Suriye’de yaşanan iç savaş, mezhepsel gerilimleri ve kitlesel şiddeti körükleyen bir süreç olarak tarihe geçti.
Bu süreçte, farklı etnik ve mezhepsel gruplar saldırıya uğradı. Aleviler özellikle hedef alınan kesimlerden biri oldu. Alevi köylerine yapılan saldırılar, kitlesel infazlar ve mezhepsel nefret söylemi, dünya genelinde de endişe yarattı. Bu katliamları önlemek için yalnızca Alevilerin tepkisi yeterli değildir. Asıl belirleyici olan, Alevi olmayan toplulukların, insan hakları savunucularının ve uluslararası toplumun güçlü bir tepki vermesidir.
1.Evrensel insan hakları perspektifi:
Bir topluluğa yönelik soykırım veya katliam tehdidi, yalnızca o topluluğun meselesi değil, tüm insanlığın ortak sorunudur. Alevi olmayanların tepkisi neden önemli? Eğer bu tür olaylara yalnızca mağdur grup tepki gösterirse, mesele bir “iç mesele” gibi algılanabilir ve etkili bir uluslararası müdahale sağlanamaz. Farklı mezheplerden, etnik gruplardan ve uluslardan insanların ses çıkarması, sorunun küresel düzeyde ele alınmasını sağlar.
2.Siyasi ve medya gücü:
Küresel kamuoyunu harekete geçiren olaylar genellikle yalnızca mağdurların değil, geniş kitlelerin desteğini arkasına alan olaylardır. Medya ve uluslararası siyaset, genellikle geniş yankı uyandıran toplumsal hareketlere duyarlıdır. Aleviler yalnızca kendi içinde tepki gösterdiğinde, bu tepki yerel veya sınırlı bir çerçevede kalabilir. Ancak farklı inançlardan ve ideolojilerden insanlar da destek verdiğinde, bu durum uluslararası arenada daha büyük bir baskı unsuru haline gelir.
3.Önyargıları yıkmak ve dayanışma inşa etmek:
Mezhepsel çatışmaların en büyük tehlikelerinden biri, insanların kendi kimlik grupları dışındaki acılara duyarsız kalmasıdır. Eğer yalnızca Aleviler, Alevi katliamlarına karşı çıkarsa, bu durum Alevilere yönelik saldırıları meşrulaştıran bir “öteki” algısını pekiştirebilir. Oysa Sünniler, Hristiyanlar, seküler kesimler ve diğer gruplar da açık şekilde tepki gösterirse, mezhepsel çatışma dinamiği yerine dayanışma kültürü inşa edilebilir.
Ne yapılmalı?
Suriye’de mezhepsel temizlik veya katliam tehdidi altındaki Alevilere yönelik saldırılar, Birleşmiş Milletler ve uluslararası mahkemeler nezdinde daha güçlü şekilde gündeme getirilmelidir. Bunu sağlamak için sadece Aleviler değil, diğer inanç gruplarından ve ülkelerden de baskı oluşturulmalıdır.
● Bağımsız gazetecilik ve bilgilendirme çalışmaları:
Suriye’deki Alevi katliamları ve tehditleri konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek için bağımsız gazetecilik desteklenmeli, farklı kesimlerden gazeteciler ve akademisyenler bu meseleye dikkat çekmelidir.
● Dayanışma kampanyaları ve sivil toplum hareketleri:
Dünya genelinde farklı mezheplerden ve topluluklardan insanların destek vereceği kampanyalar düzenlenmeli, sosyal medyada bu mesele görünür hale getirilmelidir. Sadece Alevilerin değil, farklı inançlardan insanların da tepki gösterdiği mesajlar, mezhepsel nefreti değil birlikteliği teşvik edecektir.
Sonuç olarak!
Tarih boyunca katliamların en büyük ortak noktası, çoğu zaman mağdurların yalnız kalması ve geniş çaplı bir tepkinin verilmemesidir. Suriye’deki Alevi katliamlarını durdurmanın en etkili yolu, sadece Alevilerin değil, Alevi olmayanların da bu insanlık suçuna karşı durmasıdır. Sessiz kalmayanlar kazanır.
Gerçek adalet ve barış, ancak evrensel bir vicdan hareketiyle sağlanabilir.
Hadi hayırlısı…