Eskilerden bu yana hep anlatılır. İttihat ve Terakki'nin Osmanlı'da egemen olduğu dönemlerde yani kısacası Enver Paşa'nın kudretinin zirvede tutunduğu günlerde aldatıcı görünmekle birlikte biraz da kurallara uymak gibi heves olduğundan mıdır nedir bir şeyleri yapmak isteyip de yasaya uygun bulunmuyorsa Paşamızın tanınmış sözü akla gelirmiş. Bilir misiniz ne dermiş Enver Paşa? Duyanınız, bileniniz vardır mutlaka; anımsatalım: "Yok kanun, yap kanun". Geçmişte o günlerin Enver Paşa'sı önünü tıkamak isteyenlere seslenip böyle yanıt verse de acaba o arzusuna bağlı çıkan kanunlara bile uygun davranabiliyor muydu? Sanmam, nedenine gelince anlatılanlara göre Enver Paşa heyecan adamıydı. Dolayısıyla biraz önce söylediğinden, istediğinden vazgeçip belki de tam tersini gündeme getirebilirdi.
Enver Paşa ile sürdürülen senelerin bir imparatorluğa nelere mal olduğunu yazmaya gerek var mıdır? Cephelerden eşi Naciye Sultan'a yazdığı romantik mektuplarda hayalci düşüncelerinin izleri eylemlerinde de görülmedi mi?
***
Peki, sormamız gerekir. Geçmişte Enver Paşamızın "Yok kanun, yap kanun" felsefesiyle yaptıklarının günümüzde yaşananlarla benzerliği yok mudur? KHK (Kanun Hükmündeki Kararname)'ler yetmiyor. Üstüne bir de "Torba Yasa" uygulaması var. Artık o yasalara "Torba Yasa" mı demeli yoksa "Çorba Yasa" mı denmeli? Öyle değil midir? Ne kadar da ilginç "torba" ve "çorba" hem kafiye açısından uyumlu düşüyorlar hem de düşünmede amaçlanana benzeme açısından uygun düşmekteler. Bence "Torba Yasa" demektense "Çorba Yasa" daha doğru olacaktır. Zira; çıkan yasalar tam tamına çorbaya benzemektedirler. Nasıl benzemiyor diyebilirsiniz ki? Örneğin çıkan 28.11.2017 tarihli son "Torba Yasa"da neler bulunmakta bir bilseniz? 130 maddelik kanunun maddelerinin bir bölümünü sıralayalım: A) Hemen tüm vergi kanunlarının kapsamları ve oranlarının değiştirilmesi, B)Yaz Saati uygulaması, C) Gazilere devlette memur kadrosu, D) Lojman satışı, E) Madenciliğin düzenlenmesi, E) Milli Sivil Havacılık Güvenlik Kurulu'nun oluşturulması, F) Şans oyunlarındaki Veraset ve İntikal Vergisinin oranının % 10'dan % 20'ye çıkarılması, G) T. Optisyenlik ve Gözlükçülük Birliği'nin kurulması ve daha niceleri. Bir kez düşününüz bu üst bölümde sıralananlar ayrı ayrı kanun başlığı olacak iken karıştırılarak çorbaya dönüştürülerek meclisimizden çıkabiliyor. Dahası da var, yüz küsur maddeli yasaya meclisteki görüşmeler sırasında gece yarılarında olmadık yani mantık dışı bir madde de eklenebiliyor. Olmaz demeyiniz, geçmişte örnekleri yaşandı. Ne diyebiliriz ki? Nasıl da benziyor, "Yok kanun, yap kanun" denilmesine.
Bu arada bu maddeler mecliste oylanırken fevkalade önem taşıyan örneğin taşeron uygulamasına son verebilecek maddeler üzerine bir şeyler yapmak kimsenin aklına gelmiyor. Nasıl olsa "Çıkmaz ayın son çarşambası" var. O zaman yaparız (!)
***
Oysa gayet iyi anımsıyorum, unutulmaz hocamız Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun medeni hukuk derslerinde üzerine basa basa "Kanun Yapma Tekniği" üzerine söylediklerini. Elli seneyi geçmiş olmasına karşın demek ne denli önemsemişiz ki aklımdan çıkmamış. İ.Ü. İktisat Fakültesi'ndeydik üstelik ama hocamız kanun yapma tekniği konusunu öylesine canlı ve Frenkçesini de söyleyerek "Kodifikasyon" diyerek anlatmış olmalı ki nasıl aklımdan çıksın?
Dolayısıyla ben hukukçu değilim ama hukukçu dostlarımdan duyduklarımdan biliyorum. Bu işler giderek çorbalaşıyor. Böylelikle yasaların prestijleri de giderek yitiriliyor olmalı.
Esenlikle kalınız...