Bu yazıma da, bizim zamanımızda diye bir giriş yaparken, durdum hayıflandım, ben artık yaşlandım diye. Ama niye benim zamanımda demenin yad etmek değil, değiştirilen dönüştürülen düzenin tatsız meyvelerini almaya başladığımız sonucuna vardım. Birazcık da sevindim yaşlı olduğumu var saymadığıma. Evet, benim zamanımda eğitim öğretim şimdikinden çok çağdaş, çok aydınlık idi. Bizler Cumhuriyetin yetiştirdiği kuşakların devamı idik. Önce vatan, ana baba, kardeş insan sevgisi ve saygısı ile dolu.

***

Bunları bana hatırlatan geçtiğimiz haftalarda Mecliste Hükümet programı üzerine yapılan görüşmelerde AKP adına söz alan AKP Milletvekili Naci Bostancı'nın anlatımları ve söyledikleriydi. Hasbelkader aynı günlerde karşılaştığım bilgili ve değerli dostumla 1980'lerdeki bu konularda zevkli bir sohbetin 2014'te örtüşmesi. O zamanlar bana demişti ki; "Çeşitli fakültelerden arkadaşlarım bana okudukları, varsaydıkları (bir kısmını okumadıkları halde) kitapların yorumlarını yapıp hava atıyorlardı". Devamla, Naci Bostancı da 1980'de Siyasal Bilgiler Fakültesinden (namı diğer Mekteb-i Mülkiyeden) mezun olmuş bir iletişimci. SBF'de 70'li yıllarda okumuş. Dolayısı ile o yılların Mülkiyeli öğrencilerin jargonu ve tavrı da kendisine sinmiş. Söz konusu yıllarda yanında kitapsız gezmek hele gazetesiz, dergisiz gezmek cahillik sayılır, hor görülürdü. Öğrencilerin bir kısmı kitap, gazete dergiyi gerçekten okumak, buldukları boş zamanı değerlendirmek için yanlarında taşırken, diğerleri duruma icabet etmek, öğrenci olduğunu belirtmek ve daha çok hava atmak için yanlarında taşırlardı. Bu kitapların başında Karl Marx'ın, Gramchi'nın, Hegel'in Dimitrov'un, Bernard Russel'ın kitapları gelirdi. Siyasi Bilim anlamında Kautsky, Raymond Aron ve Milovan Dijilasis de okunurdu. Roman olarak Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza", Tolstoy'un "Savaş ve Barış", Çehov'un ve Gorki'nin kitapları zaten okunmuş sayılır geri kalan kitaplarında okunup okunmadığı şu cümle ile sınanırdı, 'Okuduğunuzu varsaydığım falanca kitap'da da bahsettiği gibi' ifadeler kullanılırdı. Naci Bostancı'nın kişiliğine sinmiş olduğunu tavır hükümet programı ile ilgili yaptığı görüşmede CHP sıralarına sık sık dönerek "Okuduğunuzu varsaydığım Karl Marx'ın Das Kapital kitabında, ünlü tarihçi Arnold Toynbe kitabında der ki" yine okuduğunuzu varsaydığım Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza"'sında, Karamazov kardeşler der ki" cümlesiyle sözünü bitirirken, "Ben bir AKP'li olarak solcuların (CHP lilerin) okuması gerekip de, okumadığı kitapları dahi okumuş, hepinizden bilgili, entelektüel biriyim" mesajını verdi. Yani birçoğunun adı geçen kitapların belki de sadece ismini ve kitabın kapağındaki resmi bildiklerini ima etti.

***

Değerli dostum diyor ki, "Umarım Sayın Bostancı da bu kitapları okuyanlardandır. Ve bir zamanlar Mülkiyesinde büyüme teorileri dersinde okutulan basit yeniden üretim, genişleyen yeniden üretim, artı değer teorisi ve azalan kar haddi teorisini de bilenlerdendir. Çünkü muhterem, Das Kapital'i okuduğunu ifade ediyor ve merakla soruyor. Sayın Bostancı'nın mecliste bu üsluptaki konuşmasına bakarak şöyle diyor. "Sayın Bostancı varsayıyorum ki siz Recaizade Mahmut Ekremin "Araba sevdası" adlı romanını okumayanlardansınız "
Kendi adıma İzmir'deki en büyük eğitim meşalelerinden birini yakan müteveffa Bahattin Tatış'ı rahmet ve şükranla anıyorum. Türk kolejinin daha orta bölümünü bitirirken, Türk ve Dünya Klasiklerini değerli edebiyat öğretmenlerimizin yönlendirmesi ile okumuştuk.

Ya bu günkü eğitim müfredatı? Yeni müfredatla yeni TÜRKİYE.....