William Shakespeare'i bilirsiniz, XVI. yüzyılda yaşayan İngiliz şair ve oyun yazarı. Shakespeare'den neden söz etme gereği duydum? Altın yüzünden. Eserlerinde iktidar ve para hırsı üzerinde çokça duran William Shakespeare, Atinalı Timon adlı oyununda 'altın'ı bakın nasıl tarif ediyor.  "... Altın, değerli ama kırmızı altın. Siyahı beyaz, çirkini güzel, kötüyü iyi, yaşlıyı genç, korkağı cesur, sıradan insanı soylu yapan lanetli maden. Sen insanlar arasına kavgadan başka bir şey getirmedin... "

Yüzyıllardır insanlığın gündeminde olan 'altın'a bizim kuşakların olmasa da gelecek kuşakların gerçek 'değeri'ni vereceklerini düşünüyorum. Bu yazı ona katkı olsun diye yazıldı.

Yaşanmışlıklarla, yakın örneklerle devam edelim. Altın eskiden kovboy filmlerinde gördüğümüz gibi kolay yollardan elde ediliyordu, artık öyle altın yatakları kalmadı, şimdi yerin metrelerce altına iniliyor, milyonlarca kaya un ufak edilerek ortaya çıkan milyonlarca tonluk malzemeden siyanürle yapılan işlemle altın elde ediliyor. Bu arada doğada geri dönüşü olmayacak bozulmalara ve temizlenemeyen ağır metal kirlenmelerine yol açılıyor. Ülkemizde Bergama-Ovacık'la başlayan, Uşak-Kışladağı'nda, İzmir-Efemçukuru'nda, Kozak Yaylası'nda, Kaz Dağı'nda, Sivrihisar'da, Erzincan-İliç'te, Gümüşhane'de, Fatsa'da, Dersim-Ovacık'ta, Kayseri-Himmetdede'de, Yozgat-Boğazlıyan'da, Artvin'de daha pek çok yerde altın madeni çıkarma ve işletme faaliyetleri ya da hazırlık çalışmaları sürdürülüyor. Altın fiyatlarının çok yüksek olması ülkenin her yerini altın madeni sahasına çevirdi, yarattığı ekolojik yıkım maden bölgelerinde yaşanarak görülüyor.
 
'Çirkini güzel' yapan altın madenleri, yaşam alanlarımızı kirletiyor. Ovacık altın madeni sahasının önceki halini ve şimdiki halini karşılaştırmak yeter. Efemçukuru altın madeninin yarattığı ağır metal kirliliğini tespit eden bilirkişi raporlarını okumak yeter.
Altın madenleri sadece doğayı kirletmiyor, hukuku da kirletiyor, onlarca kez verilen yargı kararlarının uygulanmaması için hükümetler ile şirketlerin elbirliği ile oynadıkları "alicengiz oyunları" hukuk sistemini kirletiyor, hukuki güvenliği ortadan kaldırıyor.

5 Haziran Bergama, Dikili panel saldırısı

Shakespeare'in "insanlar arasına kavgadan başka bir şey getirmedi" diye suçladığı altın, günümüzde de kavga çıkarmaya devam ediyor. İki olaydan söz etmek istiyorum. Birincisi 5 Haziran 2005'te Dünya Çevre Günü nedeniyle Bergama-Çamköy'e gitmek isteyen ekoloji hareketleri üyelerine henüz madeni yeni devralmış olan Koza Altın'ın turuncu kıyafetli adamlarının taşlı, yumurtalı saldırısı [1], ikincisi de ertesi yıl 19 Ağustos 2006'da Dikili Emek, Demokrasi ve Barış Festivali kapsamında düzenlenen Siyanür, Altın, Çevre Paneli'nin yine aynı adamlar ve kadınlar tarafından basılması.[2]

Her iki olayda da şirket, altın kârlarını kaybetmemek için işçilerini altın madenine karşı yasal ve meşru mücadele edenlerin üzerine saldırttı, ne yazık ki madende örgütlü olan Türkiye Maden İş Sendikası da bu organizasyonun içinde yer aldı. Bu iki olay altının yarattığı değer aşınmasını, kirlenmeyi, düşmanlaştırmayı göstermeye yetiyor. Aradan geçen 10-11 yıla rağmen açılan davalar bir türlü bitmedi, Dikili panel baskını davasının Dikili Asliye Ceza Mahkemesi'nde 29 Haziran Çarşamba günü saat 10'da yapılacak duruşmasında karar çıkması bekleniyor. Davanın avukatı iken olağanüstü yollarla kendimi sanık bulduğum 5 Haziran saldırısı davasının da 30 Haziran Perşembe saat 14'te Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde duruşması var, bakalım ne olacak, bakalım davalar sonunda altının yarattığı kirin bir kısmı temizlenecek mi?

1466-1536 yılları arasında yaşamış olan filozof Rotterdamlı Erasmus da "Altın içeri girdiğinde, asalet kapıdan çıkar" demiş. İnsanlığın asaletini içeri sokmak gerek.

Erol Özkan da öldü

Cumhuriyet Gazetesi'ne uzun yılar pazar günleri Münih'ten yazan, Kozak Yaylasının, Kaz Dağı ve Madra'nın gerçek 'muhtarı' Erol Özkan, kopamadığı Kaz Dağı'nda geçirdiği kalp krizi sonucu geçen cuma günü aramızdan ayrıldı. Sevgili dostumuzun rahat uyuyabilmesi için ömrü boyunca çabaladığı Kozak, Kaz Dağı ve Madra'nın doğal ve kültürel varlıklarının korunması mücadelesini sürdürmek lazım.

Gaziemir Nükleer Atıkları Toplantısı'nı unutmayın

Geçen haftaki yazımın[3] konusunu oluşturan Gaziemir Nükleer Atıkları Ayrıştırma Projesi ÇED Halkın Katılımı Toplantısı'nı unutmayın.
Toplantı saati ve yeri:
28 Haziran 2016 Salı - Saat 14.00
Aydın Mahallesi 4304 Sokak No:1 Karabağlar adresindeki Mert Kıraathanesi
(Toplu ulaşım için: Üçyol'dan 92 numaralı Aydın Mahallesi otobüsü ile Sucu durağı)

[1] http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa_yazar.php?KartNo=32160
[2] http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa_yazar.php?KartNo=47156
[3] http://www.haberekspres.com.tr/izmirin-cernobili-nasil-temizlenecek-makale,4705.html