Geçtiğimiz hafta yine zor bir haftaydı, Ankara'daki intihar saldırısı 28 yurttaşın ölmesi, onlarca kişinin yaralanması, her birimizi derin üzüntüye boğdu, kaygılarımızı derinleşti. Şiddet ve savaş ortamından bir an önce çıkmak gerekirken, siyasi iktidar katliamları önleyememenin hesabını vermek yerine, yaşanan acı olayları savaş ve şiddet politikalarının bahanesi olarak gösteriyor. Bir yıldan bu yana Diyarbakır, Suruç, 10 Ekim Ankara, Sultanahmet, 17 Şubat Ankara katliamlarında istihbarat ve  güvenlik birimlerinin hiç mi kusuru yok? Neden hiç istifa yok? Failleri kim olursa olsun katliamları yapanları lanetliyorum, önlemeyen, özeleştiri yapmayan, istifa etmeyen yöneticileri de kınıyorum. Bu ülkenin şiddet ve savaş politikalarına değil, demokratik yöntemlerle sorunları çözecek politikalara ihtiyacı var. 
Geçtiğimiz haftanın en önemli gündemlerinden birisi de Cerattepe'de işletilmek istenen hukuksuz altın madeniydi. Artvin Kafkasör Yaylası'ndaki Cerattepe'de işletilmek istenen altın madeni için kamu otoritesi polis ve jandarmayı kullanıyor. Madene karşı yaşam alanlarını korumak için direnen Artvinlilere gazlı plastik mermili müdahaleler  sonunda şirket ağaçları keserek şantiyesini kurmaya başladı. Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri, maden şirketinin kestiği ağaçların tutanağını tuttu ve savcılığa suç duyurusunda bulundu. Hafta sonun yurdun değişik yörelerinden destek için Artvin'e gelenlerin yolları kesildi. Son haber Artvin'e giriş çıkışlar yasaklandı, fiili sıkıyönetim hali yaşatılıyor.

Cerattepe'de altın madeni girişiminin yirmi yıldan fazla bir geçmişi var, bu süre içinde Artvinliler bütün olarak altın madenine karşı direndi, Mahkemeden 'altın madeninin Artvin'i yaşam alanı olmaktan çıkacağı' gerekçesiyle iptal kararı aldılar. Bu aşamadan sonra maden işletmesi, 17-25 Aralık operasyonunda adı geçen Cengiz Holdinge devredildi ve meşhur 2009/7 sayılı genelgeyle (1) mahkeme kararı çöpe atılarak, yeni şirkete yeniden ÇED izni verildi. Artvinliler bu kez 760 davacı ile mahkemeye başvurdu, mahkeme yürütmeyi durdurma konusunda keşif ve bilirkişi incelemesinden sonra karar vermek üzere keşif için 18 bin TL.nin yatırılmasını istedi, para yatırıldı, keşif günü bekleniyor.

Ha Cerattepe ha Efemçukuru

Bu öykü, size de tanıdık geldi mi? Bergama-Ovacık Altın Madeni, Efemçukuru Altın Madeni için yaşananlara ne çok benziyor değil mi? Dilerseniz 14.12.2015 (2) ve 10.08.2015 (3) tarihlerinde bu köşede yayınlanan yazıları yeniden okuyun, Cerattepe ile Efemçukuru'nun çok benzeştiğini göreceksiniz.
Efemçukuru'nda da mahkeme kararı çöpe atıldı, genelgeyle yeniden ÇED izni verildi ve altın madeni hiç kesintiye uğramadan çalışmasını sürdürüyor, su havzasını da kirletmeye devam ediyor, Rize İdare Mahkemesi gibi İzmir İdare Mahkemesi de mahkeme kararını yok sayan yeni ÇED izni hakkında bir türlü yürütmeyi durdurma kararı veremedi.
Geçtiğimiz günlerde Altıncı şirkete tanınan bir başka ayrıcalık daha ortaya çıktı. Devlet Su İşleri (DSİ)  altıncı şirkete Kokarpınar deresinin suyunu tahsis etmiş, İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) itiraz etmiş ardından dava açmış, dava da reddedilmiş.(4)

Şu işe bakın; derenin suyu Ağustos/2006'dan beri altıncı şirkete veriliyor, dereden yararlananların bundan haberi yok, yöre köylüleri de dere kurudu diye dert yanıyorlar. Kokarpınar Çamlı Barajı Projesine su sağlayacak ana su kaynağı, bu durumda baraj yapılsa bile dolduracak su yok. O yüzden siz 'Çamlı Barajı yapılacak' sözlerine inanmayın, baksanıza bir kaç hafta önce Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı arasındaki görüşmede tüm barajlar görüşülmüş, Çamlı'nın adı ağza alınmamış.
Cerattepe altın madenini çalıştırmak için kamu otoriteleri hukuku yok sayarak ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, Artvin halkının topyekun karşı çıkışı karşısında o altın madeninin çalıştırılması çok zor. İzmirliler kendi derdine yansın, su havzasını kirlettiği mahkeme kararı ile tespit edilen Efemçukuru Altın Madeni derenin suyunu da iç ederek çalışmasını sürdürüyor ve hiç kimseden ses çıkmıyor. Bu sessizlik devam ettiği sürece de korkarım Efemçukuru Altın Madeni kirlete kirlete çalışmasını sürdürecek ta ki rezerv bitene kadar. Tek başına direnen Ahmet Karaçam var, onu  örnek alın (5)

'Türkiye Düşünce Özgürlüğü Ağı'na İzmir de katıldı

Geçen haftaki yazımda düşünceyi ifade özgürlüğünün kolluk tarafından sınırlandırılmasına ilişkin İzmir'deki uygulamaları eleştirmiş ve Valiye sorular yöneltmiştim, sorulara henüz yanıt  gelmedi. Bu arada, İstanbul, Ankara ve İzmir'den başlamak üzere Türkiye Düşünce Özgürlüğü Ağı'nın ilk adımı atıldı. Bundan böyle ifade özgürlüğünü engelleyen uygulamalara tepkiler, eleştiriler düşünce özgürlüğü ağı üzerinden gelecek.
Sivil itaatsizliklerle, çeşitli toplantılarla, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan eylem ve etkinliklerle gündem oluşturacak özgürlük ağının İzmir iletişim bilgilerini vermek istiyorum. 
İzmir Düşünce Özgürlüğü Girişimi- 0532 353 6415 [email protected] www.dusun-think.net
Düşüncenin özgür olmadığı yerde demokrasi olmaz, hiç bir hak güvencede olamaz. İzmir'in gerçekten demokrasi şehri olabilmesi için siz de özgürlük ağına katılın.

1- Çevrenin düşmanı
2- İzmir'in suyu kime emanet
3- Efemçukuru'ndaki kirli oyuna dikkat
4-
5-