Geçenlerde saksı yetiştiriciliğine uygun soğuğa hassas bitkilerden söz etmiş, bir sonraki yazımda 'aromatik bitkilerden' söz edeceğimi anlatmışım.
Aromatik bitkiler taze olarak tüketilebileceği gibi aynı zamanda kurutularak da saklanabilir.
Buna örnek olarak naneyi gösterebilirim.
Bir başka örnek ise fesleğen...
Bu tip bitkilerin bazı cinsleri çok yıllık olduğu için bir kere ekmeniz ve arada toprağını tazeleyip besleyerek uzun yıllarca yaşatmanız mümkündür. (Nane, tarhun gibi.)
Bu arada anımsatayım:
Nane ve tarhun gibi aromatikler tohum yerine çelikle üretilir.
Köklü birey elde etmek için anaç bitkilerin gövde, dal, kök ve yapraklarından kesilerek hazırlanan parçalara çelik, bu parçalarla yapılan üretime de çelikle üretim denir. 
Doğrudan ekebiliriz
Bu arada genel olarak tohumların ekiminden çimlenmesine genel prensiplerden de bahsedeyim:
Öncelikle tohumları kumlu, kolay çimlenip kök geliştirebilecekleri bir toprağa ekmeliyiz.
Listelediğimiz bitkilerin tohumlarını doğrudan toprağa ekebiliriz.
Tohumları ektiğimiz saksıyı çimlenme gerçekleşene dek ılımlı bir ortamda tutmalıyız.
Tohumların çimlenmesi için optimum sıcaklığı sağlamak için sera benzeri bir basit sistem kurulabilir. Saksının üzerini streç film ile örtebiliriz.
Çelikle üretimi yapılan nane gibi aromatiklerin sapını saksıyı yan yatırıp hafifçe gömmek yeterlidir.
Sulama konusunda yağmurlama şeklinde sulama yapmayı ve tohumların üzerindeki toprağı kaldırmamaya özen göstermeliyiz.
Toprağın nemini kontrol ederek sulamayı ayarlamak önemlidir.
Yarına ertelemeyin 
Kentte farklı bir arayışta iken bunu gerçekleştirmek için fazla uzağa gitmemize gerek yok!
Balkonda, saksıda, mutfakta, penceremizin önünde en küçüğünden başlayarak kendi gıdamızın sorumluluğunu almaya, denemeye başmak mümkün... 
Vazgeçilmez konu sağlığımız
Her yazımda mutlaka sağlık ya da eğitimden söz ediyorum.
Bugün dişleri ele alacağım:
Her ortamda, özgürce gülümseyebiliriz.
Ancak buna dişlerimiz engel olabilir.
Estetik kaygılar, ortodontik tedavilerin önündeki en büyük engel. Çünkü hastalar dişlerin ön yüzeyine uygulanan diş tellerinin iş hayatı ve sosyal yaşamda sorun çıkarabileceğini düşünüyor.
Oysa son dönemde uygulanan görünmeyen diş telleriyle hastalar hem konuşurken hem de gülerken ağızlarını kapamak zorunda kalmıyor.
Görüntünüzü bozabilir
Dişlerdeki en ufak çapraşıklıklar kişinin genel görüntüsünü bozabilir.
Bu sorunun giderilmesi için uygulanan diş teli tedavisi ise kimi zaman estetik kaygılarla kimi zaman da mesleki ve sosyal hayatı etkileyeceği düşüncesiyle erteleniyor ya da tercih edilmiyor.
Ancak dişin iç yüzeyine uygulanan altın alaşımlı braketler ile bu sorun ortadan kalkıyor.
Hasta bir yandan tedavisi sürerken, bir yandan da yaşamını rahatlıkla sürdürebiliyor.
Asla görünmeyen teller
İzmir'de uygulayan mutlaka vardır.
Tedavide, kişiye özel olarak yurt dışında üretilen teller kullanılıyor.
Geleneksel yöntemde ise dişlerin üzerine bazı yapıştırıcılar sürülüp, üzerine tel uygulanıyor.
Günümüzde her ne kadar şeffaf ve son derece estetik malzemeler kullanılsa da dişlerin üzerinde tren rayını andıran bir görünüm oluşuyor.
Görünmeyen diş teli uygulamasında ise tüm tedavi dişin iç yüzeyinde yapılıyor.
Dişlerin iç yüzeyine yapışan malzemeler ise kesinlikle görülmüyor.
Altın alaşımlı madde
Diş hekimleri, tedavide kullanılan malzemenin yüksek oranda altın alaşımlı ve diğer kıymetli madenlerden oluştuğunu belirtiyorlar.
Altın alaşımlı malzeme biyolojik olarak uyumlu, doku dostu ve antialerjik olmasının yanı sıra sürtünmeden de oldukça az etkileniyor.
Öte yandan o bölgedeki bakteri tutunmasına engel olarak ağız hijyenini de en yüksek oranda sağlıyor.
12 yaşından itibaren
Bir kişiye dişlerdeki çapraşıklığın giderilmesi amacıyla uygulanacak ortodontik tedaviye başlamanın temel şartı, ağız içindeki tüm dişlerin yerine gelmiş ve çıkmış olması...
Bu da ortalama 12-23 yaş civarında oluyor.
Görünmeyen diş teli tedavisi; özellikle erişkinler, sosyal hayatı gelişmiş, çalışma hayatında olanlar tarafından tercih ediliyor.
Ama günümüzde gençlere de uygulanabiliyor.
Çünkü; tedavinin tek özelliği görünmemesi değil aynı zamanda kişiye özel üretildiği için her dişin yüzeyine uygun braket uygulanması... 
MENEKŞE
Ağır okul çantasına dikkat
Buca Tıp Merkezi'nden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı Dr. Ali İlhan İnan, ağır okul çantalarının çocukların omurgasında skolyoz gibi duruş bozukluklarına neden olabileceğini belirterek okula başlayacak öğrencilere ağır çanta taşımama uyarısında bulundu.
Dr. Ali İlhan İnan, gelişen teknoloji ile artan gerilimli ve stresli çalışma şartlarının çalışanlarda birtakım fiziksel bozukluklar meydana getirdiğini belirterek bazı açıklamalar yaptı.
Çalışma koşullarının fiziksel bozuklukları meydana getirmede etkili olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. İnan, 'Özellikle gündelik hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan uzun süreli bilgisayar kullanımı ve ağır çanta taşıma son zamanlarda omurga eğriliği dediğimiz skolyoza davetiye çıkarıyor. 
Omurgada oluşan deformasyon sonucu ortaya çıkan skolyoz (omurga eğriliği) en çok bel ve sırt bölgesinde görülüyor. 
Sırt ve belde ortaya çıkan bu eğrilik zaman ilerledikçe yaşamı olumsuz etkilemeye başlıyor. 
Skolyoz gelişen kişilerde sırtta kamburluk, bir kürek kemiğinin diğerine göre daha yukarıda olması, omuz ve kalçaların asimetrik olması, bel ve sırtta eğrilik gibi belirtiler görülür. Ayrıca bu kişilerde yorgunluk, bel ve sırt ağrısı, nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkar' şeklinde konuştu.
Tek taraflı takılmamalı
Dr. İnan, öğrencilere ve iş hayatındaki kişilere şu önerilerde bulundu:
Özellikle okul çağındaki çocuklarda ve gençlerde ortaya çıkan skolyoza yakalanmamak için okul çocuklarının çantalarının tek elle taşımamaları, mümkünse çekçekli çanta ya da sırt çantası şeklinde çanta kullanmaları çok önemlidir. Günlük çalışma hayatında laptop gibi şeyler taşımak zorunda olan çalışan kişilerin de çantalarını tek tarafta taşımamaları, dengeli bir şekilde taşımaları gerekmektedir. Ayrıca bilgisayar kullananların da çalışırken duruş ve oturuş pozisyonlarına dikkat etmeleri, eğri oturmamaları, dik durmaları, 1-2 saatte bir çalışmaya ara verip sırt ve bel egzersizleri yapmaları gerekmektedir. Skolyoz saptanan kişilerde fizik tedavi uzmanına başvurup skolyozla ilgili tedavilerini yaptırmaları ve verilen egzersizleri düzenli olarak yapmaları önerilmektedir.
***
KILÇIK
*Bir umut değil mi bizi hayata bağlayan. Bir sevgi değil mi bizi yıllardır ağlatan. Fakat ayrılık değil mi sevenlere güzel günleri anımsatan.