Son günlerde özellikle herkesin yakından takip ettiği bir konu var, içeriği kadın olan. Müftülere nikâh yetkisi verilmesi. Bazı yazarlara göre "Kayıt altında olduğu sürece, ne var bunda?". Bu akşam TV'de haber izlerken, "Müftülerin kendilerine verilecek yetkiyi başkalarına (yani diğer din görevlilerine) devredebileceği" kararıyla kanun tasarısının TBMM adalet komisyonundan geçtiği ve meclis genel kuruluna bu şekliyle geleceğini duyunca bunun ne anlama geleceği artık ayan beyan ortaya çıktı. Bu yaz ortalarında İçişleri Bakanlığı TBMM Başkanlığı'na "Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nı sundu. Tasarıda mevcut iktidarın kadınların yıllardır mücadele verdiği evlilik, miras, boşanma, gibi haklarına saldırıları söz konusu. Tasarı incelendiğinde yalnızca bu alanlarla sınırlı kalınmadığı, temel olarak kadınların bu haklara kavuşmasını sağlayan Medeni Kanun'a ve laiklik ilkesine yönelik bir saldırı olduğu görünüyor.
***
Nikâh, bir aile birliğinin kurulmasında, şahitler huzurunda erkek ile kadın arasında bir akit(sözleşme)tir. Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk ve birçok üst düzey din adamına göre, bu sözleşmenin dinisi-resmisi yoktur. Böylece nikâh, miras hukuku, bu evlilikten doğacak çocukların hukuku, boşanma söz konusu olduğunda bunun hukukunu belirleyecek bir sözleşmedir. Aslında Osmanlı İmparatorluğu döneminde de evliliğin kayıt altına alınması için ciddi mücadeleler verilmiş, nikâh öncesi gerekli soruşturmaları yapmayan, doğru kayıt tutmayan görevliler cezalandırmıştır. Cumhuriyet ile birlikte Medeni Kanun'un yürürlüğe girmesiyle kadınların hakları güvence altına alınmıştı. Çıkarılmak istenen yasanın halen yürürlükte olan anayasanın 174. Maddesi'ne de aykırı olduğu da kesin. Bu madde evlenme işleminin nikâh memuru önünde yapılacağını da içeriyor.
***
Aslında işler adım adım yürütülüyor. 2015 yılında Anayasa mahkemesi resmi nikâh yapılmadan imam nikâhının yapılmasını yasaklayan TCK'nin 230. Maddesi'nin bazı fıkralarını iptal etti. Böylece resmi nikâh yapılmadan dini nikâh yapılmasının önü açıldı. Komisyondan geçen tasarıda bir diğer nokta da sağlık kuruluşundan doğum belgesi alınarak yapılan nüfus kaydının, sözlü beyana bağlanması. Böylece çocuk yaşlardaki evlilikler, doğacak çocuklar denetimden kaçırılmış olacak. Zaten son zamanlarda tartışılan çocuk yaşlardaki evlilikler, tecavüzcüsü ile evlendirilme gibi insan haklarına aykırı eylemler hayata geçirilecek.
***
Temelde baktığımız zaman "Laiklik" din işleri ile devlet işlerinin biribirinden ayrılması ilkesi olduğuna göre, yapılan girişimlerle, laiklik kavramı ortadan kaldırılmaya, Medeni Kanun'un içinin boşaltılmasına, kadınların Cumhuriyet ile elde ettiği kazanımların, ufak ufak ellerinden alınmasına çalışılıyor. Sadece kadınların değil, Cumhuriyeti savunan herkesin karşı çıkması gereken değişiklikler bunlar. Bu değişiklikler ufak ufak yapıldıkça laik cumhuriyetten geriye bir şey kalmayacak. Bambaşka bir rejimle yönetilmeye başlayacağız. Bunun sinyalleri uzun zamandır veriliyor. Tabii ki anlayana.