Bugün bayram. Geleneksel bir bayram yazısı ile karşı karşıya değilsiniz bir kez daha. Bu durum, gündemin yoğunluğuyla da doğrudan bağlantılı değil. Söylememiz gereken önemli şeyler var.
Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. FETÖ'cü-Amerikancı darbe girişimini yaşadık. Saldırı askeri ve sivil unsurların direnci ile atlatıldı. Bu direnç, oluşabilecek bir toplumsal uzlaşının miladı olarak düşünülebilirdi.
Tam da bu noktada iktidara önemli bir görev düşüyordu. Seçim yoluyla iktidara gelen bir iktidarın, bir darbe ile devrilmesine karşı çıkan kitleler sadece AKP seçmenleri değildi. Darbeye karşı çıkan kişilerin sadece AKP destekçileri olmaması gibi, darbeye karşı çıkan herkes AKP'nin her politikasını koşulsuz bir biçimde kabullenen kitleler de değildi.
Darbeye karşı çıkmak, bu toplumun önemli bir kısmı için yolsuzluklara evet demek anlamına gelmiyor. Yolsuzluklarla mücadele etmeyi seslendirmek de kimseyi darbeci yapmıyor.
Bu nedenle, darbeyi büyük bir toplumsal destekle atlatmak, AKP'yi eleştirilemez kılmamakta. Tam tersine, onun ahlaki sorumluluğunu daha da arttırmakta.
Değerli okurlarım, kendini solcu olarak tanımlayan, geçmişte FETÖ bağlantısı olan kesimler, FETÖ-Amerikan darbesini Atatürkçülerin bir darbesi biçiminde sunma gayretindeler. Diğer taraftan, AKP iktidarının, büyük ölçüde FETÖ'nün devlette boşalttığı yerleri hokus pokuslarla başka cemaatlere terk ettiği ile ilgili kaygı verici emareler ortaya çıkıyor.
Atatürk'ü ve onun bağımsızlıkçı mirasını reddedenlerden milli olmalarını beklemek safdillik olur. Buna ek olarak, bir tarikattan boşalan koltukları başka tarikatlara ihale etmek, sorun çözmez. Son tahlilde her tarikatın yüksek sadakat odağı, o tarikatın lider kadrosu olacaktır. Öncelikler devlet ve milletten ziyade, tarikatın lider kadrosu ve tarikat üyeleri haline gelecektir. Böyle bir düşünceye sahip bireylerin kontrolündeki bir devletten sağlıklı bir yönetim beklenemez. FETÖ bunun en somut örneğidir.
Bu koşullar altında Atatürk'ün bağımsızlıkçılığı ve ilkeleri – ilk aşamada özellikle de laiklik ilkesi – devlet yönetimi açısından tarihsel bir rol üstlenmeye başlamıştır. Türkiye'yi bu zor süreçten birlik halinde geleceğe taşıyacak ilkeler Atatürk'tedir.
Bu vesileyle, tüm okurlarımın Kurban Bayramlarını kutluyorum. Her günümüzün bayram tadında olacağı bir gelecek diliyorum.