemiş.


Boyutlar ve özellikler

Titan'ın yarıçapı ortalama olarak 2576 km kadardır. Bu, Dünyanın %40'ı, Ay'ın ise 1.5 katı kadardır. Kütlesi ise 1,345 x 10^23 kg.dır. Bu değer de Dünya'nın %22'si, Ay'ın ise 1.83 katı kadardır. Yörüngesi çok az basıktır. Yani, yörüngesinde yaptığı hareket sırasında Satürn'e yaklaşıp uzaklaşır. Satürn'den ortalama olarak 1.221.870 km uzaklıkta bulunur. En yakın olduğunda 1.186.680 km, en uzak olduğunda ise 1.257.060 km uzaklıkta bulunur. Satürn etrafında dolanma süresi 15 gün 22 saattir. Dönme dönemi ile dolanma dönemi Ay'da olduğu gibi eşit olduğundan Satürn'e her zaman aynı yüzü bakar.
Yüzey sıcaklığı -179 derecedir. Bu sıcaklıkta su oldukça sert buz haldedir. Bu sıcaklıkta metan gazı  sıvı halde bulunur. Yüzeydeki atmosfer basıncı Dünya'nınkinden biraz fazladır. Dünya'da basınç 1 bar iken Titan'da 1,6 bardır. Titan'ın yüzeyi oldukça düzdür. Yüksek dağlar yoktur. Manyetik alana da sahip değildir. 





Atmosfer

Titan'ın atmosferi 600 km yüksekliğe kadar uzanır. Bu yükseklik Dünya'nınkinden oldukça fazladır. Atmosfer de gözlemine katkıda bulunduğundan, uzun zaman Titan'ın Güneş Sistemi'nin en büyük uydusu olduğu düşünülmekteydi. 1980'de Voyager adlı uzay aracı Titan'ı incelemek üzere yaklaştığında, Jüpiter'in uydusu Ganymede'den daha küçük olduğu anlaşıldı.

Titan'ın atmosfer etkin ve karmaşıktır. Temel olarak %95 kadar azot ve %5 kadar metandan oluşur. Atmosferde ayrıca karbon, hidrojen, oksijen ve diğer bazı elementleri içeren organik moleküller bulunur. Bu organik moleküller Dünya atmosferinde görülenlere benzerdir ve yaşam için önemli moleküllerdir. Titan'ın atmosferinde çözülemeyen bir sır bulunmaktadır. Çünkü atmosferdeki metan Güneş ışığı tarafından parçalanır. Onu tekrar yerine koyanın ne olduğu bilnmemektedir.

Titan üzerinde çok sayıda metan gölleri bulunmaktadır. Bunlar daha çok güney kutbuna yakın bölgelerde bulunur. Titan'da göller ve denizlerin yanısıra nehirler ve yağmur da vardır. Bu Dünya'da görülen su döngüsüne benzer ancak su yerine döngüye katılan metandır. Yani Titan'da yağan yağmurlar metan yağmurudur. Sıvı haldeki metan buharlaşıp bulutları oluşturur ve yağmura neden olur. Yüzeyin altında sudan oluşan okyanus olduğu sanılmakla birlikte henüz kanıtlanamamıştır.
Sonraki yazımızda, Titan'ı inceleyen uzay araçları ve bulgularından sözedeceğiz.

Kaynaklar: , , http://www.jpl.nasa.gov/