BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Türkiye’deki yaşlı nüfus giderek artarken, bu demografik değişim beraberinde önemli sosyal ve ekonomik sorunları da beraberinde getiriyor. Ege Geriatri Derneği Başkanı Mevlüt Ülgen, 18-24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası kapsamında yaptığı açıklamalarda, yaşlı bireylerin bakım ihtiyaçlarının karşılanmasında yaşanan eksikliklere dikkat çekti. Son yıllarda hızla artan yaşlı nüfus, hem devletin hem de yerel yönetimlerin daha etkili hizmet ve politikalar geliştirmesini zorunlu kıldığını söyledi.
Yaşlı nüfusun hızla arttığına dikkat çeken Mevlüt Ülgen, “Türkiye'de de yaşlı nüfus son beş yılda yüzde 22,6 arttı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de yaşlı nüfus oranı 1990 yılında yüzde 4.3, 2010 yılında yüzde 7.2 iken, 2020 yılında yüzde 9.5'e, 2024 yılında 10.6’ya yükselmiştir. Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13.5, 2040 yılında yüzde 17.9, 2060 yılında yüzde 27.0, 2080 yılında yüzde 33.4 ve 2100 yılında yüzde 33.6 olacağı öngörülmektedir. Yaşlı nüfus aşamasına geçmiş olan Türkiye’de bu demografik ve sosyo ekonomik verilere uygun olarak merkezi ve yerel hizmet ve politikaların geliştirilmesi, planlama ve gelecek projeksiyonlarında bu sosyo-demografik değişimin göz önene alınması gerekmektedir” dedi.
Planlar kağıt üzerinde
Bakanlık tarafından eylem planlarının kağıt üzerinde kaldığını belirten Ülgen, “Bu konuda bakanlıkların ve hükümetlerin kapsamlı eylem programları ve planlamaları var ancak bunlar kağıt üzerinde kalmakta, vaat düzeyini önemli ölçüde aşmamaktadır. TÜİK tarafından gerçekleştirilen ve Mart 2024’te kamuoyuyla paylaşılan “Türkiye Yaşlı Profili Araştırması”nda yaşlıların bakım ihtiyaçlarıyla ilgili önemli veriler yer almaktadır. 65 yaş ve üzeri 11 bin 657 kişiyle yapılan bu araştırmaya göre evde bakım desteğine ihtiyacı olan kişilerin oranı yüzde 16.4’tür. Ancak son 12 ayda içerisinde evde bakım desteği alan kişi oranı yüzde 2.5 ile sınırlı kalmıştır” açıklamasında bulundu.
Bakım merkezleri yetersiz
En büyük sorunlardan birinin yaşlı bakım merkezleri sayısının yetersiz olmasına dikkat çeken Ülgen, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı huzurevi sayısı 2020 itibarı ile 156 olup kapasitesi 15 bin 156 kişidir. Bakım gereksinimi olan yaşlı bireylerin de yararlandığı engelli bakım ve rehabilitasyon merkezi sayısı 381 olup bunların kapasitesi 8 bin 929 kişidir. Bu veriler de göstermektedir ki, evde bakım ve kurumsal bakım sistemimiz henüz yaşlı nüfusun tercihine göre evde ve kurumda bakım gereksinimini karşılamaktan uzaktır. İzmir’de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sekiz adet huzurevi ve yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezi bulunmakta, bin 838 kapasite ile hizmet vermektedir. Mevcut evde bakım ve destek hizmetlerinin sınırlılığı, bakıcı sorunu ve kamusal kurumsal bakım merkezlerinin yetersizliği günümüzde yaşlı yoksulluğu ile birlikte yaşlılar ve yakınları açısından en can yakıcı sorunlar arasında yer almaktadır” ifadelerini kullandı.
Emekli aylığı
Emekli maaşlarının asgari ücretin yüzde 26 altında kaldığını vurgulayan Başkan Ülgen, “Emekli aylığı ve hak sahiplerine yapılan ödemelerin GSYH’ye oranı AB- 27 ortalamasında yüzde 9.5 iken Türkiye’de yüzde 4.1’dir. Bütçeden SGK’ye yapılan transferler 2024’te yüzde 9.9’da kalmıştır. Bu oran 2019’da yüzde 16,3 düzeyindedir. Asıl ölçünün bu olduğunun altını çizmek lazım. 2023 yılında yüzde 11.1 olan bu oran 2024 yılında ciddi biçimde düşmüştür. Türkiye'de en düşük emekli maaşı (14.469 TL) asgari ücretin çok altında kalmaktadır. 2002’de ortalama emekli aylıkları asgari ücretin yüzde 22’si oranında iken 2023 yılında ortalama emekli aylığı asgari ücretin yüzde 26’sı oranında altında kalmaktadır. Emekli maaşları yoksulluk sınırının altındadır. Bu da emekli ve yaşlı yoksulluğu açısından önemli bir göstergedir. Emekli aylıklarının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması gerekmektedir” sözlerine yer verdi.
Yaşlı veri sistemi
İki milyona yakın yaşlı vatandaşın tek başına yaşadığının altını çizen Mevlüt Ülgen, “TÜİK 2024 verilerine göre Türkiye’de 1 milyon 750 bin 900 yaşlının tek başına yaşadığı görülmektedir. Türkiye’de 65 yaş ve üstü bireylerin yüzde 20.4’ü yalnız yaşamaktadır. Yaşlılara yönelik sağlık ve sosyal politika belirlenmesinde bu veri dikkate alınmalıdır. Özellikle evde tek başına yaşayan ileri yaşlı bireyler için yaşlı veri sistemi kurulması ve izlemesi gerekmektedir. TÜİK 2023 verilerine göre en az bir yaşlı birey bulunan hanelerin yüzde 57.2'sinin 3 ve daha fazla kata sahip binalarda ikamet ettiği, söz konusu hanelerin yüzde 60.1'inin asansörü bulunmayan, yüzde 39.9'unun ise asansörü bulunan binalarda yaşadığı görülmektedir. Kent planları ve mimariyi de içeren yapılandırılmış fiziksel çevrenin yaşlı bireyleri izolasyona sürükleyen toplumsal katılımı sınırlayıcı şekilde olduğu görülmektedir. Konutlar, yollar, kaldırımlar, ulaşım ve yaşam alanları yaşlı bireyler için engellerle dolu olup, erişilebilir evrensel tasarım ilkeleri, herkes için mimari anlayışından uzaktır” diye belirtti.
Yaşlı dostu kentler
Yaşlı dostu toplum anlayışının altını çizen Ülgen, “Sağlıklı yaşlanma ve yaşam boyu yaklaşımında güvenli yaşam olanakları oldukça önem kazanmakta, yaşlıların toplumsal katılım ve refahını artırmayı, aktif ve sağlıklı yaşlanmayı desteklemeyi amaçlayan bir yaklaşım olarak yaşlı dostu toplum anlayışına vurgu yapılmakta, kentlerin yaşlı dostu olması önerilmektedir. Yaşlı bireylere yönelik evde bakım, yaşlı danışma ve dayanışma merkezi, demans ve alzheimer hastalığı olan ileri yaş grubu için gündüz bakım merkezleri vb. yaşlıya yönelik hizmetlerin çeşitlendirilerek ve kapsayıcılığı artırılarak, kent merkezleri dışında kentin dezavantajlı bölgeleri ve kırsal bölgeleri de içerecek şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.