Hafta çabuk geçiyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden önceki belirsizlik sürüyor.
Hatta olumsuzluğun sürdüğünü, bazı çevrelerin sözde ikna edici ama siyasi söylemlerine rağmen, ekside olduğumuz gün gibi aşikar.
Herkesin beklentisi sürüyor.
Özet olarak güvendiğimiz dağlara kar yağdı.
Hep aklımızı çeldi
Şöyle geçen haftaya bakarsak, satış için olası yatırımcılarla müzakereleri yürütmek üzere Goldman Sachs'a yetki veren Bank Asya'da satış fiyatının belirlenmesi için kurumun riskli kredilerinin bankanın bilançosundan düşülerek hesaplanmasına çalışıldığı öğrenildi.
İlgi biliniyor
Geçen yıl sonundan bu yana ilk kamu katılım bankası kurulması çalışmalarını başlatan Ziraat Bankası'nın Bank Asya'ya yönelik ilgisi biliniyor.
Konuya yakın kaynaklar, Bank Asya ve Ziraat Bankası yetkililerinin bu hafta başında bir araya geldiği bilgisini verdi. Geçen pazartesi gerçekleşen görüşmede, taraflar arasında bir ön anlaşma imzalanarak müzakere sürecinin başlatılabileceği ortak görüşünün oluştuğu kaydedildi.
Edinilen bilgiye göre Ziraat Bankası, bu konuda bir yabancı kuruma yetki vermeyi de planlıyor. Kulislerde bu anlamda öne çıkan isim ise Deutsche Bank. Ziraat'ın yetkilendirmeyi tamamlaması ve üst düzeyde Bank Asya'nın satın alınması yönünde nihai kararın verilmesinin ardından kamuoyuna yapılacak bir açıklama ile iki kurum arasındaki görüşmelerin resmen başlaması bekleniyor.
Sıralamadan sırada
Türkiye'nin toplam turizm gelirleri içinde en büyük paya sahip ili Antalya, geçen yıl 12 milyon yabancı turist ağırladı, 16 milyar dolarlık turizm geliri elde etti. Kentin havaalanına yılda 20 milyon yolcu iniyor.
Antalya, cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılında 2023'te 40 milyar dolarlık bir ekonomiye sahip olmayı hedefliyor.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Çetin Osman Budak, 2023 Antalya Vizyonu için turizm, tarım, sanayi, çevre gibi alanlarda 55 ana başlıkta projeler oluşturduklarını belirtiyor ve şöyle konuşuyor:
Doğu Akdeniz sahil yolunun ve Antalya-İstanbul ve Antalya-Konya hızlı tren projesinin tamamlanması bizim için çok önemli. Sonuçta yılda 20 milyon turist ve 20 milyar dolar turizm geliri düzeyine oturacağız. Yaşlı kış turisti, sağlık turizmimiz de gelişecek. En az bir tanesi tarihi kent merkezinde olacak şekilde dört adet de üniversite kurulmasını planlıyoruz.
İzmir'de ETİK bir şeyler yapmaya çalışıyor fakat yalnız kalıyor.
Altay'a güç verecek
Temeli de merhum Erbakan tarafından atılan, kuruluşundan bu yana pek çok motor ve traktör projesi geliştiren, aynı zamanda bunların üretimini de yapan Tümosan, yerli tank projesi Altay'a da güç verecek.
Şirketten yapılan açıklamada, Savunma Sanayii İcra Komitesi'nin, teklif değerlendirmelerini tamamlayarak Altay Tankı Güç Geliştirme Projesi için Tümosan'la sözleşme görüşmelerine başlanması kararı verdiği bildirildi.
Proje için Tümosan'ın, en kısa sürede, en uygun fiyat ve en fazla yerli katkıyla projeyi gerçekleştirmeyi taahhüt ettiği belirtildi. Şirket, tank motorları ve güç iletim sistemlerinin tasarım, geliştirme, prototip üretimi ve tanka entegre edilmesi süreçlerini gerçekleştirecek.
Tümosan, geliştirme sürecinde 1500 BG tank motorları da dahil, 300-1600 BG aralığında dizel motor ve hidromekanik transmisyon tasarım yeteneğine sahip olacak. 2004'te Albayrak Grubu şirketlerinden Alçelik'in satın aldığı Tümosan, yıllık 45 bin traktör ve 75 bin dizel motor üretim kapasitesine sahip.
İşte merakla beklenen açıklama
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, yaklaşık 800 bin erkeğin yolunu gözlediği bedelli askerlikle ilgili en net sinyali verdi.
Önceki gün TBMM kulisinde gazetecilerle sohbet eden Bakan Yılmaz, 'Başbakanımızın Cumhurbaşkanlığı görevine başlamasının ardından ele alınacak ilk konular arasında bedelli askerlik var' dedi.
Yılmaz, aynı akşam Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çankaya Köşkü'nde verdiği resepsiyonda ise bu yöndeki soruları, 'Çıkıyor, az kaldı bekleyin' diye yanıtladı. Sonuncusu 2011 yılında çıkan bedelli askerlikle ilgili ilk mesaj, halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'dan gelmişti.
Seçim sürecinde katıldığı televizyon programlarında konuşan Erdoğan, 'Bedelli askerlik noktasında bekleyen sayısının 800 bin civarında olduğu söyleniyor. Seçimlerden sonra atılması gereken adımları atar, Genelkurmay Başkanımız, Savunma Bakanımızla gerekli görüşmeler sonunda bir neticeye varırız' demişti.
Zeytin(yağı) ekonomisi ve yeni yasal saldırı
Zeytin ve de zeytinyağı konusunda Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK:IOC) 2013/2014 ürün dönemine ait önsel rakamlara bakıldığında, dünya sofralık zeytin üretimi 2.511.500 ton.
Dünya lideri İspanya'nın üretimi yüzde 16 artışla 569 800 ton olacak gözüküyor. Dünya zeytinyağı üretimi ise 3 milyon ton dolayında.
Türkiye'de işlenen tarım alanlarının yüzde 3,5'inde 500 bin aile geçimini zeytincilikle sağlıyor.
Sofralık zeytin üretiminde yıllar itibarıyla sabit bir yükseliş olan Türkiye'de bu dönemdeki ürünün yüzde 5 büyüme ile 430 000 ton olması bekleniyor.
Türkiye'de kimisi meyve veren, kimisi de meyve vermeyen nitelikte zeytin ağacı varlığımızın 160 milyonu aşmış olup, 180 milyona vardığı da söyleniyor.
IOC raporuna göre zeytinyağı üretimimiz ise 180.000 tonu bulmuş gözüküyor.
UZZK yani Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyimize göre 2015 hedefi iddialı biçimde 700 bin ton!
Aslında UZZK için çok söylenen var, burada söz etmek istemiyorum.
Yine sözde tavsiye
Uluslararası bağlamda şunlar var: Ülkemizce de 5929 sayılı yasayla onaylanan Birleşmiş Milletler'in 2005 Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması; AB mevzuatında zeytin ve zeytinyağı ile ilgili başta 136/66 EEC tüzüğü olmak üzere binlerce sayfalık yasal düzenleme; 2010'da tekrar girdiğimiz IOC'in tavsiyeleri. Ülkemizde ise 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ve bu yasaya dayalı aynı adlı yönetmelik vardır.
Emperyalistler ve işbirlikçileri ülkemizde Zeytincilik Yasası'nı değiştirmek için 4 kez saldırmışlar, hep geri püskürtülmüşler. Beşinci saldırıda taktik değiştirerek bu kez yasa yerine yönetmeliği değiştirme manevrası yapan ama yine püskürtülen AKP altıncı kez yine yasayı değiştirmek için bir yeni yasa tasarısı hazırlamış!
Küçük boyutu
AB düzenlemesinde zeytinlik alanının en küçük boyutu bir dekardan fazla olamazken; AKP'nin yeni tasarısına göre, en az 25 dekarlık alan olmak zorunda. Yoksa ÇED yönetmeliği kapsamı dışına da düştüğünden kamulaştırma yoluyla, birilerine peşkeş çekilebilir.
Kime?
Yerli-yabancı dev gıda tekellerine, çevreyi mahvedecek madencilere, enerji yatırımcılarına vs. Kimi yandaş sermayedarların yatırım projeleri bile hazır.
Örneğin tasarıda jeotermal enerji de var, adrese teslim yasa yani!
Değişiklik istenilen hususların içerik ve biçimleri hükümetler değişse de aynı kalıyor! Sahiplerin istemleri yani amaçları aynı: enerji, madencilik, iskana açma, yol yapımı vs. !
Kurul kimin emrinde?
Karar alma için her ilde 9 kişilik bir Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu oluşturuluyor. Üyelerden 5'i bakanlıklardan, biri üniversite, biri ziraat odası, iki üye de meslek kuruluşu veya sivil toplum kuruluşundan!
Kurul en az beş üyenin oy çokluğuyla karar alıyor!
Zaten 5 oy kafadan; ekstra yandaşlar da olursa tadından yenmez, yeme de yanında yat.
DİPEKSPRES
İşsizliğin temel nedeni eğitim sistemi
TÜİK'in açıkladığı Mayıs ayı işsizlik oranı üzerine İstanbul Ekonomik Araştırmalar Derneği (İEAD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin bir açıklama yaptı.
İşsizlikteki düşüşün büyük ölçüde mevsimsel etkilerden kaynaklandığını belirten İEAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, işsizlik oranından ziyade giderek yapısal nitelik kazanan işsizliğin temel nedenlerine bakmak gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Bilgin'e göre, işsizliğin temel nedeni eğitim sistemi. Genç nüfustaki yüksek işsizlik oranına ve üniversite mezunlarının iş bulma zorluğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bilgin, Türkiye'deki mevcut eğitim sisteminin, özellikle yüksek öğrenimin; ekonominin, sanayinin ve iş dünyasının ihtiyaç duyduğu alanlarda ve niteliklerde işgücü yetiştirmekten uzak olduğunu söyledi. 'Mevcut eğitim sistemi, ekonominin gerçeklerinden kopuk' diyen Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, mesleki-teknik eğitim ile yüksek öğrenim sisteminin ekonominin ihtiyaçlarına uygun şekilde işgücü yetiştirecek biçimde yeniden tasarlanması gerektiğini savundu.