Ekonomide haftaya bakışta, arada dünya turu atmayı da düşündüm. Bu arada siyasilerden de bir iki demeç aldım. Yani daha geniş bir yelpazede durumun kritiğinin yapılmasını istiyorum. Önce iki dünya devinin isteklerine kulak verelim!
Şimdi yazacaklarımı 10-15 yıl önce dile getirseydim, 'Hadi Can'ım sen de!' deyip, güler geçerdiniz...


'Yardım edin!' diyor


Rusya Devlet Başkanı Putin, ABD'li iş adamlarından yardım isteyerek, 'ABD ile tekrar diyalog kurulmasına destek olun. Donald Trump ve yönetimine yardımcı olmalısınız' dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın St. Petersburg kentinde düzenlenen Uluslararası Ekonomi Forumu kapsamında ABD'li iş adamlarıyla bir araya gelerek iki ülke arasındaki ticari konuları değerlendirdi. ABD ve Rusya arasındaki sorunların aşılabilmesi için iş adamlarının göstereceği inisiyatife ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Putin, iş dünyasının desteğiyle iki ülke arasındaki politik diyaloğun da inşa edilebileceğini vurguladı.
Putin, diyaloğun tekrar kurulması için iş adamlarının desteğini isteyerek, 'ABD'de yeni seçilmiş başkanınıza ve yönetiminize destek olmanızı rica ediyorum' dedi.
Rusya ve ABD arasındaki ticari işbirliğinin ise iyi bir noktada bulunduğunu belirten Putin, ekonomik ilişkilerin istikrarlı bir durumda olmasının, politikada yaşanan gerginlik dönemlerinde sigorta görevi gördüğünü söyledi.
Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum.
Ama bence 'taktik' bu!
Soğuk harpte, sıcak gelişme....
Amerikalılar dahil, dünya Trump'a karşı iken, KGB'den gelen Putin ise sözde hoşgörü gösteriyor.
Bu arada bir anımsatma yapayım, Putin ve gençliğinde daha bıyıkları terlemeden önce İzmir'de Aliağa'da PETKİM'in kuruluşunda görev almıştı.
Acaba ne gibi bir görevi vardı, dersiniz?
Böylesine özel görevler için yetiştirilmiş, beyni yıkanmış bir Rus lider, Amerikan Başkanı için, hem de para babalarına bu sözleri eder mi?
Ediyorsa, asıl aklından geçen, ya da gerçek düşüncesi nedir?


Çin'le ara bozuluyor


Şimdi Çn'e gidelim, söyledikleri şu:
Başkanı Donald Trump, ülkesini iklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması'ndan çıkarmak için -muhtemelen bilerek- yanlış ve aldatıcı gerekçeler kullandı. Örneğin Çin'in ve Hindistan'ın dünyanın en büyük hava kirleticileri olduğunu öne sürmesi ve ABD'yi çevre mücadelesinin lideri gibi göstermesi yanlış ve haksızdı.
Karbon salınım miktarları bu ters argümanlardan birisi. AB Komisyonu'nun verilerine göre Çin, yılda 10,64 milyar ton gaz ile en yüksek hacimde karbondioksit üretiyor. Aynı türden üretim ABD için 5,17 milyar ton, Hindistan için 2,45 milyar ton.
Ancak bu mutlak değerler 'kişi başına yıllık salınım' miktarlarına indirgenmezse bir şey ifade etmiyor. Bu ise toplam miktarın nüfusa bölünmesiyle bulunuyor.
 

Karşı tez


Buna göre de, ABD kişi başına 16,07 tonla kirletici ülkelerin başında geliyor. Çin'in 7,73 ton, AB ülkelerinin ortalama 6,87 ton, Hindistan'ın ise 1,87 ton yıllık salınımı var. Bir başka deyişle, dünya havasını kirleten ve ısınmaya neden olan gazlardan bir ABD yurttaşı, bir Çin yurttaşına veya bir Avrupalıya göre iki kattan fazla üretiyor; bir Hindistan yurttaşından 9 kat fazla gaz salınımı yaratıyor. Dünya üzerinde kişi başına kirleticilik konusunda ABD yurttaşını geçen bir avuç ülke yurttaşı var: Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Estonya... Bütün bu istatistik veriler Trump'ın 'çevre mücadelesi liderliği' iddiasının tam tersinin geçerli olduğunu kanıtlıyor. Öte yandan Trump, COP21 Anlaşması uyarınca, kömür üretiminin yalnızca ABD'de yasaklandığını, Çin'in üretime devam edeceğini ileri sürüyor.
Oysa bu anlaşma hiçbir konuda hiçbir yasaklama getirmiyor; yalnızca her ülke için belirli hedefler saptıyor.
Nitekim Çin, 2017 itibariyle, 100'den fazla kömürle çalışan enerji tesisinin yapımından vazgeçtiğini ilan etti. Sera etkili -ısınmaya neden olan- gaz üreten bu türden fosil enerji kullanımının, Çin'de 2013'ten beri azalmakta olduğu biliniyor.
Biz daha önce Çanakkale'yi yazmıştık, çevrecilerin itiraz ve eylemlerini. Bu arada şunu belirteyim, sanıyorum 10-15 gün önce resmi izin alınmadan deneme çalışmaları yapıldı ve Çanakkale'de şu anda 3 bine yakın Çinli işçi ve teknisyen bir santral yapmak için çalışıyor.
Yorumunu yine siz yapın!
Çin'le devam edeyim:


Bornova'da da yapılıyor


Geçen yaz Dior Çin'in WeChat bünyesinde sınırlı üretimli bir çanta modelini satışa çıkardı. 28.000 yuanlık (3.646 euro) yüksek fiyata rağmen ürün bir günde tükendi. Bu alanda Dior tek marka değil.
Burberry, Louis Vuitton, Givenchy, Longchamp gibi markalar da WeChat'e yöneldiler. Başlangıçta bir tür reklamdan ibaret olan iletiler şimdi kapsam kazandı. Aplikasyon aracılığıyla örneğin bir 'marka' çantayı internette alıp parasını ödeyip faturaların da elde edilmesi mümkün.
Bu, kuşkusuz ki, sektörün 1 numarası Ali Baba'yı huzursuz ediyor.
Nitekim meşhur Çin firması Alibaba'nın dijital portföyü olan Alipay, mobil ödeme piyasasındaki payının 2009'da %80'den 2016'da %54'e düşmesine tanık oldu. Bu sektörde Alipay'ın dışındaki alanı şimdi çoğunlukla WeChat kapmış bulunuyor.
Yine bir hatırlatma yapayım:
Bir süre önce EBSO Heyeti Çin'den dönünce, Yönetim Kurulu Başkan'ı Ender Yorgancılar, Alibaba'nın benzer bir internet satış şirketi kurulması için çalışmalar başlattı. Bu arada iftiharla söyleyeyim Bornova'da birkaç girişimci kadın, çok ünlü markalara çanta imal ediyor. Belki bir gün bunlarla ilgili bir söyleşiyi gerçekleştiririz.
Tofaş'ın, gençlerin otomotiv sektöründe mesleki gelişimine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdiği Mesleki Eğitime Destek Programı'nda bir sonraki durak Antalya oldu. Bugüne kadar 38 üniversite ve 8 Meslek Teknik Anadolu Lisesi'ne araç teslim eden Tofaş, düzenlenen törenle biri kesit olmak üzere 3 adet Fiat Egea aracı Akdeniz Üniversitesi, Uluslararası Antalya Üniversitesi ile Antalya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin kullanımına sundu.
'İş kolu, İş yeri ve işletme  barajının kaldırılması, toplu iş sözleşmesi yetkisinin işçilerin özgür iradesiyle saptanması, hantal ve antidemokratik mevcut eski yetki sisteminin değiştirilmesi düşünülmekte midir? 'sorusunu Bakan Müezzinoğlu yanıtladı;
' 7.11.2012 tarih ve 28460 sayılı Resmî Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu çalışmaları yapılırken Anayasa değişikliği başta olmak üzere, ILO normları ve AB standartları dikkate alınmış, sosyal diyalog mekanizmaları etkin olarak işletilmiştir. Üçlü danışma kurulu toplantılarında kanun taslağı hakkında sosyal taraflarla yapılan çok sayıda teknik komite çalışmaları ile diğer sivil toplum kuruluşlarının görüşleri de alınmıştır. Uygulamada karşılaşılan güçlükler ve ülkemizin içinde bulunduğu iktisadi ve sosyal koşullar da göz önünde bulundurularak sosyal tarafların büyük oranda uzlaşısıyla 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu yürürlüğe konulmuştur.' dedi.
'6356 sayılı yasada yer alan teşmil sistemi ile ilgili bir düzenleme düşünülmek temidir? Bu yolda bir çalışma var mıdır?'sorusunu da yanıtlayan Bakan Müezzinoğlu; '6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nda teşmil sistemi öngörülmekte olup uygulama için sendikaların talebi gerekmektedir.' Diyerek yanıtladı.


Denetimler yeterli mi?


'İş cinayetlerinin 15 yılda 19 bine ulaştığını bu bağlamda denetimlerin yeterli olup olmadığını, İş cinayetlerinde Avrupa birincisi, Dünya üçüncüsü olmamızı değiştirecek çalışmalar var mı? ' sorusunu yanıtlayan Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu 'Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'yla uluslararası mevzuatla uyumlu hâle getirilmiştir.
Kanunun uygulanmasına yönelik ikincil mevzuat çalışmaları tamamlanmış olup değişen ve gelişen koşullara göre iyileştirme çalışmaları sürdürülmektedir. İş sağlığı ve güvenliği alanında eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri ile işletmeler düzeyinde uygulama çalışmaları devam etmektedir. Bakanlığımız tarafından çalışma hayatındaki sorunların değerlendirilmesi ve önceliklendirilmesi sonucu belirlenen alanlarda veya sektörlerde yahut özel bir risk grubu hedeflenerek belirlenen iş yerlerinde çalışma hayatıyla ilgili mevzuat hükümlerinin tamamının veya bir kısmının uygulanmasının denetlenmesi amacıyla programlı teftişler gerçekleştirilmektedir.
Bununla birlikte ihbar ve şikâyetlere ilişkin program dışı teftişler de yapılmaktadır. Bu kapsamda, 2010-2016 yılları arasında programlı ve program dışı olmak üzere 90.763 iş yerinde teftiş gerçekleştirilmiş, 6.831 iş yerinde işin durdurulmasına karar verilmiş ve 22.092 iş yeri için de idari para cezası uygulanmıştır' dedi.

DİP EKSPRES

Kanal 35 de satılıyor


Kanal 35'in muhtelif makine, teçhizat, demirbaş ve bir yayın aracından oluşan toplam 1 milyon 234 bin lira muhammen bedeli olan varlıkları açık artırma ihalesiyle satılacak. Tasarruf Mevduatı sigorta Fonu (TMSF), Kanal 35  Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri AŞ'ye ait muhtelif makine, teçhizat, demirbaş  ve bir yayın aracından oluşan toplam 1 milyon 234 bin lira muhammen bedeli olan  varlıkları açık artırma ihalesiyle satacak. TMSF'nin internet sitesinde yer alan satış ilanına göre, değerleme ve  satışı için Fona devredilen Kanal 35'in, İzmir'deki yayın hakları, frekans ve  kanal kullanımı ile ilgili benzeri izinleri ve diğer hakları hariç, muhtelif  makine, teçhizat, demirbaş ve bir yayın aracından oluşan toplam 1 milyon 234 bin  lira muhammen bedeli olan varlıkları satışa çıkarıldı.Söz konusu varlıklar, TMSF'nin Esentepe'deki adresinde 13 Haziran'a  kadar alınacak teklif mektuplarının değerlendirilmesi sonucunda, birden fazla  teklif alınırsa isteklilere bildirilecek tarihte yapılacak açık artırma  ihalesiyle satılacak.