Şu dünyada sevgi büyük ihtiyaç.
Herkes sevmeye sevilmeye muhtaç.
Herkesle dost ol arkadaş.
Ömrümüz geçiyor yavaş yavaş.
Onda bunda şundadır.
Şunda bunda ondadır.
Mavi boncuk kimdeyse, benim gönlüm ondadır!

10 yaşındaki Bilge Hocam kızım Derin ile 7 yaşlarındaki kalbi bin bir renkli bir çiçek olan yeğenimi tanıştırdığım ilk Türk filmlerinden biridir 'Mavi Boncuk'!
Benim için sinemanın unutulmazlarındandır.
Ailecek babamın etrafında toplanıp izlediğimiz sımsıcak filmlerimizdendir.
Bize, aile ve dost aile olmanın değerini, güzelliğini hatırlatan.
Sevgi ve içtenliğin hayatımızdaki değişmez yerini yeniden bize gösteren.

Mavi Boncuk
Türk sinemasının en sevilen yıldızlarından oluşan grup, Emel Sayın'ın sahne aldığı lokantaya gidip, birbirinden güzel şarkılar eşliğinde, harika bir akşam yemeği yerler.
Bu keyifli yemek ile birlikte lokantanın güzel bir kazığına da maruz kalırlar ve hakkımızı arayalım derken üstüne bir de topluca dayak yerler.
Akraba, dost, komşu, hepsi birbirine karışmış bir şekilde aynı ya da karşılıklı evlerde yaşayan bu sevimli grubun ne yapıp edip gazino sahibinden esaslı bir şekilde öç alması gerekmektedir.
Müthiş bir plan yaparlar. Emel Sayın'ı kaçıracaklardır.

Böylelikle, Baba Yaşar, Şeker Kamil Usta, Süleyman, Yakışıklı, Kaymakam Cafer ve komşu evde annesi Adile ile oturan Mıstık olmak üzere birbirinden renkli karakterlerden oluşan bu ev halkına, çok komik ve amatörce kaçırılan Emel Sayın da eklenince, ev halleri daha da şenlenir.
Kahkaha, neşe, aşk, yer yer yanlış anlaşılmalar, mutlu sona doğru uzanması için aşılması gereken zorluklarla dolu maceramız da böylece başlamış olur.
Bu sıcacık maceranın diğer bir özel yönü de Emel Sayın'ın söylediği birbirinden güzel şarkılar.
İşte 'Bak Yeşil Yeşil'... 
Kapat gözlerini, kimse görmesin.
Yalnız benim için bak yeşil yeşil.
Gözlerin kimseye ümit vermesin.
Yalnız benim için bak yeşil yeşil.
Seni öyle sevdim, ölürcesine.
Tanrı'nın yazdığı şiircesine. 
İçimden geçeni bilircesine.
Yalnız benim için bak yeşil yeşil.

Sonra 'Duydum ki Unutmuşsun'...
Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini.
Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara. (...)
Hani bendim yedi renk, hani tende can idim. Hani gündüz hayalin geceler rüyan idim.

Unutulmaz 'Bir Gece Ansızın Gelebilirim'...
Bu kadar yürekten çağırma beni.
Bir gece ansızın gelebilirim...
Beni bekliyorsan, uyumamışsan, sevinçten kapında ölebilirim. (...)
Kal dersen, dağlarca severim seni. Bir deniz olurum ayaklarında.
Aşk bu özleyiş bu, hiç belli olmaz. Kalbim duruverir dudaklarında...
İnsanın yüreğinin içine işleyen, birbirinden derin, sevdalı sözleri ile sizi, bambaşka hissettiren şarkılarımız.
Aşk bir başkaymış sanki o devirlerde; besteleri de, anlatılışı da bir başkaymış. Şiirsel, destansı, zarif ve içten.
Özel sektörde çalışırken büyük bir mutluluk ve gururla içinde yer aldığım şirketimizin Klasik Türk Müziği Korosu'nun bir çalışmasından eve dönerken bindiğim takside kaptan, Klasik Türk Müziği kanalı açmış dinliyordu. Öyle hoş bir rastlaşma oldu ki bu, hemen kaptana koromuzdan bahsettim. Koro çalışmalarımızın, verdiğimiz konserlerlerin, bizi ne kadar mutlu, dingin, huzurlu yaptığını, Klasik Türk Müziği dünyasında bambaşka hislerle dolduğumuzu anlatmaya başladım. Kaptan şöyle bir baktı bana, 'O zamanlar aşk, aşktı... Sözü ile, bestesi ile, üstüne yazılan şarkılar bambaşkaydı' dedi.

Davetlisiniz!
Ne kadar üstünden zaman geçse de, yaşamımıza ait birçok şey değişmiş olsa da, aynı sıcaklığı, neşeyi, candan dostluğu ve sevgiyi yüreğimizin ta derinliklerinde bize hissettiren filmlerimizden biri 'Mavi Boncuk'.
Üstelik çok renkli karakterler ve unutulmaz güzellikteki şarkılar eşliğinde...
O sebepten, hadi, 'Mavi Boncuk' ile yeniden buluşmaya!
Davetlisiniz!