Bu hafta 20-22 Ekim günlerinde İzmir'de İş Sağlığı ve Güvenliği Zirvesi'nin üçüncüsü toplanacakmış. Zirvede on sektörde başarılı iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının yer alacağı deneyim paylaşım oturumları ve çalıştaylar yapılacakmış. Teknik gezileri, tarih ve kültür gezileri, konser ve kokteyl gibi sosyal etkinliklerin yer alacağı etkinliklerin yanı sıra düzenlenecek fuar ile iş sağlığı ve güvenliği alanında en az elli firmanın ürün ve hizmetlerini ziyaretçilere sunması hedeflenmekteymiş.(1)
İş sağlığı ve güvenliği, çalışanların iş kazalarından korunması, onların sosyal, psikolojik ve fiziksel sağlıklarının koruması amacıyla alınması gereken önlemler bütününü ifade eder. Katliama dönüşen iş kazalarının yaşandığı ülkemizde bu alanda yapılan çalışmalar son derece değerlidir. Bu noktadan bakıldığı zaman İzmir'de iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin toplantı yapılması hepimizi sevindirir. Gelin görün ki bu zirvenin bir başka amacı ve anlamı daha var.

İZSİAD İzmir Sanayici ve İş Adamları Derneği ve A Artı OSGB işbirliği ile düzenlenen zirvenin baş sponsoru kim biliyor musunuz? İzmir'in su havzasını kirletme pahasına Efemçukuru altın madenini işleten Tüprag Şirketi, sponsorlar arasında İzmir Büyükşehir Belediyesi de var. Programda Efemçukuru altın madenine yapılacak gezi dikkat çekiyor. İşte bu noktada itirazlarımız var. Efemçukuru altın madeni daha faaliyete geçmeden ciddi çevre kirliliğine yol açacağına dair hakkında onlarca bilimsel rapor düzenlenen, faaliyete geçmesinden sonra da mahkemece yapılan ilk bilirkişi incelemesinde de ağır metal kirliliğine yol açmaya başladığı somut olarak kanıtlanan bir işletme. Şimdi bu madeni işleten şirketin baş sponsorluğunda iş sağlığı ve güvenliği zirvesi toplanıyor. Ne yaman çelişkidir ki; İzmir'in su havzasını kirleten, sağlığını tehdit eden şirketin yanında su havzasını korumakla görevli İzmir Büyükşehir Belediyesi de yer almış.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Efemçukuru altın madeni için daha bir yıl önce "Tahtalı suyu altın madeninin tehdidi altında" dememiş miydi?(2)
Sayın Kocaoğlu'na 2009'un Eylül ayında yapılan Efemçukuru Köyü Üzüm Festivali'nde söylediği sözlerini anımsatalım; "Ama bu konu çok önemli. Çok hayati. Tüm İzmirlileri Efemçukuru'nu değil İzmir enfes üzümüne değil kentin suyuna toprağına sahip çıkması gerekir. Hepinizin huzurunda yasal bütün yolları deneyerek kentin ve kent insanının, ülkenin havasını, toprağını, suyunu sonuna kadar korumak için  namusun ve şerefim üzerine mücadele edeceğime söz veriyorum" (3)
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin altın madeni su havzasını kirletiyor diye Tüprag şirketi ile karşılıklı çok sayıda davası var.
Peki ne değişti? Verilmiş iddialı sözlere rağmen, karşılıklı onlarca davadan sonra altıncı şirket ile İzmir Büyükşehir Belediyesi neden yan yana geldi? Bunun anlamı nedir? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu su havzasını korumaktan, Çamlı Barajı'ndan ve Efemçukuru davasından vaz mı geçti?
Şayet 'namus ve şeref' sözlerinden bu noktaya gelindiyse durum çok vahim demektir.
Su havzasında ağır metal kirlenmesine yol açtığını göre göre; kirliliğe yol açanlar ile yan yana duranlar artık birlikte anılırlar, hukuki ve tarihi sorumlulukları da çok ağır olur. İş sağlığı ve güvenliği kılıfı da onları kurtarmaya yetmez.

***
Tahir Elçi'ye Saygı

Hafta sonu İzmir Barosu genel kurulu yapıldı, son iki yazımı baro seçimlerine ayırmıştım. İzmir Barosu genel kurulunda çok şey konuşulacağını tahmin etmiştim de Av. Tahir Elçi'ye dil uzatılacağı, ona saygısızlık yapılacağı hiç aklıma gelmemişti. Milliyetçi Avukatlar Grubu'ndan aday olan bir avukat Tahir Elçi'yi gruplar arası polemiğe malzeme yapma densizliğinde bulundu.
Diyarbakır Barosu başkanı olan Av.Tahir Elçi geçen yıl Sur'da çatışmalardan zarar gören 4 ayaklı Minare'nin altında vuruldu, vurulmadan önceki son sözlerinde; "İnsanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun. Tarihimize değerlerimize sahip çıkalım" demişti (4)
Sevgili Tahir hep barış, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve adalet için çırpınan, Kürt meselesinin silahsız, demokratik siyasetle çözümünü savunan eşi zor bulunan bir barış ve hak savunucusuydu. Ona dil uzatanlara 'Dur bakalım' demek önce avukatların borcu.
Baro başkanlığı görevi sırasında öldürülen Av. Tahir Elçi'ye baro genel kurulunda yapılan bu saygısızlık geçiştirilemez, kim seçilmiş olursa olsun İzmir Barosu'nun Yönetim Kurulu'nun re'sen disiplin soruşturması açmasını bekliyorum.

1 http://izmirisgzirve.com/#eluide45a5ad5
2 https://www.izmir.bel.tr/HaberArsivi/14928/ara/tr
3 http://www.izmir.bel.tr/HaberDetay/5543/tr
4