Bizlere ilkokulda telefonu 1876 yılında Graham Bell'in icat ettiği öğretilmişti. Ve yakın zamana kadar bütün dünya telefonun mucidi olarak Graham Bell'i kabul etmişti. Öyküye göre annesi doğuştan engelli olan ve hayatını sağırların duymasını sağlamak için çalışarak geçiren Bell, telin titreşimleri ile sesin iletildiğini fark etmesiyle telefonu icat etmişti.

Her ne kadar ünlü komedyen Cem Yılmaz gösterisinde telefonu icat ederken Bell'in eşiyle hayali sohbetlerinden komedi çıkartsa da gerçekte çok daha farklı bir komediyi bugün hala birçoğumuz yaşayıyoruz. Aslında telefonun mucidi olmasa da Bell 'Alo' kelimesinin mucididir. Dünyada birçok lisana aynı şekilde yerleşmiş olan 'Alo' kelimesinin sizce anlamı nedir? Aslında hiçbir anlamı olmayıp, Bell'in sevgilisinin adı olan Allessandra Lolita Oswaldo'nun kısaltılmış ismidir. Graham Bell kendi telefonunu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmiş. Atölyesinde telefon çalınca arayanın Oswaldo'dan başkası olamayacağını bildiğinden Bell, telefonu açar açmaz 'Allessandra Lolita Oswaldo' dermiş. Zamanla adını kısaltarak hitap etmeye başlamış ve telefonu her açışında onu 'Ale Lolos' diye karşılar olmuş. Çalışmaları uzadıkça daha da kısaltmış ve ona iki heceli bir ad bulmuş. Bu kısa ad 'Alo' imiş. Oswaldo, sevgilisinin bitmek bilmeyen deneylerinden rahatsız olmaya başlayınca Graham Bell'i telefonuyla baş başa bırakıp terk etmiş. Yaşlı Bell, sevgilisinin bir gün onu arayacağı umuduyla başka kişiler arasa da telefonun her çalışında sevgilisinin aradığını sanarak telefonunu 'Alo' diyerek açıyormuş ve artık herkes 'Alo' kelimesini telefonun açılış kelimesi olarak kabul ediyormuş. Bana bu gerçek hikaye Cem Yılmaz'ın sanal hikayelerinden daha eğlenceli ve ilginç geldi.

Dünya yüz yıldan fazla bir süre telefonu icat edeni Graham Bell olarak kabul etmişti. Gerçekte telefonun mucidi kimdir? Telefonu artık Graham Bell'in değil Antonio Meucci icat ettiği kabul ediliyor. Sağı solu belli olmayan, ama bazen de parlak başarılara imza atan Floransalı Mucit Meucci, ABD'ye 1850'de gitmişti. 1860'da, teletrofono adını verdiği bir elektrikli aygıtın çalışma modelini gözler önüne serdi. Meucci, Bell'in telefon patentinden 5 yıl önce, 1871'de bir tür geçici patent başvurusunda bulundu. Meucci aynı yıl, Staten İzland Feribotu'nun kazanının patlaması sonucu ciddi biçimde yanarak hastalandı. Çok iyi İngilizce bilmeyen ve işsiz olan Meucci 1874'te başvurusunu yenilemek için gerekli olan 10 doları gönderemedi. Bell'in patenti 1876'da tescillendiğinde Meucci dava açtı. Orjinal krokilerini ve çalışma modellerini Western Union'ın laboratuarına yollamıştı. Olağanüstü bir tesadüf eseri Graham Bell tam da bu laboratuarda çalıştı ve modeller esrarengiz bir biçimde kayboldu. Meucci; Bell'e açtığı dava devam ederken 1889'da öldü. Bunun sonucunda icadın sahibi Antonio Meucci değil Graham Bell oldu. 2002'de ABD Temsilciler Meclisi'nin aldığı 'Antonio Meucci'nin hayatının ve başarılarının tanınması ve Meucci'nin telefonu icat ettiğinin kabul edilmesi' kararıyla yiğit ölmüş olsa da hakkı geri verilmiş oldu.

Yüz yıl geçmiş olsa da tarih, gerçekleri ortaya çıkartmayı başarmış. Bugün Altay Kulübünün zor günler geçirmesinden faydalanıp Altay'ı sıradanlaştırmaya gayret eden ve sadece bir futbol kulübü olmaya indirgemeye gayret eden bir güruh var. Onların asla değiştiremeyeceği, tarihin gerçekleridir. Altay Kulübü, cumhuriyetin kurucusu devrimci insanlar tarafından kurulmuştur. Altay Kulübü semtteki çocuklar top oynasın diye değil, Balkan savaşlarıyla oluşan karamsar tabloda Türk ulusuna, ismiyle cismiyle bir kararlılık ve birliktelik sağlanması amacıyla kurulmuştur. Bu sebeple ismi bir semtten ya da vilayetten gelmemiştir. Bu tarihsel gerçek çerçevesinde bugün zor günler yaşıyor olsa da biraz da yüce önder Atatürk'ün söylediği gibi muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Varoluşundaki misyonuyla Altay Kulübü bir gün mutlaka tekrar ayağa kalkacaktır.