Oscar Wilde hiçbir centilmen erkeğin çok parası olmamıştır derken haklı mıydı acaba ? Bir centilmen gerçekleri pat diye söylemez belki ama en gergin anlarda bile seçtiği kelimeler ve daha önemlisi kullandığı sıfatlar yüzünden  o erkeğe aşık olabilir ya da ondan nefret edebilirsiniz ancak böyle birinin  vaatleri bir kadını ne kadar mutlu ediyorsa  nazik bir hanımefendinin tamamen kendi kararları ile veya spontane bir şekilde   yaşadığıı bir romantizm  böyle bir centilmenin yaklaşımı ile ne derece çatışırdı ?Çünkü alınan kararların sadece ekonomik gerekçelerin dışında belirli bir düzeyde zeka da gerektirdiğini herkes bilir ancak şurası bir gerçektir ki aldığınız her karar yanlıştır.İlk anda bu iddiaya karşı çıkabilirsiniz ama şu cümleden sonra ikna olacağınızı düşünüyorum. Alınan her kararın hayatınızın belli bir döneminde tamamen size özel olan maddi ve manevi diyebileceğimiz belki çok daha özel olan başka kararların tesiri altında alınmadığını kim iddia edebilir ki.?Zaman geçer, siz değişirsiniz, çevreniz değişir,  oturduğunuz mahalle değişir, kentler değişir, ülke bile değişir ve algılamalar değişir ve böylece yeni deneyimlerle birlikte  yaş aldıkça  ulaşılan bir bilgelik  biraz da yaşın verdiği umursamazlıkla harmanlanınca ortaya bir zamanlar size doğru ve ideal gelen bir karardan eser kalmaz. Şimdi aşağıda okuyacaklarınız bir zamanlar toplumun her kesiminden insanların belirli bir zaman diliminde belirli koşular altında aldıkları kararların temellerini oluşturması bakımından dikkat çekicidir.
Ve tüm bu sözler aslında söylenmek istenen ama size bir türlü söylenemeyen gerçeklerdir ve  her zaman farklı şekillerde ifade edilir.Öyledir çünkü aksi durumda dünyanın altı üstüne gelebilirdi. Örneğin kenar mahallede bir kişi “aptal” olarak tanımlanırken  kentin biraz daha zengin ve  seçkin kesimlerinde bu durum “yetersiz” kelimesi ile yer değiştirir ama asıl söylenmek istenenleri halkın jargonuna çevirmek gerektiğinde çoğu zaman ortaya oldukça komik ifadeler çıkabilir ve öyle olması da çok doğaldır çünkü ünlü komedyen Charlie Chaplin’in de dediği gibi nihayetinde  hayat bir komediden ibarettir.

POLİTİKACILAR AÇISINDAN

İKTİDAR NE DEMEK İSTEDİ? :Şimdi zam yapıyoruz desek halk bizi tefe koyar.Çünkü seçimden önce yapmayacağız dedik, en iyisi mi biz fiyat ayarlaması diyelim.Halk zam kelimesini sevmez.Gerçi seçimden önce de o kadar attık-tuttuk ama neyse ki hiçbirini hatırlamıyorlar bile.

ANA MUHALEFET PARTİSİ NE DEMEK İSTEDİ ? : Aslında biz de biliyorduk iktidara gelemeyeceğimizi ama ne deseydik yani ? Biz aslında alacağımız oy oranını üç aşağı beş yukarı biliyoruz sadece iktidarın oylarını düşürebilir miyiz ya da başka partilerden biraz oy alabilir miyiz diye hayal kuruyorduk.Hepsi bu.

ESKİ BİR BAŞBAKAN NE DEMEK İSTEMİŞTİ  ?:
“Enflasyonu 500 günde indireceğiz” demişti eski bir başbakan.500 günün sonunda neden enflasyon düşmedi  diye soran gazetecilere ne demeliydi sizce? O da şöyle dedi “Hiçbirşey söylemeseydik daha mı iyi olurdu ? Doğrusu  bu verilebilecek en mantıklı ve dahiyane cevaptı.
Bu halka biz bir umudu aşıladık aslında , gerçekleşir ya da gerçekleşmez ama biz politikacılar zaten umut satarız demek istemiş de olabilirdi. Politikacılar daima umut satar.Hayatta halkın ihtiyacı olan tek şeyi..Yani her şeyin yarın daha iyi olacağı yanılsaması.Oysa oyunun kuralları değişmedikçe hiçbir şey değişmeyecektir  yani büyük balık yine küçük balığı yutacaktır ve sonunda  yüz yıl geçse de halk maaşların azlığından yakınacaktır.

MUHALEFET PARTİLERİ NE DEMEK İSTEDİLER ?

Şimdi siz bizim parti dururken niçin gidip o partiye oy verdiniz kİ? Sizin derdiniz ne? Hayatınızda herşey çok mu mükemmeldi sanki ? O beğendiğiniz kadın veya erkek sizi yine beğenmiyor.Çıkmak istediğiniz o harika yerlerdeki  tatillere  yine gidemediniz. Yine sosyetik mekanlarda boy gösteremediniz.Yine aynı kenar mahalledesiniz,yine aynı kişilerle ağlanıp sızlanacaksınız yıllardır yaptığınız gibi.Bu nasıl bir kalabalıktır ? Öyle ise ne haliniz varsa görün.

KADIN-ERKEK DİYALOGLARI :

KADIN-ERKEĞE : Seninle küçük kasabamdaki mütevazi hayatımdan ve aile baskısından kurtulmak ve büyük bir şehirde sırtımı sana yaslayarak rahat bir hayat yaşamak için evlendim, amacım bir de çocuk yapmaktı yoksa sana aşık olduğum ya da sana bayıldığım için değil, artık  bu evlilik sözleşmesi  misyonunu tamamladığına göre senden kurtulmam lazım ama buna ne vicdanım ne de maddi durumum müsait,anlaşılan o ki  bekleyeceğiz artık doğru zamanı.

ERKEK-KADINA : Bana çok askıntı oldun,aslında senden bıktım ama iyi bir alternatif bulana kadar birbirimizi idare edebilirsek edelim yoksa en iyisi zamana bırakmak.(Zamana bırakmak burada ikimize de iyi bir kısmet çıkana kadar demektir zaten )

KADIN-SEVGİLİSİNE : Seninle evlenmem mümkün değil,ne yakışıklısın, ne de çok paran var.Daha kötüsü vasat ve başarısız birisin.Karizman da yok.Seninle ne işim vardı dersen napiyim, canım sıkılıyordu ,herkesin bir sevgilisi vardı bende seni kullandım.Zaten herkes birbirini kullanır.

ERKEK-SEVGİLİSİNE  :Seninle evlenmek çok akıllıca gözükmüyor.Dünyada milyarlarca insan varken neden sen diye sordum  kendime  ve doğrusu bu ya tutarlı bir cevap bulamadım.Seninle ne işim vardı dersen kendi yörüngemde senden iyisi yoktu,üstelik makyajla bayağı da güzelleşiyorsun eh nihayetinde ben de bir erkeğim yahu.

EVLİ KADIN –KOCASINA  :Kaderin cilvesi işte, seninle bir şekilde bir aradayız, en azından sorun çıkarma, zaten arkadaşlarım arasında en kötü evliliği ben yaptım, koca –kocadır diye çekeceğiz artık ,en azından içkisi-kumarı yok deriz , üstelik şu çocuğun da iyi-kötü bir sponsora yani babaya ihtiyacı var.
 
PATRON-ÇALIŞANLARINA: Siz beceriksizler sürüsü  ile bu şirket yönetilmez ama bu paraya sizden daha zeki daha becerikli birileri de  burada çalışmazdı, ancak sizi bulduk,

ÇALISAN –PATRONUNA:  Bu kadar egosu şişkin aşağılık duygusu içinde büyümüş ve zamanında itilmiş kakılmış bir kenar mahalle adamına yetki verirsen işte böyle acımasız  olur.Sonuçta sevgili müdürüm sen de bizden birisin .Daha yetenekli değilsin daha şanslısın sadece.

BİR SAVAŞTA KOMUTAN-ASKERLERE : Aslında bu savaşta çoğunuz öleceksiniz,  sağ kalırsaniz şanslısınız, madem öyle ölürken birkaç kişiyi temizleyin bari.

TEKNİK DİREKTÖRDEN-OYUNCULARA : Böyle güçlü bir takıma karşı kazanma şansınız  yok ama neyse çıkın aslanlar gibi oynayın bakalım ne olacak ben de merak ediyorum.Siz etmiyor musunuz yoksa ?İyi ki etmiyorlar.

BAKANDAN-ÖĞRENCİLERE: Boşuna çalışmayın zaten kazananlar belli, diyelim ki kazandınız ama  iyi okullar gitmek için o para sizde nerde? Ama,olsun yine de  girin sınavlara,tecrübe olsun.

ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARDAN BİR ERKEĞE : Aslında bu kadın sana çok.Senin gibi bir aptalla ancak paran icin evlenmiştir.

ÜÇÜNCÜ SAHISLARDAN BİR KADINA: Bu adamın nesini beğendin de evlendin? Bu kadar çaresiz miydin yoksa bu kadar cok mu çocuk istiyordun ya da  30 una geliyorsun diye paniğe mi kapıldın ? Bunu genellikle diğer kadınlar söyler ama onlar tüm kocaların yüzünün aynı olduğunu bilirler yine de.

VELİDEN ÖĞRETMENE: Benim çocuğum zeki ama pek ders çalışmıyor ama bu onun aptal olduğunu göstermez.” Göstermez gerçekten ama veliler şunu bilmez. İnsan sevmediği şeyi anlamaz ve anlamadığı şeyi de sevmez.”Ancak bazı otistik çocukların kendilerine göre bazı alanlarda çok sıra dışı yetenekleri olduğunu kabul etmeliyiz ki gerçekten bu eğitim sisteminde onların işi çok zordur.

ÖĞRETMENDEN VELİYE: Bana bakın ben başarılı mıyım ? Öyle olsam burada işim ne. ? Çocuğunuz sözel derslerde çok iyi ama kafası hesap kitap derslerine basmıyor.Halk böylelerine aptal diyorsa bizim suçumuz ne ?Ama çok terbiyeli bir çocuk,bu dünyada herkes bir şekilde bir işe yarar.Sonuçta tencere yuvarlanır kapağını bulur.Dert etmeyin.Bu arada çocuğun zekası anneden gelir, önce siz kendinize bakın bence .Hayatta neler başardınız da çocuğunuzdan olağandışı başarılar istiyorsunuz.?Biz okul olarak zeki çocukları vitrine koyar para kazanırız sizinki vasat ama dua edin ona burada bir yer açtık.Paraya ihtiyacımız olmasa prestijimizi riske atmazdık.Bu arada size bir sır veriyim mi? Şu zekiler var ya, hangi okula gitseler başarılı olurlar.Okulun bunda zerre kadar payı yok.

AİLESİNDEN  KIZ ÇOCUĞUNA: Bak Ayşe de evlenmiş, zaten herkes evleniyor bu mevsimde.Biz de yaşlanıyoruz artık.Bu emekli maaşları ile geçinmek zorlaştı.İyi bir kısmetin çıksa da evlensen iyi olur, işin gerçeği sevgili kızım aşk ve evlilik ayrı şeylerdir.Ben evlenirken babana bayılmadım ama kavga-gürültüsüz herkes sorumluluğunu yerine getirdi ve saygı çerçevesinde bugünlere geldik. Aşk bir tesadüftür ama en önemlisi aşk ve evliliği ayırmaktır. Evlenmek işe girmek gibidir, zamanı gelince evlenirsin, zamanı gelince askerlik yapan erkekler gibi. Bir kızın evlenmiş olması onun mutlu olup olmamasından daha önemlidir. Hayat bir uzlaşmadır, dans etmek gibidir. Bir şekilde birini sevmeye çalış.

BU YAZARDAN OKUYUCUYA:

Kimse kendisini aldatmasın hayat tamamen varsayımlardan oluşur ve sonra beklentiler başlar ve hayallerimize göre karar verir ve umutlarımıza göre hareket ederiz. Genellikle varsayımlar yaparken mutludur ortalama insanlar ama beklentilere gelince sıra onlardan mutsuzu yoktur. Para önemli değil yeter ki aşk olsun diyen kadınlar kendi aralarında öyle bir rekabete girerler ki sonuçta erkekleri de unutup birbirlerine girerler. Erkeklere gelince orta yaşlarında öyle bir krize girerler ki bu hüzün üzerine bir kitap yazılır ve genellikle hepsi ya bilge haline gelir ya da çılgınlaşır.Skandalların önemli bir bölümü de bu yaşlarda olur.

Ama kim bunları söylemeye cesaret edebilir ki. ?Eğer etmişse olasılıkla bu sözler onların son sözleri de olabilir.Ya da bu sözlerle ya bir hain gibi asılmayı ya da bir kahraman gibi alkışlanmayı hak edebilirler.
Ama neresinden bakarsanız bakın ortalama insanlar gerçekleri duymaktansa hayal kurmayı tercih ederler ve bu onları hayata bağlayan tek köprü olur.

Bana hiç pahalı bir hediye almadın diyen bir kadın aslında neyi demek ister? Az paraya sana ilgi göstermek ağırıma gidiyor mu demektir bu.?  Ama bana sorarsanız şunu demek istiyordur. “Seni asla sevmeyeceğim ama belki çok para bir gecedeki karanlığın  tüm çirkinliklerin üstünü örtmesi gibi her şeyi görünmez kılabilirdi.”

İşte bu sözlerden sonra bizler de şunu bir kez daha şunu hatırlamalıyız:
”Aşk ve hüzün asla saklanamaz ki.”