Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir...

Yaşadığımız günlerde çok daha büyük bir önem kazanan 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı kutlu olsun. ...Ve de büyüklerimizin de belirttiği gibi;  tarih boyunca hep yumurta kapıya geldiğinde anlam ve önemini idrak edebildiğimiz milli egemenliğimiz, kendini kollamak ve korumak çabasındaki tek kişiye teslim edilmeyerek, çocuklarımız, torunlarımız ebediyete kadar mutlu olsun...

Görevleri bitti

İhracatçı Ali Güreli'den öğrendim. Daha doğrusu bilgilendirici yazısından alıntı yaptım. Kaybolan meslekler var!
Geçmişte olup da bugün bitmiş bir sürü meslek var ne tuhaf  değil mi.
Örneğin; semercilik, nalıncılık, bileyicilik, yorgancılık, şerbetçilik, sütçülük, hatta bakkallık. Zaman zaman birer örnekleri bulunuyor ve söyleşi yapılarak zamanımız insanına aktarılıyor. Şimdi geriden bu yana gelelim. Yani hatırlatma yapalım, bazı mesleklerle (!) ilgili...

Zaman yolculuğu yapalım!

Bir de 30-35 sene önce 'naylon faturacılık!' vardı. Misal birileri hayali gider göstermek için, at cambazı kılıklı heriflere hiç karşılığı olmayan fatura kestirirlerdi ücreti mukabili. O zaman gelir vergisi ve kurumlar vergisi önemli idi, devlet için. Şimdi KDV, ÖTV, direk içki, sigara, benzin vs'den alınan vergiler önemli sadece.

Büyüklerimiz anımsar!

Hatta bir ağabeyi anlatmış Ali Bey'e; 'Bu nayloncular küçük kasabalarda bile tezgahı kurmuşlarmış. Uyanığın biri pavyondan dost edindiği kadının üstüne bile firma kurmuş, 'Aman ne olur ne olmaz yakalanırım!' vs hesabı...
Kadına bir kaç bilezik vs sonra koçan koçan fatura. Firmanın ismi güzel ondan aklımda kaldı; 'Adalet Duman!'

Neler olmuş, neler?

Sonra ülkeye gümrüksüz (faturasız) giren mallar için fatura düzenlemeye başladı bu meslek erbabı, sonra daha sofistike hale geldiler. Devlet zeki olduğu için bitkisel yağ ithalatında, ayçiçek yağından yüzde 36 , mısırözü yağındansa yüzde 16 vergi alıyordu. Ülkeye giren ayçiçek yağının büyük bölümü 'mısırözü' diye girdi. Tabi sektör sürekli gelişti. Serdengeçti nayloncular işadamı oldular. Hatta akıllı olanların bir kısmı tefe işine de girip daha da geliştirdiler işlerini...

Ya sonrası?

Sonra direk 'tokat! devri başladı. Ülkenin dev bitkisel yağ firmaların bazıları direk 'tokat devrinde' palazlandı. Adam ABD' den on bin ton gemi ile mal getirdi gümrüğe iki bin ton deklare etti, sekiz bin tonu gümrüğü 'direk tokattı!'
Tabi iş çok büyümüş ve artık iş 'Adalet Duman' dan falan Feto' nun eline geçmiş, kolay mı binlerce ton kravatsız yağ girecek sonra Afrika ülkelerine konteynırlara 20 ton deklare edip iki ton yağ konacak.

Çoğumuz duymuş, yaşamıştır!

'Afrika bizi çok seviyor, okullarımız maşallah pek yaman mavraları vs.'
Ya da: 'Çok şükür hizmetteyiz vs vs. ve devasa şirketler.'
Türk özel sektörün müthiş yükselen grafiği 'Adalet Duman'dan Feto'ya!...
Havada uçan sineğin kaç bacağı olduğunu bilen devletimiz bunları bilemedi aldandı çok, aldattılar onu!
Naylon bir hür teşebbüs gelişti olabildiğince. Bu gezintiyi Ali Güreli bize neye yaptığını da şu cümle ileözetliyor: 'Bugün, bu müteşebbislerden birinin oğlunu gördüm aklıma geldi!'

Her gün bir şey öğreniyoruz

Yani; bazı 'Akil' olarak bildiğimiz, o, yani bazı kişiler kendilerini perde arkasına çekip, başkalarını, sıradan insanları rahatça kullanmışlar. Bunları gerçek işadamları biliyor. Belki yöneticiler de biliyor. Bu arada öğrendim...
Böyleleri yalnız bizde yok!
Bir ülkede, Maliye bakanı da varmış bu nayloncuların içinde. Başka bir memlekette de kaçakçı gümrük bakanı varmış. Hatta dizi karakterlerine ilham bile vermiş...

DİP EKSPRES

Kapıkule'de insani koşullar yaratılmalı

Türkiye'nin Avrupa'ya açılan sınır kapısı Kapıkule; uzun yıllardır uzayan TIR kuyrukları haberleriyle gündeme geliyor. Bir yandan bakanlıkların girişimleri, Bulgaristan ile yapılan görüşmeler, ülkeler arasındaki bürokratik süreçlerin kısaltılması ile ilgili çalışmalar sürerken diğer yandan TIR şoförlerinin kuyrukta geçirdiği süredeki yaşam koşulları insani sınırları zorlamaya devam ediyor.