Halil Özcan - Türk Ceza Kanuna göre cinsel istismar vakalarında sanığa verilen cezanın yeterli miktarda olduğunu belirten Sosyal Hizmet Uzmanı ve emekli Adli Görüşmeci Seher Dere Ülgen, idam söylentilerinin suçu örtebileceğini, ancak azaltmayacağını ifade etti. Ülgen, çocuk savunucuları olarak suçun gizlenmesinin değil açığa çıkarılmasının önemine dikkat çekti

İstismara maruz kalmış çocukların daha fazla yıpranmaması için Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Çocuk İzlem Merkezi'nde (ÇİM) yıllarca görev yapan Sosyal Hizmet Uzmanı ve emekli Adli Görüşmeci Seher Dere Ülgen, tecrübelerini paylaştı. Çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarında başlatılan, 'çocuk susar sen susma' şeklindeki kampanyaları olumlu bulan Ülgen, çocukların susmadığını, iletişim kanallarını açarak seslerinin duyulabileceğini ifade etti. Ülgen, medyaya yansıyan bir cinsel istismar olayında herkesten farklı ses çıktığını, ceza arttırımı ve özellikle idam söylentilerinin bu tür olayların ortaya çıkmasını önleyeceğini, daha fazla örtülmesine, gizlenmesine yol açacağına dikkat çekti.

Çocuğa cinsel istismarın yaşı var mı?

Yasalara ve biz çocuk savunucularına göre 18 yaşından küçük olan bireylere yapılan her türlü kötü muamele istismar. Hukuk bu konuyu ikiye ayırıyor. 15 yaş altı ve 15 yaş üstü olarak. Küçük çocuklara yapılan kötü muamele ile ergenlere yapılanı ayırmış. Ergenlerde yani 15 yaş üstünde rıza aranıyor. Hukuken verilen bazı kararlar bundan dolayı tartışmalı olabiliyor. Kendi isteğiyle mi gitti geldi gibi sorular zaman zaman gündeme geliyor. İstismarın farklı türleri var ama cinsel istismar açısından bakıldığında uluslararası yasalar, '18 yaşından küçük olan kişilere her türlü cinsel davranış, her türlü cinsel aktivitedir' diyor. Bu bakış açısıyla mağdur 18 yaşından küçükse ve bu yetişkin bir birey tarafından istismar edilmişse, bunun süresine, kaç kez yapıldığına bakılmaz. İstismar istismardır.
Ama bizde zaman zaman gündeme gelen olaylardaki tartışmalar, 'kendisi mi gelmiş, bağırmış mı, bağırmamış mı' gibi tartışmalı ifadeler ortaya çıkıyor. Mağdur 18 yaşından küçükse çocuk, istedi mi, istemedi mi, kendisi mi gitti geldi mi gibi sorulara hiç girilmemeli. Bunlar gündeme gelince erken evlilik konusu da ortaya çıkıyor.

Çocuklara cinsel istismara yönelim neden kaynaklanıyor?

Pedofili olarak tanımlanan küçük bir grup var ve bu grup bazı kişiler tarafından hastalık olarak kabul edilir, etmeyenler de var. İstismar olaylarına baktığımızda hastalık değil bilinçli olarak yapılan, tercih edilmiş bir davranış şekli. Bu insanlar çocuklara neden bunu yapıyorlar diye düşündüğünüzde bunun birçok nedeni var. Savaşlar, göçler, toplum liderlerinin söylemleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yoksunluk ve yoksulluklar var. Bunlar şiddet eylemlerini ve cinsel istismarı arttırır. Cinsel istismarı yüzde 100 yok edemezsiniz ama bunu artıran nedenleri azaltabilirsiniz. Mesela şu anda Suriyeli çocuklar cinsel istismara açık. Sokaktalar, göçle gelmişler, düzenli olarak okula gitmiyorlar. Korumasız ve savunmasızlar daha kolay hedef haline geliyor. Ya da sokağa çıkmayan ve ergenlik döneminde olanlar da para karşılığı erkenden evlendiriliyorlar. Bu da bir istismar. Bunları istismar eden de bizim insanımız.

KİM OLACAĞINI BİLEMEZSİNİZ

Bu insanlar her yerde olabilir peki çocuklarımızı nasıl koruyacağız?

Kimin istismarcı olabileceğini bilemezsiniz. Onun için öncelikle çocukları eğitmek gerekiyor. Çocuklar için eğitim de 3 yaşından sonra başlayabilir. Özel bölgeleri isimlendirmekle başlayıp iyi dokunma, kötü dokunma gibi eğitimler verilmeli. Her yaşa uygun eğitim verebilirsiniz. Çocuklar eğitimle istismardan korunacaklar. Ailelere de eğitim verilebilir ama asıl önemli olan çocukların eğitimi. Aile içinde de ensest istismar olayları oluyor.

AFTAN YARARLANMAMALILAR

İstismarcılara verilen cezalar yeterli mi?

Yargılamanın da çocuğun yüksek yararını düşünerek yapılması gerekiyor. Yargılama sistemimizde aslında cezalar çok yüksek ama hala yine de tam istenilen düzeyde değil. İyi hal indirimi gibi meseleler var. İstismara uğramış çocukla sanık aynı mahkeme salonunda olması yanlış. Göz teması olabilir, travmayı tekrar yaşayabilir, çocuk konuşmayınca hakim sanık lehine karar veriyor. Çocuk istismarcıları aftan yararlandırılmamalı. Toplum liderlerinin, dini liderlerin ya da siyasi liderlerin dillerine ve söylemlerine dikkat etmeleri gerekiyor. Özellikle kadın erkek eşitsizliğine ilişkin söylemlerde dikkat edilmeli. Belli yaştaki küçücük çocukların evlenebileceğine dair fetvalar verildi bu ülkede. Bu çocuklarla evlenilebiliyorsa o zaman bu çocuklarla cinsel aktiviteye de girilebilir düşüncesi oluşabilir. Bu tür düşüncesi olan kişiler bu söylemlerden destek bulabilir. Ya da kadını aşağılayan söylemler kız çocuklarında istismarı arttırır. Çocuğa istismar ya da kadına şiddet oranlarına baktığımızda başa baş giderler.

Çocuk istismarı kırsalda mı daha çok görülüyor modern şehirli yaşamda mı?

Çocuk istismarı kırsalda daha çok da modern şehirli toplumda görülmez diye bir şey yok. Hepsinde görülüyor ancak, üst sosyoekonomik düzeyde yaşanan istismarlar kapalı kalıyor. Şikayetçi olmuyorlar, psikiyatrist ya da psikologla çocuğun tedavisini yaptırıyorlar. Ya da sessizce halletmeye çalışıyorlar. Diğer kırsal ya da arka mahalle dediğimiz gelişmemiş toplumlarda savunmasız oldukları için daha bilinir oluyor ya da ortaya çıkıyor. Yabancı istismarı daha çok alt sosyoekonomik düzeydeki yerleşimlerde meydana geliyor. Çocuklar sokakta ve savunmasız oluyor. Buralarda çocuklar şekerle parayla kandırılabiliyor. Ensest toplumun her kesiminde yaşanıyor. Burada birinci fail de ne yazık ki öz baba olabiliyor.

ÖNCE UZMANLAR EĞİTİLMELİ

Güvenlik güçleri ya da çocukla çalışan kamu görevlileri bilinçli mi?

Tatil bölgesi olan çok önemli bir ilçemizde iki kız kardeş denize gitmiş. Çocuk 16 yaşında ablası da 23. Giderken de şort giymiş. Orada otobüs beklerken biri çocuğu elle taciz ediyor. Çocuk bağırıyor ve vatandaşlar faili yakalıyor. Olay yerine güvenlik görevlisi geliyor ve tacize uğrayan çocuğu ve faili karakola götürüyor. Çocuk daha sonra bize ifade için getirildi. Orada konuşulurken, evrakları falan okunurken polislerden biri, 'Aslında basit bir olay, elle taciz etmiş çocuk da büyük ama bir şort giymiş görseniz' dedi. Ben orda koptum tabi, sonrasında özür diledi. Böyle bir bakış açısı var maalesef. Fail yakalanmasa bu görüşte olan güvenlik görevlisi bu adamı aramaz. Emniyet görevlilerinin, çocukla uğraşan uzmanların eğitilmesi gerekiyor. Öğretmenler bilgilendirilmeli. Neyi nereye nasıl şikâyet edileceğini bilmeliler. Belirtileri tanımalı ve fark etmeliler.

Ensest istismarları çok oluyor mu?

Ensest istismarlarda aile dışına çıkmasın diye olay bastırılabiliyor. Özellikle de fail babaysa eve ekmek getiren kişiyse, çoğu zaman çocuk olayı anlatmıyor, babam hapse girerse korkusu yaşıyor. Kuzense, diğer akrabalarından biriyse babam onu öldürürse diye düşünüyor. Anne ekonomik ya da sosyal olarak yetersizse kapatmaya meğili oluyor. Onun için kadının eğitim düzeyi çok önemli. Baba ya da amcaysa fail bu defa olayı ortaya çıkarmaya çabası olan kadın suçlanıyor. Neden gündeme getiriyorsun, ailenin adını kirletiyorsun diyorlar. Bu şekilde koruma altına alınan kadın çok fazla. Çünkü öldürme tehdidi alıyorlar.

Çocuğa cinsel istismarda bulunan sanığa idam cezası suçu önler mi?

İstismar olaylarında özellikle ülkemizde cezaların artırılması ön plana çıkıyor. Cezalarla istismarı önleyen ülke çok az. İstismarı ortaya çıkaran sosyal, kültürel, geleneksel, inançsal bir takım ortam ve koşullar var. Bunları ortadan kaldırmadan önleyemeyiz. Ülkeyi yöneten siyasi iktidarlar hemen ceza ve idam tartışmasını gündeme getiriyor. Biz bu alanda çalışan profesyoneller olarak biliyoruz ki idam gibi ceza üzerinden yapılan tartışmalar bu olayları önlemiyor ve açığa çıkmasına katkı sağlamıyor. Daha çok Türkiye'deki genel istismar vakalarında örtük yani kapalı kalmış olay çok fazla. Bunların açığa çıkarılması önemli. Ceza artırımı gibi, idam gibi tartışmalar meselenin açığa çıkmasını aslında engelleyen söylemler. Çözümü daha kısır ve dar bir alana hapseden gerçek çözüm kanallarını görmemizi engelleyen perde de oluşturuyor. Türkiye ve benzer ülkelerde yaşanan olaylara karşı hukukun etkin işlemesi sağlanmalı. Kanıtların toplanmasından, cinsel istismara uğramasıyla ilgili bulgulara hızla ulaşılması ve yargılamanın çocuğun yüksek yararına olması sağlanmalı. Sistem içerisinde bulunan profesyonellerin de çocuk haklarını koruyan gözle bakabilmesi çok önemli. Yargılamaların etkin ve çocuk dostu süreçle ilerlemesi burada önleyici tedbir olabilir. Türkiye'de cezalar az değil. Pakistanlı istismarcı 50 yıldan az almaz. İdam söylemi mağdura bir şey kazandırmıyor. İdam dediğinizde bazı istismar olaylarının bile saklanma ihtimali çok yüksek. Özellikle ensest istismarlarında korkumuz bu. Olaylar daha fazla kapalı kalacak. Babam, amcam asılmasın diye çocuk daha fazla içine atacak. Biz bu meselelerin açılmasını ve hukuksal zemine taşınmasını istiyoruz.

Bizim hukuk sistemimizde olumlu şüpheden sanık yararlanır gibi bir mantık var. Yani bu tür şeyler sanık lehine işliyor. Mağdur hakları yasası yıllardır mecliste bekliyor. O yasa çıksa belki bazı şeyler mağdurlar lehine gelişecek. Bu cezalar yüksek olduğu için olumlu gelişmelerden sanıklar yararlanıyor.

HASTA DEMEK CEZAYI AZALTIR

Çocuk istismarcılarına hasta demek doğru mu?

Çocuklara cinsel istismarda bulunan kişilere hasta demek doğru değil çünkü bu tabir verilecek cezayı düşürür. Hasta dersek saldırganı hafifletmiş oluruz. Bunlara istismarcı diyoruz. Bilerek ve isteyerek yapmıştır. Erken yaşta evlilikler de çocuğa cinsel istismardır.

EĞİTİMLER BAŞLADI

Kamuda çocuklarla çalışan profesyonellere eğitim verilemez mi?

Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi ve Sosyal Hizmetler Uzmanları Derneği İzmir Şubesi ortaklığıyla bir eğitici eğitimi başlattık. Çocukla çalışan profesyonellere yönelik bir eğitim. Geçen yıl başlattık bunu. Halk Sağlığı Müdürlüğü kanalı ile Çocuk İzlem Merkezi 'de eğitim çalışmaları yapıyor bu anlamda.

ÇOCUKLARIN DİLİNİ ANLAYALIM

Kanıt yoksa ve çocuk konuşmazsa ceza almıyorlar mı?

Cinsel istismara yönelik yasalarımızdaki cezalar oldukça ağır. Bazı cinsel istismarları kanıtlamak çok zor. Özellikle kanıt yoksa tanık yoksa, kanıtlamak zor oluyor. Yıllarca amca ya da baba çocuğu elle taciz etmiş işte burada çocuğun sözlü ifadesi geçerli. Ya da çocuk susarsa fail ceza almıyor. Kamuoyunda çok güzel kampanyalar oluyor, 'çocuk susar sen susma' gibi. Aslında çocuk susmuyor. Yeter ki biz onları dinleyelim ve fark edelim. İstismara uğrayan çocuk mutlaka belirti verir ve bu onun sesidir. İletişim kanallarımızın açık olması çok önemli. İstismara hafifletici cezalardan vazgeçilmelidir.

İSTİSMARCI YAKINDAN ÇIKAR

Her istismarcı çocukla önceden iletişime geçer mi?

İstismarcı genel de yüzde 70-80 tanıdık çıkıyor. Kimler istismarcı olabilir diye bakıldığında aslında çocuğun etrafındaki insanlar gözden geçirilmeli. Komşu, bakkal, servis şoförü, erkek arkadaşı, baba, ağabey, amca, dayı, vs. Dolayısıyla tanıdıktan geliyor bu tür vakalar. Hiç tanınmayan ya da çocukla daha önce karşılaşmamış birinin istismara kalkışması çok nadir görülüyor. Çocuk bunun için eğitilmeli. Yardım istemesini bilmeli.