Türkiye, 3. karşılaşmasında Lüksemburg deplasmanındaydı. Önceki 2 mücadelesinden de sahadan farklı galibiyetle ayrılmıştı. Bu sefer işi o kadar kolay olmayacaktı. Çünkü rakip takım milletler topluluğu gibiydi. Devşirme oyuncu sayısı çoktu. Ve dahası onlar da 6 puan almayı başarmışlardı.

***
Karşılaşmaya Türkiye, diğer maçlarda olduğu gibi hızlı başladı. Tam saha pres ve tatlı sert futbol... Yaklaşık 15 dakika boyunca top oynatmadı, tek kale bir mücadele izlettirdi. Kalesine ilk kez 13. dakikada yaklaştılar. Onda da müdahale sonucu çarpan top kaleciye gitti, pozisyon olmadı.
Ama ne zaman pres düştü, o zaman Lüksemburg oynamaya ve toplu şekilde karşı yarı alana geçmeye başladı.
İkinci yarı topla daha çok oynayan taraf ev sahibiydi. Ancak pozisyonları neredeyse yoktu. Karşılaşma sonuna kadar da bulamadı.
***
Genel olarak oyuna Türkiye hakim olsa da pozisyon sayısı çok azdı. Diğer karşılaşmalarda olduğu gibi ceza alanı ve civarında tamamen etkisiz kaldı. İlk gol elle oynama sebebiyle penaltıdan, ikinci gol de defansın ıska geçmesi sayesinde geldi. Dar alanda pas yapma, kapalı defansı aşma konusu oldukça düşündürücü bir durum. Bunda bir ilerleme hala olmuş değil. Çok çalışılması gerekir.
İyi olan tarafı iştahlı oyunuydu. Çok koşuldu, rakibe nefes aldırılmadı, tatlı sert müdahalelerle kalesinde pozisyon oluşmadan durduruldu. Ama atlamamak gerekir ki, pres yapılırken saniyelik gecikmeler yaşandı. Pas verildikten sonra baskı yapıldı. C Ligi'nde bu kadarı da yeterli olabilir ama üst seviye rakiplerde bu gecikmeler tam tersi dezavantaj meydana getirir.
***
2 Lüksembuglu 3 Türk... Top Lüksemburglularda. Türkiye ceza alanı solu, taç çizgisi civarı. 1 kişi topla oynayana pres yaparken, 2 kişi sadece izliyor. Rahat pas atılmasına izin veriliyor. Topu alana 2 kişi baskı yaparken, diğer kırmızı beyazlı oyuncu onları izliyor. Ev sahibi takım oyuncusu hareketleniyor, kendini boşa atıyor ama onunla ilgilenen yok. Tabii ki topu tekrar alıyor ve kaleyi cepheden gören bir yere gelmiş oluyor. İşte size büyük bir zafiyet. Bunun gibi hataları çok yaptığımız için Avrupa’nın en alt liginde mücadele ediyoruz.
***
Melih, köşe gönderini biçti, parçaladı. Yenisi gelene kadar 3 dakika oyun durdu.
Sahaya yanıcı madde attılar. Sonrasında 2 kere oyun alanına seyirci girdi, oyunun durmasına neden oldu. Kameralar bu kişileri ekrana yansıtmadı.

ALG Spor kupayı hak etti

Türkiye Kadın Futbol Süper Ligi şampiyonu İzmir'de belli oldu. İlk yarıyı geride kapatan ALG Spor, 2. yarıda bulduğu gollerle sahadan 2-1 galip ayrıldı ve kupayı kaldıran taraf oldu.
***
Oyuna ALG Spor tamamen hakimdi. Çok iyi pas yaptı. Özellikle aralara, defans arkasına atılan paslar takdir edilecek kadar güzeldi. Bu sayede kaleciyle karşı karşıya kalındı ama sadece 1 tanesi golle sonuçlandı. Buna karşın Fatih Karagümrük sahada pek varlık gösteremedi. Takım oyunu ve paslaşma yoktu. Koordineli bir atak göremedik. Bu yüzden de pozisyon bulmakta zorlandı. Ama daha 42. saniyede penaltı kazandı, bundan kötü vuruş yüzünden faydalanamadı. Kaleciden dönen top tamamlandı, iki direğe de çarpıp, çıktı.
Fatih Karagümrüklü oyuncular sahada daha fizikli ve güçlü duruyorlardı. Bunu hiç kullanamadılar. ALG Sporlu oyuncular daha zayıf, daha kısa boylu gibiydiler ama hiç ezilmediler. Teknik kapasite olarak büyük üstünlükleri onları zafere götüren etken oldu.
***
İki kaleci de benzer 2 hatalı gol yedi. Aynı kale aynı taraf. Biri korner diğeri de köşe gönderine yakın çapraz konum. Duran topta kaleye doğru gelen meşin yuvarlağa, rakip oyuncuların dokunma olasılıkları yüzünden kaleciler hamle yapmadılar ve golü yediler. Oysa topa odaklanıp, ona göre hamle yapsalar rahatlıkla kurtarırlardı. ALG Spor'un kornerden attığı golde kaleci dışında kale önünde kalabalıklaşamayan rakip takım oyuncularının da büyük hatası vardı. En basiti arka direkte 1 kişi beklemiş olsa gol kesinlikle olmazdı.
Ek olarak ALG Spor kalecisi Selda Akgöz’ün degajları rakip yarı alanın ortalarına kadar gitti. Bu mesafeye erkekler Süper Ligi’nde bile atamayan kaleciler var.