Halil Özcan - TÜLOV Başkanı Aytekin Tunus, siyasi beklentilerin dışında toplumun her kesimine ulaşmak istediklerini söyledi. Siyasette kendi sorununu çözmeye gelen birçok insan olduğuna dikkat çeken Tunus, 'Ama sivil toplumda kendi sorun ve sıkıntılarını çözmüş toplumun sorunlarını çözmeye yönelik tavır geliştiren birçok insan var. Onun için buradayız. Siyasi bir görev verilse de artık gitmem' dedi

Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı'nın (TÜLOV) yönetim kurulunda Türkiye siyasetinde adından sıkça söz ettiren CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba gibi isimler yer alıyor. 2009-2013 yılları arasında CHP Konak İlçe Başkanı olan ve bir dönem tartışmaların odağındaki Kent A.Ş'de Genel Müdür olarak çalışan Aytekin Tunus'la, TÜLOV'un projelerini ve çalışmalarını konuştuk. Aslen Karslı olan ancak üniversite için İzmir'e geldikten sonra bir daha geri dönmeyen Tunus, burada evlenip iş sahibi olmuş ve artık kendini İzmirli olarak tanıtıyor.

Vakıf'taki göreviniz ne zaman başladı?

2016'dan beri genel başkan olarak hizmet etmeye çalışıyorum. Vakfımız, 2002'de kurulan ve kamu yararı vasfı olan bir vakıf. Ülkenin çağdaşlaşması, uygarlaşması, eğitim başta olmak üzere sosyal ve kültürel birçok alanda gelişmesi için katkı koymak isteyen insanların bir arada olması gerektiği düşüncesiyle buradayız. Arkadaşlarımızı ve dostlarımızı vakfa davet etmeye devam ediyoruz. Ülkemize hizmetin bir alanı olarak burayı seçtik. Güzel şeyler yapacağız.

Projeleriniz nedir?

Belediyelerle ittifak halinde ama henüz tam sonuçlanmamış projelerimiz var. Eğitim alanında kadınlara ve gençlere yönelik kurslar, burs oluşturma meselesi, kentin ve ülkenin arkeolojik tarihiyle ilgili bir takım kitap çalışmaları var. Toplumun bilgilenmesi adına birtakım çalışmalarımız var. Önemli akademisyenlerle görüşmelerimiz var. Bu anlamda belli aşamaya getirdiğimiz çalışmalarımız var ama henüz sonuçlanmadığı için net bir şey söylemeyeyim. Şunu söyleyebilirim; önümüzdeki dönemde TÜLOV damga vuracaktır. Adından sıkça söz edilecektir. Buradaki amaç, kişisel beklentisini bir kenara bırakmış makam, mevki ya da başka bir şey peşinde olmayan ulusal çıkarlarımız için herkesi bir arada tutacak, birleştirici, bütünleştirici bir yapı oluşturmak niyetindeyiz. Bunun için de arkadaşlarımızla yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Çalışmaya da devam edeceğiz.

BU BİZİM BÜYÜK EYLEMİMİZ

'İşgalden kurtuluşa İzmir Paneli' bir ilk mi?

'İşgalden kurtuluşa İzmir' sembolik bir isim. Aslında bu sadece İzmir değil Türkiye'nin hikayesi. Uluslararası bir hikaye. Emperyalizme karşı bir hikaye. Yüzyılın başında dünyanın en önemli liderinin yönettiği bir kurtuluş hikayesi. Biz İzmirli, Türkiyeli ve Türk vatandaşları olarak aslında birçok şeyi bilmiyoruz, eksik biliyoruz. Verilen mücadeleyi bazen toplumun bazı kesimleri tarafından kıymetinin bilinmediğini düşünüyorum. Dolayısıyla toplumun bu anlamda geçmişini daha iyi bilmesi ve öğrenmesi adına konunun uzmanlarını bir araya getirip bilgilendirme çalışmalarımız bundan sonra da devam edecek. Önemli akademisyenler var. Ülkemizin ruhunda var olan antiemperyalist direnişi, 14 Mayıs 1919 akşamında başladı. İzmir işgal edildi. Bahri Baba dediğimiz semtte İzmirliler toplandılar, bu işgali reddettiklerini ve bunun yanlış, haksız ve bir zulüm olduğunu ve dünyaya anlatılması gerektiği konusunda bir irade koydular ortaya. İzmir'in bu ruhu var. Bunu anlatmak istiyoruz. Daha önce de çalışmalarımız oldu ama kapsamlı şekilde ilk panelimiz olacak. Yeni yapılanma sürecinde büyük eylemimiz olarak görüyoruz bunu. O yüzden iyi sonuçlar vereceğine inanıyoruz.

AİLELER CİNNET HALİNDE

TÜLOV'un öğrencilere burs ve kadınlara yönelik kurs gibi çalışmaları var. İzmir'deki işsizliğin çözümü konusunda öngörünüz var mı?

Aslında bu ülkemizin sorunu. Bu konuda vakıflar, sivil toplum örgütleri herkes el ele vermeli. Bu sadece birilerinin sorunu değil, tüm ülkenin sorunu. Bu anlamda bizim de önemli hazırlıklarımız var. Özellikle kadınlara ve gençlere yönelik kurslar. Meslek edindirme kursları hedefliyoruz. Az da olsa buna katkı sağlamak için çalışıyoruz. İşsizlik belası çok büyük bir sorun. Aslında toplumda yaşanan birçok sorunun da kaynağı maalesef işsizlik. Cinnet halinde aileler artık. Eskiden birkaç yılda bir rastladığımız aile içi cinayetlere haftada bir kaç kez rastlıyoruz. İnanılmaz şeyler duyuyoruz, görüyoruz. Bunun kaynağında işsizlik önemli bir etken. İşsizlik için en önemli şey üretim planlaması. Üretim olunca insan kaynağına ihtiyaç olacak ama işte üretim yok. İnsan kaynağını geliştirecek ve işsizliğe son verecek üretimler, girişimler, farklı işletmeler ortaya çıkacak. Demokrasiyi geliştirmemiz lazım. İstihdamın artması, işsizliğin ortadan kalkması için yatırımın olması lazım. Bunu da hep birlikte demokrasiyi geliştirerek, dış yatırımcıyı buraya çekerek sağlama şansımız söz konusu. Aslında biz çok fazla bilim ve teknoloji ülkesi değiliz. Aziz Bey'le (Kocaoğlu) yaratılan ve Tunç Bey'le (Soyer) üstüne konarak devam eden sürecin aslında ülke adına iyi bir model olduğunu ve bunun ülkemize örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Kendi kırsalından en az göç alan kenttir İzmir. Dışarıdan göç alıyor çünkü İzmir, şüphesiz ülkenin yıldızı. İzmir kırsalında Büyükşehir Belediyesi'nin tarıma yönelik katkıları var. Dolayısıyla bu anlamda dikkat ederseniz kırsaldan şehre göç neredeyse sıfıra yakındır. Bunu Türkiye'ye uygulamak lazım. Önemli ve güçlü bir ülkeyiz. Ayrıştırmadan, birlik ve beraberlik içerisinde paydamızı Türkiye yaparak çalışalım, üretelim. Böyle olunca başarıya rahat ulaşırız. İzmir'i doğru anlatmak lazım. İzmir'den yaratılan model önemli.

HERKESİ KUCAKLIYORUZ

Projeleriniz sadece İzmir'de mi olacak?

Kısa bir zamanda da TÜLOV uluslararası alanda şubeleşecek. Ülkemizin tanıtımı için bunu gerçekleştireceğiz. Avrupa'da birkaç ülke var, Kanada ve Amerika'da görüştüklerimiz var. Ülkemizin yarınları için elimizden geleni yapacağız. Daha çağdaş, daha uygar, daha refah içiinde yaşamaları için elimizden gelen mücadeleyi yapacağız. Bu sadece siyasetle olmuyor. Dernekler, sivil toplumla, vakıflarla oluyor. Daha önce bir siyasi kimliğim var ama o şimdi bir tarafta. Herkesi kucaklayan, herkesi bir arada tutmaya çalışan sadece ulusal çıkarlarımız için amaç edinen bir yapı oluşturduk.  
Genç TÜLOV'lu arkadaşlarımız var. Çoğunlukla ekonomik ve sosyal anlamda sıkıntısı olmayan arkadaşlarımız bunlar. Ülkede çok fazla sıkıntı çekenlerin olduğunu, bu insanların sorunlarına nasıl çareler üretilmesi gerektiği onlara anlatıyoruz. Birikimli, liyakatli bir kesim var ama atıl kalmış. Siyasete mesafeli, önyargısı var. Halbuki herkes siyaset yapmalı. Kendi düşüncesine uygun siyasi partide mutlaka görev almalı. Biz dolayısıyla bu atıl kesimleri aktif hale dönüştürmek istiyoruz. Toplumun her kesimine ulaşmak istiyoruz. Siyasette kendi sorununu çözmeye gelen birçok insan var. Ama sivil toplumda kendi sorun ve sıkıntılarını çözmüş tolumun sorunlarını çözmeye yönelik tavır geliştiren birçok insan var. İşin doğrusu bu. Burada güven oluşturacak bir yapıyı ortaya çıkardığınız zaman hakikaten çok katkı koymak isteyen insanların olduğunu düşünüyorum. İnsanlar, yapacağı katkıları doğru hedeflere, doğru amaçlara, doğru kişilere gittiğini düşünsün, böyle olunca tabii ki katkı koymak isteyenler ortaya çıkacaktır.

HİZMET ÇABASINDAYIM

CHP'ye dargın mısınız?

Ben Karslı, Türkmen bir ailenin çocuğuyum. Geldim, İzmir'de üniversite okudum, evlendim. Çoluğum çocuğum burada oldu. Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmasaydı, Hasan Tahsin olmasaydı, o mücadele verilmeseydi burada olur muydum? Dolayısıyla bu bilinç ve ülke sevdasıyla, ahlaki kurallar çerçevesinde memleketime hizmetim nasıl olur, onun çabası içindeyim. Siyaseten de beni tanıyanlar bilir. Siyasete görev almak için ilçe başkanlığı görevimden sonra hiç aday olmadım. Aday olsaydım birçok yerde şanslı olduğumu ben de biliyorum, herkes de biliyor. Önce kendi koşullarımı oluşturmam gerektiğini düşündüm. Bir işim var, ailem var. Çocuklarımın eğitimi var. Önce kendi sorununu çözdükten sonra halkın sorununu çözmeye aday olacaksın. Dönem dönem bazı arkadaşlarımız belli yerlere çağırdılar, ben baştan da söyledim, belli süreyle gelirim, becerebildiğim ölçüde çözümler üretirim, sonra dönerim dedim ve öyle oldu. CHP'nin Konak İlçe Başkanlığını 2009-2013 yılları arasında yaptım. Bir daha aday olmadım. Siyasette aktif olarak görev almadım. Partinin etkinliklerine katıldım, hala üyeyim. Partiyle küskünlüğüm yok, çalışmaya devam. Benim için ilçe başkanlığı onurlu bir görevdi.

DEMOKRASİ İŞLER

CHP'de il ve ilçe kongreleri olacak, küskünlükler olabilir mi?  

Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki iç yarışlarda her şeye rağmen demokrasi işlemiştir. Ufak tefek sorunlar olsa da. Mahalle seçimlerinde delegeler ortaya çıktıktan sonra o zaman her şey şekillenir. Yiğitler çıkar meydana. Şimdiden bir şey söylemek doğru değil. Uzlaşının da ortaya çıkacağı durumlar olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi örgütü yıllardır yarışan bir örgüttür. Ekonomi de öyledir, yani rekabetten başarıya gidersiniz. Burada da o ortamı sağlamak lazım. İster istemez bu tür yarışlarda kırgınlık ve küskünlükler olabiliyor. Biz şimdi vakıfta işimize bakıyoruz. Bir alanda olmak lazım. Çünkü bu vakıfta herkese kapımız açık. Ben isterim ki bütün siyasi partilerde bu vakfın amaç ve hedefine yönelik hizmet etmek isteyen bütün arkadaşlarımız gelsin. Bu vakıf sadece bir siyasi partinin uzantısı falan değil. Gelişmiş ülkelerin tamamında sivil toplum ve meslek örgütleri partilerin üzerindedir. Biz bakanlıklarla da iş yapacağız, Turizm Bakanı, Milli Eğitim Bakanı'yla da görüşeceğiz. Onun hazırlıklarını yapıyoruz. Ülkemiz için yararlı gördüğümüz meselelerde onların da kapısını çalacağız. Burada kimsenin şahsi beklentisi yok. Burada kimsenin oğluna kızına iş bulma derdimiz yok. Biz burada toplumun sınıfsal olarak sorunlarına nasıl çare üretiriz ona bakıyoruz.

Kent A.Ş'den neden istifa ettiniz?

O dönemki belediye başkanı beni davet etmişti. O dönem Kent A.Ş'nin Genel Müdürü Sayın İrfan Akça'nın ailesiyle ilgili birtakım sağlık sorunları olduğu için bana ihtiyaç olduğunu söyledi. Ben de eski bir siyasi arkadaşım olan belediye başkanına belli bir dönem bu görevi yapabileceğimi, şirketi bir noktaya getirip ondan sonra ayrılacağımı söyledim. Yaklaşık bir yıl görev yaptım. Bıraktığımda yaklaşık yüzde 47 ciro artışı sağladım. Polemiğe çekmek isteyenler oldu ama ben girmedim,  girmem de. İşimi doğru ve ahlaklı yaparım. Kent A.Ş'yi şaha kaldırdık. Sayın başkan da o dönem ayrılmamı istemedi. Ama ben belli bir dönem orada kalacağımı söylemiştim. Kendi işlerimi çok aksatmıştım o zamanlar. Bugün de kim nereye çağırırsa çağırsın gitmem. Kendi işimin başındayım. Belediyelerin bu tür şirketleri kar etmez zaten. Bugün ortalama bir restoran, çay ocağı, düğün salonu çalışanı serbest piyasada çoğunlukla asgari ücret alır. Belediye şirketinde 8 saat çalışan arkadaşlarımız 3 bin 500-4 bin 500 bandında ücret alıyorlar. Benim dönemimde 720 civarında personel vardı. Burada karlılık amacından ziyade bir istihdam yaratma söz konusu. 42 tesis var. Vatandaşa hizmet ediyor. İşletmelere yüzde 30 zam yaparak gayet iyi sürdürebilirsiniz ama mesele hem vatandaşa ucuz bir şeyler aktarmak hem de istihdam. Onun için zarar ediyor.