Şairlerime geçmeden önce yine has şairlerimden: sevgili dostum, özlemle andığım Ahmet Erhan'ın, "şair olmak zor ömre" tümcesini paylaşmam gerekiyor.
        
Biz solcuların varsıllığı, bu ülkede yıllardır iktidar olmuş sığ sağ anlayışın kilitlendiği Necip Fazıl dışında pek çok şairi yüreğimize basmamızdan gelir. Yüreğimize bastığımız şairlerimizin çoğu pek çok ülkenin diline çevrilmiştir ayrıca. Dolayısıyla ünlüdürler.
        
Ama ünlü olmasalar da yine has şairlerimiz vardır. Örnek mi?

Şairlerim 1, başlığı altında birkaç pazar söz edeceğim şairlerim arasında ilk şairim, yaşıtım saydığım İdris Atmaca (1954). Kalabalık kent İstanbul'da kendi halinde yaşar. Şiir kitaplarının adları Sancı, Şafak Sökerken, Ekmekarası Umut, Seyir, Mayası Onur, Kapısız, Efekare, Odasız Ayna, Filmin Devamı, Peşimde Biri Var, Uzak Atlı, Kemalyeri Zeybeği diye sıralanır. Gerçekten özgün bir dili vardır, insanı alır götürür. Günlük yaşamın telaşı içerisinde ayırdına varamadığımız, varsak da ıskaladığımız renkli ayrıntıları işler. Bu yüzden İdris'in şiirlerini yeniden yeniden okuduğumda hep kırlara çıkmışım gibi duyumsarım. Yeşil dokuya yayılmış kır çiçeklerinin bin bir renk ahenkliğinde dolaşırım. Kitapların sayfalarındaki dizeler yelkencilerin aradıkları rüzgârlarla doludur. Şiirlerindeki acının, hüznün arasında umut yine de ağır basar; ağır basar sıradan insanların güzelliği. Okur, okur, okurum.
         
Vefa, İdris'in kimliğinin temel taşıdır. Sevdiğini, dostunu asla unutmaz. Onları yüreğinde mücevher gibi taşır. Son kitabı Sedef'i (*), bu vefadan hareketle genç yaşta yitirdikleri ailesinin gelini Belgin'e, kendi babası Mustafa ile annesi Kadınana'ya, ortak arkadaşımız Cenk Kargı'ya, ortak arkadaşımız Sema Nilgün Özdemir'in aziz hatıralarına sunar.
         
Kitaptaki ilk şiir, çok sevdikleri, erken yitirmeleri sonucu acısını bağırlarına bastıkları gelinleri Belgin için şöyledir:

ölüm ne ki a oğul kırmızı kanatlı kelebek
yaşamak bir teselli gibi sunulmuşken hayata

sığamazsın evlere odalara
aralık kalmış perdeler hep içimizde sırlarımız
mandallarda parmakların sızılamış bilememişiz
bozkırın ne güzel gülen kızı hangi eldesin
gelengilerin tilkilerin binlerce yıllık düşmanlığı
yeşermiş ekinler neredesin

yansır gördüğün görmediğin kaybolur gidenin gelenin
uzayan bir gölge geçer kalır gömleğinde suretin
dolabın gıcırdayan sol çekmecesi sol çekmecesi
resimde alabildiğine gülüşün belgin
az önce kalkmışsın koltuktan sıcaklığın hani

telde kırlangıçlar telde kırlangıçlar
saksılarda sardunya menekşe yeni sulanmış
çamaşırların kurumamış daha ıslak duruyor
ocakta yemeğin daha tuzuna bile bakmamışsın
salınacak eteğinde mavin yeşilin alın

yaşanır hayat gökçe çaresiz yaşanır
helvayı çaylar etli ekmekler matemini kovalar
gider evini odalarını dolduran kalabalık
acılar ağıtlar anılar silikleşir zamanla
senin gibi yıkamazlar tabakları yıkamazlar
tuzluğun biberliğin koltukların değişir yerleri

bir rüzgâr esecek dalacaksın İlyas
her gece düşecek gönlüne esmer güleç yüzü
uyu uyan orda burada sanacaksın şimdi gelecek
savrulacak eteği odalarda sevgili bir telâşeyle
yemek kokuları gelecek mutfaktan duyacaksın
bakacaksın kimsecikler yok yine dalacaksın

uzaklardan gelen korna sesleri
hekimin acele çağrılması acele çağrılması
hemşirenin gülen yüzü asık yüzü telâşı
şişesinde yarım kalmış serum damlayan parıltı
süzülen sıvı koltuk odanın ağır kokusu

kayboldu son gördükleri görmedikleri
vurulan iğnenin sancısı bedeninde dolaşan kan
son sözleri son sözleri kayboldu
hayalleri bozkırda dörtnala gidişi arkada kalan bağ
uzaklarda çok uzaklarda bir gelengi ailesi hep

bak pencereden böyleydi hayat
kayboldu odanın duvarları karardı gün
cam kayboldu arkasında koca gökyüzü
bulutlar kuşların cıvıltısı rüzgârla salınan yapraklar
perdeye düşen aydınlık dışarıdaki gürültü
masada gazete spor haberleri sürahide su
yarım kalmış tatsız tuzsuz çorba kaşığın bardağın

İdris'in şiirlerini okurken Yunan Müzisyenler Eleni Karaindrou ile Haris Alexiou'nun içli sesleriyle seslendirdikleri mavi ezgiler hep yüzüme yüzüme esen imbat olur...

(*) Sedef, İdris Atmaca. Dönence Yayıncılık, Nisan 2016, İstanbul.