ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times, Irak Şam İslam Devleti IŞİD'in saldırıları altındaki Kobane'de yaşananlar karşısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın pasif bir strateji izlediğini yazdı. New York Times'ta "Erdoğan'ın tehlikeli oyunu" başlığıyla yayımlanan (9 Ekim 2014)  başyazıda, "Bir zamanlar Müslüman dünyaya liderlik etmeye can atan Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, şimdi bölgesel bir kriz yaşanırken, liderlikten başka her şeyi yapıyor" ifadeleri yer aldı. Dünyanın en çok bilinen gazetelerinden birinde bayyazı olan bu değerlendirme nedense bizim basınımızda pek tartışılmadı. Kestirmeden bir sonuç çıkartalım. Büyük dünya liderimiz Türkiyemizi her geçen gün daha güçlü ve bölgesinde tek ses/ lider olan bir ülke haline getiriyor ve dünyanın en önde gelen gazeteleri karalama kampanyaları ile büyük dünya liderimize olan kıskançlıklarını bu şekilde ifade ediyorlar.

New York Times Erdoğan'ın pasif bir strateji izlediğini söylemiş. Aslında önemli bir değerlendirme yaptı liderimiz. New York Times bu değerlendirmeyi belli ki gözden kaçırmıs. Ne dedi dünya liderimiz? 'PKK neyse bizim için IŞİD de odur'. Bu acıklamadan yola çıkarak aktif bir strateji olarak ISİD ile de bir çözüm süreci başlatılması hesaplanamaz mı? Ya da IŞİD sorunu savaşla çözülemez tezi de alt hipotez olarak olarak sunulabilir mi? Ya da istihbarat birimleri IŞİD önde gelenleri ile gizli pazarlık ve anlaşmalar yapamaz mı? Sonuçta PKK eşittir IŞİD, IŞİD esittir PKK olarak değerlendirilmemiş midir?

*        *            *                *

2016 Avrupa Şampiyonası elemelerinde milli takımımız iki maçta sıfır puan ve yediği beş golle kötü bir başlangıç yaptı. Beş yaşından beridir yani yaklaşık otuzbeş yıldır milli takımın maçlarını takip eden biri olarak çok daha kötü başlangıclar yaptığımızı söyleyebilirim. Ama milli coşku ve heyecanın bu kadar azaldığı/ milli takıma sahiplenmenin bu kadar dip yaptığı bir dönem hatırlamıyorum. Sıradan bir hazırlık maçındaki milli heyecan Cuma günü oynanan Çek Cumhuriyeti maçından kat kat fazlaydı. Spor otoriteleri sportif erimeyi mutlaka detaylı tartışacaktır. Fakat bizim bu heyecan ve milli birlikteki azalmayı iyi anlamamız gerekir.

Maçtan bir gün önce ülkenin en çok izlenen dizilerinden biri olan Kurtlar Vadisi'nde İstiklal Marşımız farklı bir melodiyle okundu. Belki bunu fazla önemsemeyebilirsiniz ama son yıllarda bizi biz eden değerleri sıradanlaştırmak ve değersizlestirmek için büyük bir bilinçaltı operasyonu ve toplum muhendisliği yapılıyor. Bu bilinçaltı saldırılarında dizilerin büyük rolü var. Maç öncesi statta saatlerce Mehter Marşı çalınmasını da fazlaca önemsemeyebilirsiniz. Ama bu net bir geriye dönüş özlemi ve ifadesidir. Her geçen gün cumhuriyetin hassasları yok edilebilir saldırılabilir ve değersiz kılınabiliyor. Cumhuriyetin en büyük sembolü Atatürk'e saldırılar bile bireysel özgürlük yutturmacası olarak sunulmaya gayret ediliyor. Dikkat edilmesi gereken milli maçın skoru değil milli hassasiyetin yaşadığı hezimettir.