Ülkede yaşanan gelir adaletsizliği ve fahiş fiyatlar ailelerin alım gücünü düşürürken öğrencilerin okula gitmesini sağlıyor. OECD'nin yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'deki gıda enflasyonunun yüzde 68,1'e yükselmesi, Avrupa ülkelerinin ortalamasının kat kat üzerine çıktığını gösterdi. Haber Ekspres gazetesinden Turgay Kılıç'ın haberine göre, Enflasyonun artması, vatandaşları pazar ve market raflarındaki 'taklit tahşiş' ürünlerine yöneltirken TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ulaş Kırım, çocukların okula aç gitmesinin eğitim hayatını kötü etkilediğinin altını çizdi. Başkan Kırım, "Veliler, çocuklarının kırtasiye malzemelerini, okul masraflarını ve giysilerini almakta zorlanırken öğrenciler, her sabah okula aç giderek eğitimindeki verimliliği düşüyor ve başarısız bir hayata başlıyor. Bu sebeple de çocuk, okuldan uzaklaşmaya başlamasının ilk sebebiyle karşılaşır" dedi.

Açlık, kız çocuklarının ayağını kesiyor

Öte yandan birden fazla çocuğu olan ailelerin, ekonomik zorluktan dolayı çocukları arasında tercih yaptığını vurgulayan Başkan Kırım, "Birden fazla çocuğu olan aileler, ekonomik zorluklarla mücadele edemediği için çocuklarından birini okuldan almak zorunda kalıyor. Bunu bizzat gördük, yaşadık. Şayet o ailede kız çocuğu varsa, öncelikle o kız çocuğu okuldan alınıyor. Okul yemeği ise bu yüzden çok önemli" dedi.

Fırsat eşitsizliği mahvediyor

Başkan Ulaş Kırım, çocukların dünden kalma yemek veya bayat kahvaltıları tüketmek zorunda kaldığına da işaret ediyor. Kırım, "Çocuklar, okulda ücretsiz yemeğe, suya ulaşamadığı için dünkü yemek ve kahvaltılıkları çantasına koyup okula gidiyor ve okulun çeşmesinden su içiyor. Yaptığımız incelemeler, okulda açlıktan bayılan, derslerini dinleyemeyen çocukların sayısının arttığı yönünde. Bir çocuk, okul arkadaşı kantinde bir şeyler alırken kendisi aynı kantinden yiyecek ve içecek alamadığından okuldan ayrılıyor. Bugünkü fırsat eşitsizliği, çocukları köreltiyor, eğitim hayatını mahvediyor" dedi.

Konak'a hizmette çifte imza atıldı Konak'a hizmette çifte imza atıldı

Ücretsiz gıda ve su haktır

Konuyla ilgili bir açıklama da TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak'tan geldi. Toprak, ek olarak "İzmir'in özellikle bugün söylediği bir şey değil, yıllarca üzerinde durduğumuz bir süreç. Hepimizin yoksul, çoğumuzun aç olduğu bir dönemde çocukların ücretsiz bir öğün yemeğe ve suya ulaşması en temel haktır. Biz okullarda yarım litrelik suyun yaklaşık 8 liraya alındığını görüyoruz. Bu çocukların günde en az 3 şişe su içtiğini düşünürsek günde 24 lirayı sadece su içmek için harcaması gerekecek" ifadelerini ekledi.

Çocuk işçiliğinin önü açılıyor

Gıda Mühendisi Uğur Toprak, çocuk işçiliğine dikkat çekerek "Çocuklar, ailesinin ekonomik şartlarından dolayı yemeğe ve suya ulamaşadığı için okul saatleri dışında çalışmak zorunda kalıyor, okul harçlığı çıkarmanın yolunu arıyor. Bu da çocuk işçiliğinin önünü açıyor" dedi.

Çocuklarda 'taklit tahşiş' tehlikesi

Öte yandan market ve pazarlarda 'taklit tahşiş' ürünlerinin çokça satıldığı dikkat çekildi. Başkan Kırım, bu ürünlerin sağlıksız olmasına yönelik bir pencere açarak "Özellikle aileler, alamadığı sucuğu, peyniri, çikolatayı sırf çocuklarının nefsini kırmak için ona benzer, ucuz ürünleri tercih ediyor. İşte biz de buna 'taklit tahşiş ürün' diyoruz. Sağlığı tehdit eden ama ucuz ürünlerdir."

Çocuklarda yiyecek çeşidi azaldı

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Seha Yüksel, "Bir ailenin sağlıklı beslenmesi için istediği koşullar uygun değilse, çocuklar da bundan nasibini alıyor" diyerek çocuklarla yaşadığı diyaloğu ise şöyle açıkladı:

"Koruyucu aile hekimliği yaptığımız 15 yıl öncesinde çocuğumuza 'Ne yediniz?' diye sorduğumuzda 'Köfte, makarna, yoğurt, salata' diyordu. Aradan birkaç yıl geçince bu mönü, azaldı 'Makarna, yoğurt, salata'ya düştü. Son olarak aynı soruyu sorduğumuzda ise sadece 'makarna' yanıtını verdiler. Bazı çocuklar 'patates yedik' diyorlardı."

'Kabahatli hepimiziz'

Dr. Yüksel, çocukların aç kalmasının toplumsal bir kabahate bağladı ve şunları ekledi:

"Okullar açılıyor ama çocukların karnı açlıktan zil çalıyor, bunun kabahatlisi kim? Beslenme çantasına yemek koyamayan anne mi kabahatli, 12-14 saat çalışan ek iş yapan ve yine de yetemeyen baba mı kabahatli? Ya da okula aç gelen öğrencisini bir şekilde yemek yedirmeye çalışan öğretmen mi kabahatli? Kabahatli aslında hepimiziz. Bu çocukları aç yatırmamak bizim görevimiz, bu çocukları okulda derslerini dinlerken açlık içinde zorla ayakta durdurmamak bizim görevimiz. Bizim görevimiz bu çocukları tok tutmak. Bu çocukların neye ihtiyacı var? Kamu idaresinin görevi çocukları tok yatırmak, okulda tok eğitime devam ettirmektir. Zaten çocuklarımız sabah erken saatlerden evlerden çıkıyorlar ve kahvaltı yapamıyor, yapılacak olsa ne yiyecek? Çocukların karnının doymasına, temiz suya ihtiyacı var."