İyi bir dinleyici olduğunuz söylenir mi? Konuşmadan önce düşünür müsünüz? Yalnızken daha mı iyi çalışırsınız? Kolayca konsantre olur musunuz? Çatışmadan hoşlanmaz mısınız?

Susan Cain’in 2012’de yayınlanan “Sakinler de Kazanır” (Quiet: The Power of Introverts in a World that Can’t Stop Talking) adlı kitabında yer alan bu ve benzeri sorulardan oluşan minik test, bilimsel olmasa da size içedönük-dışadönük kişilik skalasında nerede olduğunuz hakkında fikir verebilir.  

Cain’in adeta çığır açan, kapsamlı bir araştırma ve gerçek öyküler içeren çalışması, okuduğum en önemli kitaplardan. Bacon’ın “Bazı kitaplar tadılmak, bazıları yutulmak ve çok azı da hazmedilmek içindir.” sözünden referansla, bence bu kitap yutulması gerekenlerden.

Kitap, modern batı kültüründe içedönük insanların küçümsendiğini ve bu yüzden çok şey kaybedildiğini ortaya koyuyor. 20. Yüzyıl boyunca “Dışadönük Kişi İdealinin” nasıl yükseldiğini ve batı kültürüne ne kadar derinden nüfuz ettiğini anlatıyor. Bizim toplumumuzda da ciddi, genellikle sessiz ve düşünceli görünen içedönük kişiler, dışadönükler gibi davranmaya teşvik edilir. Yazara göre bu büyük bir yetenek, enerji ve mutluluk kaybı.

Peki sayılarının yaklaşık yarı yarıya olduğu tahmin edilen içedönük ve dışadönük kişilerin temel özellikleri neler?

İçedönükler; kendi düşünce ve his dünyalarına kapılır, etraflarındaki olaylardan çıkardıkları anlama odaklanır, yalnız kalarak şarj olurlar.

Dışadönükler; başka insanların olduğu ve olayların cereyan ettiği dış dünyaya kapılır, olaylara dahil olur, sosyalleşerek şarj olurlar.

Kitaba göre, ABD’de 20. Yüzyılın başında, sanayi gelişiminin büyük rol oynadığı bir kültürel evrim başladı. Kısa zamanda tarım toplumundan sanayi toplumuna geçilen ülkede, artık küçük yerlerde tanıdıklarla değil, büyük şehirlerde yabancılarla iş yapılması gerekiyordu. Böylece sosyal veya ailevi bağların bulunmadığı kişiler üzerinde iyi bir izlenimin nasıl bırakılabileceği sorusu ortaya çıktı. Amerikalılar bu soruya cevap olarak, sadece ürün/ hizmetleri değil, kendilerini de satabilen iyi “satışçılar” olmaya çalıştılar. Bu yeni kültürde herkesten oyuncu performansı bekleniyordu.
Böylece “Dışadönük Kişi İdeali,” yani ideal kişinin girgin, alfa (topluluk içerisinde diğer bireylerin kararlarına uyduğu, lider konumundaki birey) ve ilgi odağı olma konusunda rahat olması gerektiği yönündeki inanç şekillendi. Bu ideal kişi eyleme geçmeyi düşünmeye, risk almayı dikkatli olmaya ve kesinliği şüpheye tercih eder. Yanlış olma riski taşısa da hızlı kararlardan yanadır. Ekiplerde iyi çalışır ve gruplarda sosyaldir.
Oysa tek bir ideal kişilik tanımlamak doğru değil. Çünkü dışadönükler kamusal, sosyal alanlarda lider olmaya eğimliyken; içedönükler sanatta yeni teknikler geliştirmek, yeni felsefeler yaratmak, derin kitaplar yazmak ve bilimsel atılımlar yapmak gibi teorik ve estetik alanlarda, daha münferit liderler olmaya meyilli. Yaratıcı insanlar genellikle sosyal anlamda temkinli, içedönük kişilerdir. Charles Darwin, Marcel Proust, Albert Einstein, Larry Page, J. K. Rowling, Steve Wozniak, Abraham Lincoln, Bill Gates ve Eleanor Roosevelt böyle liderler.

Kitabın, kendisi de içedönük biri olan Amerikalı yazarı Susan Cain, aslında bir avukat. Mesleğini bırakarak, yazı yazdığı daha sessiz bir yaşama geçmiş. Kitabının gördüğü büyük ilginin ardından kurduğu “Quiet Revolution” (Sessiz Devrim) şirketi üzerinden farkındalık yaratmayı ve kaynaklar sunmayı sürdürüyor. Cain’in yaklaşık 16 milyon kez izlenen TED konuşması da kitap hakkında iyi bir fikir veriyor.

Bu değerli kitap, kendimizi ve başkalarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Hem iş hayatında hem de özel yaşamda liderliğin ve diğer görevlerin kişilerin doğal güçlü yanları ve mizaçlarına göre paylaşıldığı, birbirini tamamlayan içedönük-dışadönük ilişkilerin peşinde olmamız gerektiğini düşündürüyor. Özellikle içedönükseniz veya çocuğunuz öyleyse, her yumurtlayan tavuğun bağırgan olmadığını gösteren bu kitabı yararlı bulacaksınız.