FATİH ÖZKILINÇ- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mart ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endekslerini açıkladı. Mart'ta tüketici fiyat endeksi yıllık yüzde 16,19 artarken aylık enflasyon ise yüzde 1,08 olarak kaydedildi. Altıncı ayında da yükselişini sürdüren enflasyon, 2019 Temmuz ayından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. TÜİK verilerine göre mart ayı enflasyonunu en fazla artıran yine gıda grubu oldu. Gıda fiyatlarında yıllık enflasyon yüzde 17,44 olarak kaydedilirken bir önceki aya göre yüzde 1,13 arttı. Mart ayı gıda enflasyonunu değerlendiren TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Uğur Toprak, gıda enflasyonunun sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir sorundur.

 Enflasyon vatandaş için yıkıcı boyutta

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) enflasyon raporuna göre, dünya genelinde gıda enflasyonun düşüş eğilimi gösterirken Türkiye’de ise kontrol edilemeyen bir şekilde giderek yükseldiğini belirten Toprak, “Küresel gıda maddeleri fiyatları, temel ürünlerdeki arzların güçlü olması nedeniyle düşerken ülkemizde her ay artmasının ekonomik, sosyal, coğrafi, politik gibi birçok nedeni vardır. Tarımsal üretim yapısındaki gelişmeler, her yıl etkilerini çok daha fazla görmekte olduğumuz küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan olumsuzluklar, mazot, gübre, yem ve elektrik gibi girdi fiyatlarındaki artışlar, tarım alanlarının madencilik, enerji, inşaat, sanayi vb gibi tarım dışı kullanılması, köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmaması gibi etmenler gıdada fiyat artışlarına neden oluyor. Gıda enflasyonunun yüksek olması gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilemektedir. Bu da özellikle gıda ithalatçısı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biridir. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkemizde gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için en fazla harcama kalemidir ve hane bütçesinde önemli bir paya sahiptir. Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltmakta, özellikle de dar gelirli kesimidaha fazla etkilemektedir. Yurttaşlar indirim günlerini takip etmekte, hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırmakta, halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda dakikalarca beklemekte, çünkü 5 kuruşun dahi önemi hane bütçesi için oldukça büyük. Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımız da var. Sonuç olarak enflasyon sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır” dedi.

Dışa bağımlılık kontrolsüzlüğe neden oluyor

Sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmenin en temel insan hakkı olduğunu belirten Toprak şunları söyledi:

“Artan nüfus ve gıda talebine rağmen artan sıcaklıkların sebep olacağı kuraklık ve aşırı hava olayları sebebiyle iklim değişikliği ile mücadelede önemli adımlar atılmadığı sürece bu tür salgınların olabileceği ve gıda güvenliğinin tehlikede olduğu uzun süredir vurgulanan bir sorundur. Çiftçilik teknolojileri ve yönetim tekniklerini geliştirmek için araştırma ve altyapı yatırımlarının arttırılması gerektiğine işaret ederek  tarım emekçilerine doğru teşvikleri vermek, söz konusu teşviklerle en yeni teknolojilerin yaygınlaştırılarak, su yönetimi ve gübre kullanımı konusunda daha iyi düzenlemelerin hayata geçirilmesi elzemdir. Tohum dahil dışa bağımlı olmamız girdi fiyatlarında yükselmeye, çıktı fiyatlarında da kontrolsüzlüğe neden olmaktadır. ‘Paramız var ki ithal ediyoruz’ mantığıyla fiyatı yükselen her gıda maddesi için çözüm olarak görülen ithalat da vatandaşın ucuz, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasını sağlayamamakla birlikte, yerli üreticiyi de mağdur etmektedir.  Bu durum da, ülkemizde gıda egemenliğini tehlikeye atmaktadır. Oysaki yaşamak nasıl bir insan hakkı ise, sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek de bir insan hakkıdır ve bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir.

Yüksek fiyat gıda güvenliğini tehlikeye atıyor

TÜİK’in açıkladığı verilere göre Mart ayı gıda fiyatları yıllık enflasyonu17,44 yüzde olarak kaydedildi. Yine TÜİK tarafından seçilmiş maddeler arasında aylık bazda en fazla yükseliş kaydeden ürünler Karnabahar yüzde 61 , Sivri Biber yüzde 28, Tavuk eti yüzde 10. Gıda enflasyonun yüksek seyretmesi, taklit ve tağşişli ürünlerin artması gıda güvenliğini de tehlikeye atmaktadır.”

Her ay konuşmaya devam ederiz

Fiyat dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmak için hükümetin acil olarak kayıt dışılığı azaltması ve toprak analizleri yaptırarak bölgelerde üretilebilecek ürünleri belirlemesi gerektiğini ifade eden Toprak, “Hükümet arz talep dengesizliğini ortadan kaldırarak alım garantili üretim yaptırmalı, çiftçileri desteklemeli ve eğitimlerini sağlamalı, çiftçileri üretimden uzaklaştıran olumsuzlukları düzeltmeli, kooperatiflere müdahaleyi azaltmalı ve daha fazla desteklemeli, üretici kooperatiflerinin yanı sıra tüketici kooperatiflerini de yaygınlaştırmalı, lojistik kayıpların azaltılmasını sağlamalı ve ithalatçı politikalardan vazgeçmelidir. Meralarımızı ve tarım arazilerimizi korumadan ve sürdürülebilir kılmadan, çiftçilerimizi eğitip sözde değil emeklerinin karşılıklarını alabilecekleri şekilde destekleyip yeniden üretime yöneltmeden, biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlarımıza sahip çıkmadan, üretici, tüketici ve dağıtıcı kooperatiflerin yaygınlaştırılmasını sağlamadan, ülkemizi ithalat sarmalından kurtarmadan, gıda egemenliği ilkelerine dayalı bir tarım politikasını derhal hayata geçirmeden gıda enflasyonuna dur diyemeyiz ve bu konuyu ne yazık ki her ay konuşmaya devam ederiz” diye konuştu.